Yaşam Denen Mucize

Yaratıcı Kainat Evren
Evren     

Yaşam Denen Mucize

Zaman ile sınırlanmış alemleri düşündüğümüzde, ona oranla minicik  bir topa benzer gök cisminde karınca misali kaynayarak ve 'bazılarımız' ne yaptığımızı bilir bilmez bir halde yaşıyoruz. Kendimizi  öyle bir kaptırmışız ki dünyaya, hesapların görüleceğini düşünce olarak benimsediğimiz halde bu gerçeği bilinçaltımıza çöpmüşçesine itiyoruz. Ya da öyle bir yürekten söz vermişiz ki Yaradana bilinçsiz bir baş eğişle devam ediyoruz yaşantımıza. Ama buna son vermeli, tabiiyetimizi imanımızın gerektirdiklerini uygulayarak desteklemeli ve güçlendirmeliyiz. Allah muhakkak ki bizim bu büyük varoluş mucizesini anlamamız ve imanımızın tam olması için aklımız yettiğince gayret sarf etmemizi isterdi diye düşünenlerdenim.

Ama bunu irdeleyenlerimiz bence çok az. Bunu bir düşünce silsilesi oluşturarak yapabiliriz diye düşünürüm. Beynimizi, hayatın güzelliklerinden yola çıkararak ve birazcık da zorlayarak başlamalıyız. Zaten orada ezelde yüreklerimize yerleştirdiği imanın mührüyle 'Gerçek Kapısı’nı Yaradanımız bizlere hafifçe de olsa aralar gibi geliyor. Naçizane düşüncelerimle devam edeyim.

Öyle sonumuzu zindanlar kadar karanlık, her hatamızın günah olarak değerlendirildiği, içinde hakiki hoşgörüden, aftan eser olmayan, adeta yaşarken neredeyse sayıyla nefes alın dercesine  yazılan  eserler! Başvurup okuduklarımız, güvenilirlikleri onaylanmışlardan olmalı. Büyük bir insan güruhunun bu devirde bile hala  peşine takıldığı ezberlerine dayanarak bile olsa, tam tersi tarzda yaşayarak, doğruyu aramak şöyle dursun, yeni yanlışlar katarak hayatlarına 'büyük bir gaflet içinde ve başkalarının yaşamlarını da altüst ederek' devam etmelerinin sebebini düşünenler kimler peki?

Teknolojinin zirvesine doğru son hızla ilerlediği şu günlerde 'eskilerde gavur', şimdilerde 'yabancı' dediğimiz çalışkan, insan haklarına saygılı, belli normları oturtmuş, tüm doğayı ve hayvanlar âlemini gün gün, saat saat, hatta dakika dakika  takip edip araştıran, belgeseller hazırlayıp sunan, seyrederken hayret ve beğenilerimizin doruklara ulaştığı, aklını hakkıyla kullanabilen insanların gayretleriyle kabul ettiğimiz onayladığımız başarıları? Ve bazılarını taklit etmekten arlanmadığımız günümüzde en aptalımız, en meraksız ve kendinden geçmişimiz bile neredeyse zekâ patlaması yaşıyor bu sayede. Peki, camilerimizde  huşu içinde hocalarımızı dinleyen vatandaşlardan bazıları; hala riyakârca oturup, aklından belki hangi şeytanlıkları geçirirken, artık ezberlemiş olmaları gereken alt söylemleri bile vurdumduymazlığa teslim edip uygulamazken, az bir güncelleme ile uzayabilen vaazları  dinlemeyi neden  kullardan korkarak devam ettiriyorlar? Ya da uygulamıyorlar?

Allah’ın insanlara verdiği zamanı yararlı amellerle geçirmelerini istediği halde ve her şeyde ölçülü olmamızı, bazılarına bolca verdiği imkânların hesabının sorulacağını bildirmesine rağmen bu yüzyılda hâlâ aynı yanlışları sürdürmeleri gaflette olmalarının ispatı değil midir?  Bizlere verdiği, fakat bereketi gittikçe azalan kıymetli zamanı, nafile ibadetlerle geçirerek, bunu neredeyse gösteri haline dönüştürerek ve zaman sona doğru yol aldıkça daha da uzun tutarak Allah’a yaranacaklarını mı sanıyorlar? Buna inanıldığını zannetmek bile çok acı verir, doğruyu az da olsa fark edebilen her insana. Dünyanın amaçsız, tesadüfen ya da nizamsızca evrendeki yerini aldığını düşünebilir miyiz? Peki, kişilerin egolarını tatmin için yaratıldığına? Bir egoist tatmin olsun, bir sürü insan elinde oyuncak olsun diye yaratıldığına? Bir Birleşik Devletler ve gizli güçler tarafından bütün dünya devletlerin güdülmesi için yaratıldığına?

Müslüman olarak doğduğumuz için kredili olduğumuzu düşünmek gibi bir lükse sahip miyiz peki? Belki inancın sadece Müslümanlıktan geçtiğini sanan, neden yaratıldıklarının farkında bile olmayan, sadece işlerine geldiği için ve kendilerince hangi imtiyazlarından? yararlanarak aslında hiç zor olmayan kurallarına daha kendilerinin bile uymadıkları 'Müslümanlık'adı altında bir sürü hedef belirleyip, çoluk çocuk demeden insanları katletmelerini nasıl anlamalıyız? Hangi  inanca ve anlayışa sığdırmalıyız?

Hiç birimiz, hatta kafirimiz bile hayatının sonunda belki de sonsuzluğu kaybettiğini anlayarak, iş işten geçip kahrolsa bile hak ettiği gerçeği mutlaka görecek. Geri dönüşü olmayan cürümlere kadar uzanan yollar, telafisi hiç mümkün olmayan suçlar, bazen düşünüp vazgeçtiğimiz, bazen de hiç düşünmeden bir anda işlediğimiz suçlar...

Gayet zorlu geçmesi şart olacağını tahmin etmek güç olmayan son sınava giden bu yolda her gün, belki her an, her saniye değişik bir denenip, yanıltmacaların yorucu savaşını veriyoruz. Cinayetler işliyoruz, nimetleri inkâr ediyoruz, kafalar kesiyoruz asırlardır. En büyük günahları belki de önceden belirlenmiş günde asla önünü kesemediğimiz güdümüzden emir  alıp, o ruh haline girip, bazen de aynı acımasız insanlar güruhu halinde tam tekmil katliamlar yapıyoruz yine asırlardır. Tövbe etmenin bazı günahlara kar etmeyeceğini düşünemiyoruz. Hatta insan öldürmek o kadar doğallaştı ki günümüzde, birini kurşun yağmuruna tuttuktan sonra hala pişmanlıktan nasibini almamış, sırıtacak kadar yüzsüz ve sadist canilerle birlikte yaşıyoruz.

Beynimizin değil sonsuzluğu layıkıyla anlamaya çalışmak, hayal edecek bile kapasitesi yok. Bazen aldanmak zorundayız. Ama asla aldatılmadık. Gerçek sandığımızdan o kadar fazla yoğun ki, her birimiz baş rol oyuncularıyız sadece kendi hayatlarımızın da olsa. Hepimizin sahibi Allah’ın dilemesiyle ve meleklerin buna kayıtsız şartsız imanlarıyla, hem anlayıp kabul etmeleri ve sonunda hakikaten önümüzde secdeye vardıkları kadar Allah’ın değer verdiği kullarıyız.

Bizlere o hep tertemiz kalacak olan ve günahsızlıkla payelendirilip sonsuza kadar kutsal misyonları olan melekler neden secde ettiler? Düşündürücü değil mi sizce de? Takipteyiz, hatta bir nefesimiz bile atlanmadan. Kendi gözcümüz içimizde... Kendi çetelemizi kendimiz tutuyoruz, kendimizi yargılayacak kadar tarafsızız aslında. Her bir hatamızı tek tek ve yeterli  olmadığını düşündüğümüz iç dürüstlüğümüz ve içlerimize yerleştirilmiş ilk saf halimizle hiç atlamadan kaydediyoruz. Ezeldeki bütünlüğümüze dönene kadar bu böyle sürecek. Sabırsızız, belki de aslımıza bir an önce kavuşmak istiyor ruhlarımız. Yaşarken ne kadar ölümden korksak da, içimiz bir an önce kavuşmak istiyor tamamlayacağı o yere. Tüm tatminsizliğimiz ve huzursuzluğumuz gerçeğin yüreğimize ve hafızamıza damgalandığından ama bunun farkında olamamamızdan kaynaklanıyor.

İnsanlara çalıştırmalarına izin verildiği kısmıyla bile beyinlerinin nice icatlar, keşifler yapıldı kim bilir kaçıncı milattan beri. Peki, aklımızın çalıştırmamıza izin verilmeyen kısmı beyinlerimize boşuna mı yerleştirildi? Hiç sanmam. Önümüz arkamız sırlarla dolu…


Ece Evren / İstanbul / Yaşam Denen Mucize







6 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı olmuş Ece abla. Ben de bu konuda yazmak isterdim ama bloğum buna çok müsait değil o yüzden senin bloğunda fikirlerimi yorum olarak yazmak içimi boşaltmam açısından iyi olacak. :)
    Ben bütün bunların sebebini "okumamaya" bağlıyorum. "Oku" diye başlayan güzel dinimiz bu kadar tersten anlarız. Okusak bile sadece arapçasından okuyoruz ama asıl Allah'ın bize verdiği mesajlardan habersiziz maalesef! Bir çoğumuz birilerinden öğrenmeye çalışıyoruz işin tembelliğine kaçıp! Dolayısıyla hep şekil yönünde kalıp asıl bize anlatılmak istenenleri kaçırıyoruz. İmanı es geçip teferruatlarda takılıyoruz. Mesela "kadın" konusunda. Nasıl dövülür, nasıl sövülür" ü tartışıyoruz da "peygamber efendimizin hayatını okuyor muyuz? Bir kadını dövdüğünü" yazıyor mu? Hatta erkeklerin eşlerine yardım etmesini nedense hiç normal karşılamayan bir zümre var veya eşleriyle şakalaşmayı bunu yüz vermek olarak değerlendiren! Halbuki peygamber efendimiz şakalaşır ve yardım edermiş. O zaman biz neyin kafasını yaşıyoruz?
    Kuran-ı Kerim imanın ne kadar önemli olduğundan bahseder hep. Bizler ne yapıyoruz? Kıymetli ama boş yapılan ibadetlerimizle övünüyoruz. Kaçımız namaz kılarken ne istendiğini ne anlatıldığını bilerek kılıyoruz?
    Elest bezminde verdiğimiz sözü kıyamette hatırlatacak olan Allah, bunu unuttuğumuzun hesabını sormayacak mı bize? Deve kuşları gibiyiz kafayı gömmüşüz toprağın altına görmezden geliyoruz her şeyi!
    Bir tane örnek islam ülkesi yok! Sonra gidip "yok gavur onlar, yok imansız onlar" diyip, kendimize değil de başkasında "iman" arıyoruz! Kullanma o zaman neden tv izliyorsun, telefon kullanıyorsun, arabaya biniyorsun. Hepsini yapan senin "gavur" diye yaftaladığın insanlar!
    Önce kendimizi bilmeliyiz kendimize bakmalıyız. Ancak kendi imanımızı sorgulayabiliriz, başkasınınkini sorgulamak bizim değil Allah'ın bileceği şeydir.
    Atatürk'ün de karşı olduğu buydu. Cehalet, bidat ve hurafeler, din istismarcıları...
    Çok mu uzun oldu?:)
    Sevgiler Ece Abla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç cevapladığım için beni affet Emel'ciğim.Şehir dışındayım.Hiç uzun olmamış,gayet açıklayıcı bir yorum olmuş.Düşüncelerimi teyit etmen ise beni ayrıca mutlu etti.Ben Konya doğumluyum.Bu konuyu uzun uzun düşünmeme,onların(akrabalarımın) anladıkları,ezbere dayalı uyguladıkları ile, babamın bizlere verdiği dini eğitimin farklılığı,üstelik babamın Atatürk hayranı olması nedeniyle,bu konudaki zıtlıkları da görmem yoğun düşünceler oluştururdu bende.İmanın gerekenleri bu kadar kolayken,uygulanmadığı ve suistimal edildiği durumlara tüm tepkilerimi de katarak aşırılığa kaçmadan düşüncelerimi daha da paylaşmak niyetindeyim. .Sana sevgilerimi sunuyorum canım.Ece ablan:)

      Sil
  2. Ece Abla ne kadar güzel bir yazı olmuş bu. Farkındalık yaratan bir yazı günün bu saatinde durup düşünmeye yöneltti beni. Şu kredili doğmak tespitine de iki kere hatta üç kere bayıldım! Yazına sonuna dek katılıyorum. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilek Dilek,sayfama hoş geldin yavrum.Geç gördüğüm için üzgünüm,zira şehir dışındayım. Beğenmen beni çok mutlu etti.Sevgilerimle gözlerinden öperim canım.Ece ablan.

      Sil
  3. KRALÇE ABLAMDAN İNCİLER..!? HEM DİNİ,HEM SOSYOLOJİK,HEM DE PSİKOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKEN BİR KONU..! KUR'AN-I KERİMİ HEM ARAPÇA HARFLER LE HEM DE TÜRKÇE OLARAK OKUYUP; HEM DE DEĞİŞİK MEALLERİ İLE OLUKÇA TABİR-İ CAİZSE KAFA PATLATMIŞ BİRİİ OLARAK BU YAZIYI DİNİ DEĞERLENDİRECEK YANİ FETVA VERECEK BİLGİ VE KÜLTÜRE SAHİP DEĞİLİM..! BENİM BİLDİĞİM İÇİNDE MUTLULUK KELİMESİNE BARINDIRAN İSLAMİYET BİR MANTIK DİNİ DEĞİL; MANTIK DİNİMİZDEN TÜREMİŞTİR DEMEK BANA DAHA AKILLICA GELİYOR..! SORULMAYACAK SORUNUN ; VERİLMEYECEK CEVABIN BULUNMADIĞI DİNİMİZ MANTIK ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMEYE ÇALIŞILDIĞINDA MANTIĞIN BUNA YETEMEYECEĞİNE İNANIYORUM..!? PEKİ ECE ABLAMIN YAZDIKLARINDAN NE ANLADIM ONU SÖYLEYİM; EĞER KRALİÇE ABLAM DA ONAYLARSA SINIFI GEÇTİM DEMEKTİR..!? İSLAMİYET İNANCI AMELLERE İBADET ETMEYE DAYANAN BİR DİNDİR..! ANCAK BU İBADETLERİN EN MUTEBERİ GİZLİ VE GÖSTERİŞTEN UZAK OLANDIR...!? ANLAMI OKU ANLAMINA GELEN KUR'AN-I KERİM; BENİ ANLAYARAK OKUYUN DER..!? İSLAMİYET DİNİ KUR'AN-I KERİMDE ŞÖYLE YAPAR..! *DİN*; EN GENİŞ MANASIYLA ;İNSAN VARLIĞIN ESASI ARASINDAKİ İLİŞKİYE CEVAPLAR GETİREN KURUMDUR..!ERDİRİCİ,ARI,DURU DİN; SADECE VE SADECE ALLAH'IN TEKELİNDEDİR(*ZUMER 2*)..! BAKALIM SINIFTA MI KALACAĞIM YOKSA GEÇECEK MİYİM..!? TAKDİR KRALİCE ABLAM ECE EVREN'İN..! SEVGİLER SAYGILAR D.U

    YanıtlaSil
  4. Estağfurullah Duycan kardeşim. Ben seni takdir ederim ancak. Bu yazı eskiydi. Hatta o zaman da yazışmamız olmuştu. Mantık çaresiz kalır. Hüküm konmuştur. Şüphe kişinin olan imanına zarar verir. Ayet-el Kürsi'nin türkçesini ezberledim , öyle okuyorum manasında yoğunlaşarak. En etkilendiğim cümlesi. Der ki" Yarattıkları O'nun ilminden, ancak O'nun dilediği kadarını kavrayabilirler." İnsanoğlu şahlanır bazen. Ertesi güne kalmaz şahlanmasının şiddetinde bir olayla sarsılır ve imanı tazelenir. Sonuna kadar haklısın. Mistik hezeyan içinde olduğumu düşünüyorum zaman zaman. Allah'ı en çok insanlar beni üzdüğünde özlüyorum. O içlerimizi bilendir. Dinine saygılı ve sahip çıkan yazıların en hoşuma gidenlerdir.
    Yayınım yine spam geldi mi ben bir de onu merak ettim. Bir şeyleri yanlış mı yapıyorum anlamadım gitti...Sağ ol Duycan, bu değerli yorumun için. Bu mubarek gün hayırlarını bırakıp geçmiştir dilerim. Sevgim ve saygımla kardeşim.

    YanıtlaSil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la