Şikayetname 4. Bl.


Katliamlar Habil Kabil Cinayet
Dünyada Adalet


Şikayetname 4.Bl

Temelde, en küçük mikro organizmadan en cüsseli hayvana kadar ve çeşitli insan ırklarıyla dolu bu dünyanın yaratılışını görüp dehşete düşmek isterdim. Düşünmek dahi heyecan verici. Kıyamete, şu asırda yaşayan yedi buçuk milyar olan  nufusumuzla , büyük ihtimalle canlı olarak rastlayamıyacağiz. Canlarımız iade edilip yaşayacağız. Hissetmek bile dünyada önem verdiğimiz, keyfimizi kaçıran tüm şeyleri unutup derdimize düşürecek bizleri. Dünyada özgürdük bazı ekstrem haller dışında. İnsanların haklarını kısıtlayanların 'Ben ne yaptım...'ın iç ya da arşa ulaşacak  o çaresiz çığlıklarını onlardan başka kimse duymayacak belki. Pişmanlıkları bizim masum korkularımızın yanında dağlar kadar yüksek olacak. O gün malum hakikati  gözardı edenlerin pişmanlıkları bizimkilere hiç benzemeyecek.
Dünyada yaşarken tutmayan bedenler, lal olmuş diller, sağır kulaklar ve görmeyen gözler ise, işte onlar, bizde işleyen ama kıymetini bilemediğimiz  hayati işlevlerden  yoksun olmanın mükafatı olarak, çok daha farklı yaşayacaklar o günü. O gün onların umut günü, yeni yaşamlarında bu yokluklarından dolayı mükafatlandırılmalarının ilk günü olacak. Onların bedenleri, dilleri, kulakları ve gözleri açılacak. Allah tüm hakların sahibidir.

Her şey tersine dönecek velhasıl. Dünyadaki felaketlerin, yıkımların seyriyle Kıyamet'in dehşetine alıştırıldığımız gibi, her yaşam kesitinin  sonunun, diğer evreye geçişin başı olduğunu anladığımız gibi, bu büyük gerçeği  kabul etmek zorundayız. Dünya hayatında yenen haklar, tek başımıza , ya da katıldığımız suçlar, belki de içimizin sürekli menfaat düşüncesiyle kaynaması, bizim sonumuzu belirleyecek. Düşünsenize dünyadan karlı olarak gelip geçmek ne demek? Peki sürekli azap içinde yaşamak, hatta yaşamlarına her hangi bir sebeple olursa olsun  son verilmesi, tüm yaşama sevincinin, umutlarının yine aynı cinsten biri, ya da birilerinin ya kararlarıyla, ya da sebep olmalarıyla bitirilmesi, sevdiklerinden koparılması? Nedir bu? Dünyada kimsenin iltimaslı olduğunu sanmam. Sizler de sanmazsınız.Ya borçlu , ya da alacaklı olarak ayrılır insan oğlu ve insan kızı bu dünyadan.

Bu ne muhteşem bir yaratma gücüdür ki, zamanın içine bizleri salıp sonsuz nimetlere boğmuş. Nimetlerin eşit dağıtılmaması tamamiyle insan oğlunun suçudur.Egodan ibaret; oluşumunun basit güdülerinin  peşinde olan ilk insanlardan, Habil'le Kabil'den başlayıp ,( üstelik sahip olmak istedikleri kız kardeşleri imiş,) paylaşamamışlar o kızcağızı. Neler hissetmiş, hangi korkuları yaşamış, ne travmalar geçirmiş? Şimdilik bize meçhul.Google'da bulamadım, Her şekilde girdim bir türlü bulup öğrenemedim, açılmıyor.Bilenlerden öğrenmek beni mutlu eder. Bana meçhul. Birbirlerini düşman gibi görüp ilk cinayeti işlemiş.İlk kadın  mağdur... Öncemiz ne ki, geleceğimiz ne olsun? İnsanoğlu ondan sonra  sürekli hırslarının, nefsinin, zevklerinin ve egosunun peşinden koşmuş. Doymazlık hakim olmuş. İstek sınırları genişlemiş. Topraklar varmış sırada. Onlara göz dikilmiş, 'Hani bunun ilk sahibi ?'akla gelmemiş. Rahatsız edilmiş. Sınırlarını yeterli bulmamışlar, sahip olmak için ve bir yandan da sınırları tehdit altında olanlar silahlanmış. Binlerce ufaklı irili savaşlar olmuş. Sanki dünyanın düzeni için değil de, huzursuzluğu adına yemin etmiş büyük güçler vücuda gelmeye başlamış...Ve savaşlar, savaşlar, katliamlar. Neden? İnsan oğlunun aç gözlülüğünden tabii ki...

Devamı var...
    


Ece Evren     


Resimler üye olduğum Pixabay'dan alınmıştır.

19 yorum:

  1. Mahkeme-ş Kübra'da boynuzsuz koyun boynuzlu koyundan hakkını alacak. İnce terazilerde ölçülecek yaptıklarımız yahut yapmadıklarımız.
    İlahi adaletten kimse kaçamayacak.
    Ece ablacım bir kere daha yaşam amacımı sorgulattığınız için size teşekkür ederim . Sevgiyle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk yorumun Tigris'imden gelmesi beni çok mutlu etti.Benim değerli kızım.Rica ediyorum canım benim.Bu konular çok ilgimi çekiyor.Sevgiler sana kızım benim :)

      Sil
  2. Kul hakkını en çok yemekte olanların hakkım da hakkım diyerek bu günlere geldiklerini düşünüyorum da... Neyse ki Hakkın adaletinden kimse kaçamayacak ;) Gerçi biz yine de kendimize bakalım, bakalım ki bu dünyadan az zararla göçelim di mi? (Bu sözüm en çok kendime :)) sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru canım.Tabii ki önce kendi iç hesaplaşmamız gelir.Sevgiler canım :)

      Sil
  3. Yazının sonuna doğru dünya kaynaklarının egoistçe tek bir yerde toplanması senin tabirinle "nimetlerin eşit dağıtılmaması" temel sorun. Bu sorunun çözümü yok gibi duruyor. İnsanlar içsel ve ruhsal "kıyamet" yaşamadıkça ruhsal ve içsel olarak insancıl olarak kıyamda yani ayakta durmadıkça dünya bizim cehennemimiz olmaya devam edecek. Kıyamet artık kopmalı. Büyük kıyametten önce...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar güzel bir yorum.İnsanlar hakikisini aklına getirmez ve gaflet bataklığına gömülmüşken büyük çoğunluğun bu sözlerden anlamayacağı kesin.Evet kıyameten önce kendi kıyametlerimiz var.O gerçekleşmeden ölmeyi nasip etmesin yaratan.Malum son yani bugünkü durumumuz Mustafa.Diriliş, uyanış gerekiyor insanoğluna.Bakalım neler olacak?

      Sil
    2. Ben de blogumda, ana sayfada var, Doğmadan Öncesi ve Sonradan Sonrası yazımda yaradılışı sorgulamıştım. Kimine göre bu sorgulamalar "yasak meyve" yani bilgi oluyor. Her şey günaha girmekse yaşamayalım. Düşünüp eleştirmek lazım. Düşünmek zaten yasak felsefe ise tövbe çarpılırız :)

      Sil
    3. Haklısın Mustafa, biz çarpılmayacağımıza inananlardanız.Sorgulamak illa ki şüpheden olmaz.Biz bunu biliyoruz. Merak diye bir durum da var.Ezberler de bir gün unutulmaya mahkumdur oysa.

      Sil
  4. Merhabalar.
    4'üncü şikayetnamenizi okudum. İlk yaratılışı ben de merak etmiyor değilim. Ama ilk yaratılış ile ilgili en sağlıklı bilgiyi bize yine üzerinde yaşadığımız yerküre ve uzay vermektedir.

    Cenab-ı Hakk, Kur'an'ı Kerim'de ilk yaratılıştan çok az bahsetmiştir. Ancak, Enam suresinin 6'ncı ve 11'inci ayetleri, Yusuf suresinin 109'uncu ayeti, Nahl suresinin 36'ncı ayeti, Ankebut suresinin 20'nci ayetlerinde: Yeryüzünün gezip dolaşılarak, Allah'ın ilk baştan nasıl yarattığının, her kavme kendilerinden peygamber gönderildiğinin ve onları yalanlayanların sonlarının nasıl olduğunun araştırılarak görülmesini istemektedir.

    Adalet, kişinin kendine, Allah'a ve toplumun diğer bireylerine karşı her zaman ve her şart altında gözetmek durumunda olduğu;denge, hak, eşitlik, orta yol, itidal gibi değerleri bir araya getiren yüce bir erdemdir. Hayatın her alanında söz konusu olan adalet gözetildiğinde, kimse kimseye kötülük yapamayacağı gibi, kul hakkı gibi bir borçtan da bahsedilemez. Cenab-ı Hakk, ümmet-i Muhammed'e adaleti gözeten ve uygulayan bir vicdan nasip eylesin.

    Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun efendim, saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.Dualarınıza yürekten 'Amin'diyorum.Siz ve yakınlarınız ve dünyamız, vatanımız Allah'a emanet olsun.Saygılar.

      Sil
  5. Geçen sene, bir dersimde, hocamız "ekonomik krizler ve neticesinde tüm sıkıntılar neden ortaya çıkar biliyor musunuz?" diye sormuştu sınıfa. Herkes kendince bir şeyler söylemişti. Hepsi doğru olsa da beklenen cevap değildi tabi. En sonunda hoca tek kelimeyle açıkladı. "Hırs". İnsanın hırsı bütün felaketlerin başlangıcı gerçekten de.
    İnsan hırsına bir kez yenik düştü mü, hak yemek de, adam öldürmek de, masumları katletmek de, iftira atmak da, kısacası tüm kötülükler de bir bir geliyor. En kötüsü de bunları yaparken sonuna kadar haklı ve doğru olduğunu düşünüyor.
    İçine düştüğü gaflet, varacağı yeri düşünmekten alıkoyuyor. Belki de yaptıkları yanına kar kalacak sanıyor.
    Çok anlamlı, güzel bir yazıydı. Kalemine ve yüreğine sağlık Ece Abla. Sen de sağlıcakla kal. Saygılar, sevgiler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Serhat.İnsanın hırsı ancak belli oranda sadece başarı için gereklidir.Dersteki bir anını anlatmışın, öyle hoşuma gitti ki.Aslında seni birebir dinlemek isterdim.Benim torunum üniversite birinci sınıf, hep başarılıydı ama pek sorulacak durum olmuyor,sen anlatınca çok mutlu oldum. Sevgilerimle Serhat :)

      Sil
  6. Ece abla kalemine sağlık yine çok güzel bir yazı olmuş. İnsanoğlunun yani bizim bitmek bilmeyen heveslerimiz,hırslarımız ve egomuz dünyayı bu hale getirmiyor mu zaten ? Kimse bu dünyanın gelip geçici oldu sadece yol üzerinde duraksadığımız bir han olduğunu bilmiyor mu acaba...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için teşekkürler Mustafa, yazınca rahatlıyorum.Zaten hep düşünüyorum.Sağlıcakla kal.Ablan.

      Sil
  7. Doğayı insan bozuyor... :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanın bozmadığı bir şey kaldı mı artık?Varsa da üzerindeki çalışması henüz bitmemiştir.

      Sil
  8. Ece Ablacım, okurken düşündüm, sorguladım. Umarım ki, alacaklıların haklarını aldığı, borçluların da bedellerini ödediği günün ardından huzur bulabiliriz. İlk insandan bu güne kadına yapılan zulümde sadece zulmün şekli değişmiş ablacığım. Ellerinden öpüyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet canım. Kadınlar ki, insanların yaradılmasında Allah'ın aracı tayin ettiği o kutsal anneler, velhasıl kadınlar hala işkence çekmeye, canlarından olmaya mahkum ediliyorlar.O konu çok derin.'Dillerdeki Hakaretler' yazımı bayağı hırslanarak yazmıştım.Kadınların çektiklerinden bahsetmiştim.Dünyada artık hazmedilemeyecek şeyler öyle fazlalaştı ki, neler yapılabilir?i düşünen, önlem alan yok .Hele vatanımızda manzara malum, çare hak getire :( Sadece üzülüyoruz. Sevgiyle kucaklıyor, öpüyorum seni Blana'cığım :)

      Sil
  9. Yazıyı okurken aklımdan sadece 'Mülk yalnızca ve yalnızca ALLAH'ındır' diye geçiyordu. Aklımdan geçeni yazıya dökmek istedim. Sanıyorum Nur Suresin'de geçiyor. Sonrasında şöyle der, 'Dönüşte Allah'a dır.' Herkes yaptıklarının hesabını Allah'a verecektir. Yine ayna tutan bir yazı olmuş, umarım yazın sayesinde vicdanlarımız ilahi takibini yapar, yargılanmadan önce kendimizi yargılayacak fırsatımız olur. Sevgiler,

    YanıtlaSil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la