Depresyon |
Ruh kanseri diye bir hastalık duydunuz mu? Duyduysanız yakınlarınızdan biri miydi pençesinde olan? Yoksa kimdi? Yakalandığını biliyor muydu? Peki ömür boyu geçmeyecek bir hastalık olduğunu duydunuz mu? Ne çaresiz bir hastalık olduğunu? Literatürde 'Ruh Kanseri' diye bir tanı geçer mi? "Olsa geçerdi…’’ diyenleriniz olacak, duyar gibiyim sizi... Ama her organ gibi RUH da kanser olur, öyle bir olur ki şaşırırsınız. Üstelik depresyondan deliliğe kadar bir çok çeşidi vardır kendi başlığı altında. Böyle bir hasta ruhun etkisindeyken, bazılarımız tedavisi olmadığını seneler geçince anlar ve mümkün olduğunca ilaçlarını içer. Hafif robot tadında sabit bakarlar ve iyice çekilmez olurlar. Mutluluktan bahsedilirken bile irite olurlar. Tedavisi ne tam bulunabildi bugüne kadar ve de hiçbir zaman tam mutlu olamadı ruh kanseri olanlar... Ne tam iyileştirdi ilaçlar, ne kar etti dualar, tavsiyeler... Binlerce değişik duygularınız ve siz! Halden hale girip çıktı ruhunuzun huzur vermediği vücudunuz...
Atipik hareketlerinizle fark edilirsiniz vakit geçmeden, hatta bazen hemen... Herkes, anladıkları halinizden sonra sizi çeşitli sıfatlarla yaftalarlar. Hiç bir hastalık böyle yargılanmaz. Ama ruh hastası olana hiçbir zaman hoşgörüyle yaklaşılmaz. Hep tehdit unsuru olarak görülürler. Organlarınız tıkır tıkır işler, fakat siz onların dışını kaplayan vücudunuzu bir santim öteye kıpırdatamazsınız bazen. Bazen de öyle bir hareketlilik gelir ki birkaç metrekarede nice turlar atarsınız... Anladığınız anda fark ettiklerini, görmemiş gibi yapmalısınız alaycı bakışları. Siz onları anlarsınız da, onlar sizi anlayacak kadar yürekli olamazlar genellikle.
Yakınlarınız ki, onlara en çok zarar görenler derim ben. Sadece anlamakta güçlük çekip, belki hiç anlayamadan hem üzülüp, hem yaşamları rezil olanlardır. Çünkü sizin, hiçbir şeyden zevk almayan, alamayacağı da belli olan tatminsiz ruhunuz ne istediğini bilmez halde hem sizi, hem de etrafı yaralar. Anlamış ve kabul etmek zorunda kalmışsınızdır ki hiç bitmeyecek bu sıkıntılar. Bazen yatışacak ama en ufak bir terslikte yine göğsünüzün hemen altındaki canınızın üstüne tüm ağırlığıyla oturup baskı yapacaktır. O kadar sıkılırsınız ki her şeyi tehdit unsuru olarak görür, bir de haklıyım sanırsınız. Aslında hakkınızı verecek tek şey ölümdür. Ancak o, sizi bu acılardan ve sıkıntılı ruhunuzdan kurtaracaktır. Ruh ise gizemini kıyamete kadar koruyacağı için, belki de vücudunuzu terk ettiğinde, ancak vücudunuz kurtulacak onun peşinde koşmaktan. Ama siz bu acıları çekmeye devam edeceksiniz ölseniz bile... Zira Allah bizlere ruhundan üfleyerek verdiğinde en arı haliyle vermiş olmalı diye düşünmek istemişimdir. Dünyadaki koşullar onu bu hale getirmiştir. Ya da hastalıklı ruhumuzla doğmuşuzdur dünyaya kim bilir?
Ece Evren 10.01.2015
Yazıyı çok içten yazmışsınız o yüzden tebrik ediyoruz sizi ama gel gelelim benim düşüncelerime :)Şöyle düşünüyorum,psikiyatrik hastalığı olan insanlar aslında özeldir.Hayata farklı bakarlar,çok güzel yaratımlar yaparlar.Farklılıkları arabesk modunda değil de üretim yönünde kullansak süper olur.Her sıkıntınızda da bana özelden yazarsanız elimden geleni yaparım sizin için.Sevgilerimle :)
YanıtlaSilÇok tatlısınız inanın.Yazımın diğer bölümleri de var.Acılarımla dalga geçmeye çalışıyorum.Yazmak çok iyi geliyor.Fakat filtrelemeyi beceremiyorum.Tabii ki de yazarım size.Üretime dönüştürmeyi çok isterim.Teşekkürler.Sevgiyle :)
SilAslında bedende yaşananlara hastalık gözüyle bakıp hep onu tedavi ediyoruz halbuki bedenimize can veren ruhumuz ne çok yaralar alıyor.. farkına varılmayınca hastalık ilerliyor ve bu hastalık tam da dediğin gibi çevresine de fena zararlar veriyor.. Ruh kanseri.. Ne güzel de tanımlamışsın..
YanıtlaSilAnlayışlı kızım.Aslında ruhumuzun özel bir bakıma ihtiyacı var.Tabii çocukluk en önemli evre.Asla affetmiyor hiç bir ihmali.Sevgiler Feray'cığım :)
SilAhhhhh Ece Ablammmm . Böyle insanlar o kadar çok ki çevremde 😞😞
YanıtlaSilDoğrudur.Allah yardımcın olsun Tigris'im.Sevgiler canım:)
SilBelki de sorun bizde değil yaşadığımız çağdadır. Etrafta antidepresan ilacı kullanmayan kalmadı herhalde. Yazinizda çok güzel ifade etmişsiniz (h)
YanıtlaSilBen, benimkini sadece geçmişime bağlıyorum.Açık kalpli oluşum, psikiyatrımın baştan beri hoşuna gitmiştir.İnsan tanıdığı şeyle mücadelede daha başarılı oluyor.Beğenmeniz mutlu etti beni.Sevgilerimle :)
Siltanımlamanızı da yazınızı da çok derin, düşündürücü ve farklı buldum Ece ablam. ruhun aldığı yaralardan beden etkilenirken çevrenin etkilenmemesi mümkün değil zaten. yazmak iyi gelir, ruhu iyileştirir... sen bizi kaleminden mahrum bırakma hiç =)
YanıtlaSilSevgili Duygun, o kadar güzel bir yorum ki, kerelerce okudum.Zaten anlaşılmak kadar onarıcı bir yaklaşım yok.Yazıyorum canım, çok seviyorum yazmayı. Teşekkür ediyorum.
SilEce abla beni mi anlatıyorsun sen ya :)
YanıtlaSilAnaaam demek oradan tanışıyoruz.Anlaştık Emre :))
SilSanırım bu genel bir hastalık. Çoğunda bu durumlar gözlemleniyor. Kimileri ileri düzeyde kimileri başlangıç düzeyinde e bazıları ise standart. :)
SilAynen Uğur oğlum.Kabul edip tedavi olmayı kabullenmek en sağlam adım.
SilEce hanimcigim yaratici insanlarin çogunda bir huzursuz ruh var sanirim. Tabii rahatsizligini yaraticiliga döktüyse. Etrafina ve sevenlerine zarar vermesi ise en kötüsü bence. Bizler zararsiz delileriz bence :)
YanıtlaSilCanım Derya'cığım.Bir şekilde bu devirde ruhumuzu onarmak için danışanımız olmalı.Altından kalkmak zor olanların.Bazen öyle bir uzaklaşıyorum ki yaşamdan, işte o an yazma zamanı diyorum.Yorum için teşekkürler canım :)
SilUzun zamandır girmediğim blog alemine bir dalıyorum ve Ece ablamın bu güzel yazısında kendimi buluyorum... Ruh kanserine birazda önem vermediğimizden mi yakalanıyoruz ne... Başımız ağrısa hemen doktora koşan bizler acaba ruhumuza bakım için neler yapıyoruz...
YanıtlaSilÖzlemişim yazılarını Ece abla iyi yayınlar...
Sağol Süleyman , geçen senelerde yazmıştım.Aynen yaşadığım durumlar.Allah kimseye yaşatmasın dilerim.Ruhu zedeleyen o kadar çok şey var ki...Sağol kardeşim.Kadir gecen mubarek olsun.Sana da iyi yayınlar.
SilSorulara cevap: evet duydum. Evet yakinim da hem de cok. Bir nefes kadr yakinimda. Sadece farkindaydi ama sirdi onun icin. Arada bir gelen karaltilar icinde kaybolmakti bazen. Bazen de cok kalabalik bir toplulugun ayni anda konusmasini dinliyordu. Bazende hic kimse anlamiyorsa onu kendi kendine muhabbet ediyordu. Ama genel anlamda iyibiriydi sanirim. Sevdiklerine zarar vermezdiherhalde...
YanıtlaSilZarar vermezler, ama bana zarar ver diye üstüne gelenler çok olur.Yine de vermezler.Onların sadece kendilerine zararları olur.Yazdıkların çok anlamlıydı, anladım.Bu insanların anlamaları algılarının son derece açık olmasından.
SilÇok güzel yazmışsınız, elinize sağlık (h)
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilBedenimizde açılan yaralarımız gibi iyileşebilseydi keşke, ruhumuzdaki yaralar Ece Ablacığım....
YanıtlaSilEvet Blana'cığım.Keşke yavrum.
SilSanki beni anlatmışsın Ece ablacığım. Geçmek bilmeyen bir hastalık bu ilaçların fayda etmediği. Bazen geçecek gibi oluyor ama yine başa dönüyorsun bu bazen o kadar çok oluyor ki artık umudunu kaybediyor insan. Alışıyor yavaş yavaş. Özlemişim yazılarını sevgilerle öpüyorum seni. ❤
YanıtlaSilSema kızım.Üzüldüm.Zira çok gençsin.Sıkıntılarını almak isterdim.Hassas olmak var ya, işte o zaten zorluyor insanı.Egomuzu okşamamız lazım.Tatlı kızım.Sevgiler sana :)
YanıtlaSilDoktor doktor dolaşmış, içmediği, denemediği ilaç kalmamış ama yine de çareyi bulamamış biri olarak bu konuda tek diyebileceğim şey, "valla da bıktım"..
YanıtlaSilHaklısın Yağmur kızım, bitmeyeceğini düşünmeye başladım ama Allah unutturur da dilerim kızım..
Sil