Mim Etkinliği, Cevaplarım #dogamizdavar

Sevgi anahtarı

Mim Etkinliği, Cevaplarım

#dogamızdavar Hastagli mimimizin soruları 8 kalem.

1- Hayatınızda olmalarına izin vermek için,  kişilerde hangi özellikleri ararsınız?

Benim yanıma sevgiyi tanımayan zaten hiç yaklaşmamıştır, yaklaştırmam. Hasbelkader tanıdığım ve mecburen aynı ortamlarda bulunduğum kişileri ki zaten belli ve ortak bir nedenle oradayızdır. Önce sessiz kalma hakkımı kullanır, bana soru sorulana kadar onların konuşmalarını dikkatle dinlerim. Yeri geldiğinde ve genellikle ancak sorulursa konuşurum. Pek sosyal biri değilim. Mesnetli korkularım var. Ama sevgi benim için bazı ezberlerimi bozacak kadar değerlidir. 

Biri veya birilerini hayatın akışına dâhil etme ihtiyacı ve mecburiyeti olacaktır, olmalıdır. Yalnızlık ancak tercih edilirse yormaz insanı. Bu kişiler, hayatınıza yakın çevrenizdekiler, akraba bağınız olmayanlar, çalışıyorsanız iş arkadaşlarınız. Hepsi ile anlaşmanız sizin verici, anlayışlı ve düşünceli biri olmanızı gerektirir ki hiç gerek yoktur bence buna, akışına bırakmalıyız. Bir de sevgili olma durumu vardır.  Bana göre gerekenler, bu iki ihtiyaçta da benzer beklentilerdir. Asla güven vermeyen biri olmamalı bu kişi ya da kişiler.  Riyasız, açık yürekli, ölçülü samimiyet gösteren, duyarlı ve karşısındakini az da olsa anlamış olması hayatımızda olmalarına izin vereceğimiz insanlarda aranması öncelikli özelliklerdir. Sevgi nasipte varsa zamanla olur zaten. Tanıdıktan sonra doğan sevgi daha sağlamdır. Aşkın bir yanılsama olduğuna inanmak üzereyim hayatımın sona doğru, giderek yaklaştığı şu evrede... Biri sizin hayatınızı allak bullak edip, hâlâ anlamıyor ve kabul etmiyorsa yanlış yaptığını, o bu hatayı daha önceleri kerelerce yapmıştır. İşte o zaman ilişkiyi dondurma vakti gerçekten gelmiştir. 

2-Ben birinin, ilk bakışta ya da bir iki görüşte anlarım nasıl bir insan olduğunu diyenleriniz var mı? Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Ben bir ya da iki bakışla, eğer yan yana kalma fırsatı olduysa ancak, birkaç özelliğini anlayabilirim. Öncelikle biz samimi isek, karşı tarafın da samimiyeti birbirimizi anlamamızı kolaylaştırır. O kadar çeşitliyiz ki… 

Eşler bile evlendiklerinden kaçlarca sene sonra, yine kesin değil ama eşlerini tanıdıklarını düşünebilirler. Kimi ise hiç güvenmez, tedbirlidir yani. Bazı hanımlar aksine “Benim kocam beni asla aldatmaz, gözlerimle görsem inanmam “ diyorlarmış. Bu nasıl bir rahatlık sağlar ki iki taraf için de? Ben erkeklerimizi yapısı gereği buna inanmayı saçma bulurum. İstisna olanları bile ayrı kefeye koyamıyorum👤

Çok uzun gözlemlerden sonra kesin olmamakla birlikte yakın bir tahminde bulunma ihtimalimiz olur. Bazı insanlar ise kendilerini sürekli saklarlar. Hele onları tanıma şansınız yok gibidir. Zira ne yapacağı belli olmayan ve net biri değilse işiniz çok zordur. Tanıdığım bir örnekten giderek, birini tanımak için, akıllı ve zeki olmanız bile yetmez. Yalan sarmışsa birini ve bu yalanı sürdürecek zekaya sahipse baş edilmez böyle biriyle.  
Çünkü kendisini tanıtmıyor ve gerçekleri hep erteliyorsa, kaybetme korkusu, “ne kadar uzatsam kazancımdır” düşüncesi, belki söyleyemediği bazı nedenlerdir.  Ya da vazgeçemiyordur. Olamaz mı? 

Şimdilerde genel düşünce, seni üzen birini bırak gitsin anlayışıdır. Ama bunu herkes yapamaz. Değişikliklerin çok hırpaladığı, adaptasyon sorunu yaşayanları yataklara bile düşürür bazen. Ve kaybetme korkusu olan siz, üstelik alıştığınız birine ‘Hadi güle güle …’ demeyi düşünmezsiniz bile.  En azından benim fikrim olmasa da iradem sağırdır bu konularda. Belki sevginin sınavlarıdır (benim hoşuma gitmese de) olan biten. Belki zamanını bekliyordur her şey yerli yerine oturmak için diye düşünürüm, ne kadar kızsam da. Ve ben kazanmayı severim. Sabırla beklerim.

Konuştukları ve davranışları kaldırılmaz şeyler olabilir. Bunlar giderek yükselir ve saygı sınırlarını aşarsa ve siz hâlâ fobilerinizin baskısındaysanız,  bir uzman yardımı almak gerekebilir. Zira hâlâ vazgeçemiyorsanız büyük bir hayal kırıklığına uğramanız kaçınılmazdır. Sonuç bellidir aslında ama siz uzatmaları bile kaybetme duygusundan kaçmak için fırsat sayarsınız.  

3-Birini sevmeniz için (sevgili, dost, arkadaş, hepsi) size sıcak davranması şart mıdır?

Soğukluk itici bir şeydir. Çok sıcaklık da öyle. Ilıman olması yeterlidir bence. Hele ani sevgi gösterileri aldatıcıdır. Değişen bir insan hiç güvenilir değildir örneğin. Yani bence şart değil ama olursa tercih nedenidir. Karakterinde eğer sizin aradığınız özellikleri fark ederseniz sempati duyabilir ve eğer arkadaşlığınız sürerse o kişiyi sevebilirsiniz de.

4-Birine iyi bir insan dediğinizde, hangi yönleri bu tespitinizde ağır basar?

Belki de ilk kriter: Bir insanın iyi ya da kötü olup olmadığını istikrarlı davranıp, davranmamasından anlayabilirsiniz. İyi insan doğru insandır. Yapıp yapmayacakları bellidir. Arlıdır. Davranışları etiktir. Bugün söylediğini, yarın inkâr etmez. Herkese davranışı aynıdır neredeyse. Hakseverdir. Karakteri oturmuştur. Bunlar önemlidir. İyi insan bir söz verdi mi tutar, kötü demek için ise birine, bir sürü veri gerekir. İş ahlakı yoktur, yaşama, tüm canlılara  ve insanlara değer vermez.  Verdiği sözleri tutmak bir yana, tutamayacağı, yapamayacağı sözler verir ve sürekli sizi oyalar. "Şu olsun, şart olsun şöyle güzel olacak.", "Bu olsun bak süper olacak" Ama olmaz hiçbiri.

Hemen birçok konuda birine güveniyorsanız işte o iyi biridir. En kıymetli tarafıysa, etrafındakiler huzurludur. 
Benim için iyi insanın dengeli olması, ona güven duymam, ne aşırı iyi olması ama kötülük düşünmemesi ve yapmaması, kıskanç tabiatlı olmaması (bu benim için sadece arkadaş, eş, dost için geçerli) hayvan beslemese hatta sevmese bile onların fuzuli yaratıldıklarını düşünmemesi, dedikodu yapmaması, onda sevginin emarelerini görmem gerekir. Bir insan için iyidir diyebileceğim özellikler bunlardır. Çıkar ilişkilerini iyilik olgusuyla yan yana düşünemeyiz. Çıkar, yani menfaat. Tanımadığım için açamayacağım bir konu.

5-Dokunmak nedir sizce? İki manasıyla da rica etsem…

Dokunmak sözcüğünün ilk ve en önemli manası bence, gönlümüze giden yolda; karşınızdaki insanın sizin duygularınıza hitap tarzı ve sizde yaratacağı tesirdir. Samimi bir dokunuşu anlamayacak insan azdır bence. İnsani ilişkiler benim konum. Bir kişi öncüdür genelde, ya arkadaşlığınıza ya aşkınıza talip olur. Sevgisiz olmayacağına göre; bu etkilenme yakın zamanlarda hissedilirse ancak ilişki başlar. Spontane olanında bile şans olabilir. Ya da hiçbir ahvalde olmayabilir de. Sonraki duygularınız ve sizin de aynı şeyleri hissetmeniz çok önemlidir. Tek taraflı bir şey bana hep saçma gelmiştir. Bunu karşılık beklemek manasında yazmıyorum. Aynı şekilde etrafınızdaki ve hayatınızdaki kimselerle iletişiminizde tavırların ve sözlerin özenli olup olmadığı, mutlu veya mutsuz olmamızda mutlaka etkilidir. 

İkinci manası ise dokunarak hissetmek ve hissettirmek. Sarılmak, enerji alışverişi, bir el öpmek, bir sıkıntısında sevdiğinizin ya da şefkate ihtiyacı olduğunu hissettiğiniz ki tanımasanız bile, birinin başını okşamanız, sırtına dokunmanız, belki onun ve kendinizin de daha iyi hissetmenize vesile olacaktır. 
En zoru ise birçok nedeni olabilen, tepki veremediğiniz dokunmalardır. 

6-Fedakâr mısınız?

Çok hem de. Bilhassa hastalar ve çocuklar denilince bendeki tüm nöbetçi duygularım hazır ola geçer. Ben buna engel olamam, yapımda var, ben bu hasletle doğmuşum. Suistimallerde ise hastanın sıkıntısını göz önünde bulundururum. Nihayetinde ruh hali de değişebilir hastanın. Ben sağlıklı olduğuma ve hasta ise yakınlarımdan biri olduğuna göre elimden geleni yaparım. Arkadaşlıklarımda da böyleydi. Ama bu konuda ölçüyü hiç kaçırmadım. Bana “eğer zamanında mümkün olsa hangi mesleği seçerdin?” dense, hemşirelik derdim. O nedenle yaptığım fedakârlıklardan hiç pişmanlık duymadım. Bu yaşımda bile kendimi bir yana bırakır, elimden geleni yaparım.  Ama Allah yine de kimseyi kimseye, bilhassa bakanın gücünü zorlayacak kadar muhtaç etmesin. (Yakında refakatçi olduğum yıllarda yaşadıklarımla ilgili anılarımı yazacağım.)

7-Birinin size iyiliği dokunsa minnet duygunuz sürer mi, o iyilik her hangi bir terslikte referans olur mu? Yoksa ?

Elbette; ben yapılan iyiliği de kötülüğü de asla unutmam. İyiliğin referans olması için, tersliklerin üst üste olmaması ve  o kişinin bana zarar vermemesi gerekir. Benim birinden; herhangi bir durumda yardım istememle, kendiliğinden yapılan iyilik farklıdır. Ve eğer gerçekten zor durumumda yardımcı olan biri olursa pek gecikmeden mutlaka bir jest düşünür ve yaparım. 

8-Sevgiyi bir iki cümleyle anlatabilir misiniz?

Ah o sevgi… Bazen sizi mutlu eden, beklediklerinizden göremediğinizde, hissedemediğinizde sizi yerle yeksan edebilen o güzel duygu. Yaratılan her şeye duyulması tercih nedeni olan sevgi. Zorla asla hissedilmeyen, onunla birini kandırmanın affedilmez bir günah olabileceği o tertemiz duygu. O bir iki cümleye sığar mı hiç? Üstüne destanlar yazılan, birçok gönlün nefesinde yerleşen, her soluğunda yücelen; hemen herkese ulaşabilecek birçok yolları olan o ilahi duygu. Yaşamın anlamı. Dünyada neredeyse hiç bu kadar ihmal edilmemiş, yok sayılmamış ve itibarını hiç kaybetmese de umursanmamıştı. Dünyanın geldiği bu durumda ise, mucizesine gerçekten ihtiyaç duyduğumuz, ancak yeniden kıymetini ona teslim edebilirsek insanlığı kurtarabilecek, etkisinin ve gücünün yadsınamayacağı en güzel duygu… 
Sevgiler hepinize en gönüllüsünden 💗💗💗

Sevginin peşinden gelen tüm çocuklarım. Hepinize sonsuz teşekkürler. 

Ece Evren  17.07.2017