Ruh Kanseri 3. Bl.



Bunalım
Depresyon



Bildiğim kadarıyla depresyona girdiğimin on yedinci senesiydi. O, on yedi sene benimle yaşamanın mutluluk kutlamalarına hazırlanır ve  beni  yeniden yerden yere vuracağını sanıp bunun hayalleriyle sarhoş olmuşken, birden üstümde gördüğü  aşk denen o kalkan gibi setle burun buruna geliverir. Şaşırır..."Bu da nedir böyle? Ne güzel geçinip gidiyorduk! Aksilik, huysuzluk, krizler, nöbetler, ne güzel teslim olmuş ve kıvranıyordun...Benim bunlarla beslendiğimi bilirsin.Artık aç mı bırakacaksın beni?der sanki...Çaresizce ben "Bırak beni, biraz değişikliğe ihtiyacım var, elbet yine bir yerlerde karşılaşırız. Hem biraz dinlenmiş olurum. Seninle doğmadım ben, sen git yaş günümü her neyse kendi kendine kutla!der ve düşünce   mekanından  arkama bakmadan kaçtığımı sanırım.

Şimdi onun dilini oynatmadan   net  bir hissettirmeyle, bana attığı format sayesinde anladığım söylediklerine kulak kabartalım:
"Olamaz! daha etki alanımdan çıkamaz, mümkün değil. Ben onu  terk etmeyi hiç taahhüt etmedim ki. Anlaşmayı kuzu kuzu imzalamış ve bana sığınmıştı ya o günlerde. Ben onun ta hücrelerinin içine girip, kanının seyrini değiştirip, ateşler içinde fırınlamadım mı? O kadar kolay mı eskisi gibi olmak? Dünya kadar ilaç aldırdım ona, yine de beni bırakmadı. Ben bir insan ile mi  baş edemeyeceğim. Sevgilisini tanımaya çalışsın hele bir. O umduklarını kimsede bulamaz, arayamaz bile bu kuvvetsiz haliyle. Daha vaktim çooook!"

Söylenmeye devam ediyordu. Çünkü yerleştiği kişi  potansiyel adaylardan biriydi. Vazgeçemezdi ondan kolay kolay. Onu hiç zorlamamıştı. Düşüncelerinde ve ruhunda yer açarken, adeta  kendisi davet etmiş  gibiydi. Kendisine yerleşmesini sakince seyretmişti. Hatta umduğundan da genişçe bir yer açmıştı ona. "Onun çocukluğundan, travmalarından, tuhaf evliliğinden, hobilerini keşfetmesine bile fırsat  vermeyen fobilerinden, evlat, kardeş kayıplarından, dik duruşunun sahte olup sosyal fobiden kaynaklandığından, velhasıl her şeyinden haberim var. Bir aşk mı caydıracak beni? Peh! Ancak gülerim buna.Yerimi aşk denen bu saçma sapan şeye kaptırmam..."

Sıkı bir takiple izlemeye başladı sonra, suda boğulacağını, çıksa bile yaşayacağını sanan, ızgara olmaya gönüllü adayını. Üstelik az beklentili biriymiş  görüntüsü vermeye çalışıp, sevdiğini  sahiplenmeyi düşleyen, başka türlü sevmeyi tanımayan, çabuk bağlanan, balık tadında kurbanını. "Daha tanışmanın  başlarında, çok şey yaşamış  gibi aşkın heyecanlarına çoktan kaptırdı kendisini. Hüsrana uğrayacak bu kesin; ama asla uyarmam onu, çünkü bana dönmesi gecikir...Zaten gözü arkada kaldı fark ediyorum. ikide bir dönüp arkasında mıyım diye korkuyla da olsa bakıyor…"
         



Ece Evren 











14 yorum:

  1. Ece ablacığım yazılarının yeri bende çok ayrı, her kelimende kendimi buluyorum birgün bir yerlerde oturup çay içmek dileğiyle. ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah güzel kızım benim.Dilerim olacak birgün.Sevgimle yavrum :)

      Sil
  2. :) Bu bildiğin benim vesvesenin arkadaşı Ece abla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O bir tanı, dalları sarmış bizleri.Koparacağız, onun bizde görmeyi sevmediği hallerimizi sergileyerek.Zorla da olsa yapıp, alışacağız ve ergeç mutlulukla tanışacağız Yağmur kızım.Sevgiler canım :)

      Sil
  3. Cümlelerin öyle güzel ki, karşımda durmuş benimle konuşuyorsun sanki. Sevgiler Ece ablacım ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Emine'm.Öyle fırsatlar da olur dilerim.Zira alıştık birbirimize, düşüncelerimiz tanıştı, hasbihal ettiler.Bir biz ve kendimiz tanışmadık. Sevgilerim kızıma :)

      Sil
  4. Ece Abla, Ruh Kanseri yazılarının 3'ünü de okudum. Senin yaşadıkların bambaşka ve zor şeyler. Şimdi ne desem, üstüne ne yorum yapsam bir şeyler eksik kalır, sana ben bunları çok duydum dedirtir eminim. Ama bence sen mutlu olmayı hak eden birisin, hem de fazlasıyla. Hayatın tüm zorluklarına ve kaderin cilvelerine inat sevgiden hiç vazgeçmemişsin ve böyle de devam ediyorsun. Bana kalırsa bu mükemmel bir şey. Dilerim güzel yüreğinin kıymetini bilen insanlarla karşılaşırsın hep ve yaşadıklarını unutturmasa da, onların etkisinden kurtaracak mutlu, huzurlu, sevgi dolu bir hayatın olur. Saygılar, sevgiler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Serhat oğlum.Hayatın imtihan olduğunu kabul ettim.Belki her defasında daha da güçlendim.Sevgi benim sarıldığım en güzel duyguydu.O beni hiç mahzun bırakmadı.Zira sevgi sevilmeyi de beraberinde getiriyordu.Tıpkı sizleri ne kadar sevdiğim ve sevginizi hissettiğim gibi.İyi ki varsın oğlum. Dileklerin için sonsuz teşekkürler. Aranızda çok mutluyum.Sevgi ve selamlarımla Serhat :)

      Sil
  5. Ne kadar farklı bir anlatım olmuş Ece ablam ne desem bilemedim şimdi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Naz kızım, beni yorumlarınla çok mutlu ediyorsun.Sağol canım kızım.Sevgiler :)

      Sil
  6. Yine mükemmel bir yazı, yüreğine sağlık Ece ablacım :*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Yeliz, ne kadar teşekkür etsem azdır.Sizleri nasıl kucaklamak istiyorum bir bilseniz...Hep mutlu ol dilerim kızım.Sevgilerimle :)

      Sil
  7. selam Ece,
    Daha önceki yorumumda yaşam bir bütündür ve biz onu parçalara ayıramayız ve her bir parçada bütünün enformasyonu vardır, demiştim. Burada da aynı şeyleri demek istiyorum. Yaşamda imgelediğimiz şeyler çok önemli. Neyi düşünür ve imgelersek bir bütün olan uzay-zaman içerisinde karşımıza o imgeler çıkacaktır. Aslında yaşamımızdaki her bir an bütün yaşamın, hatta insanlık tarihinin bilgisini taşır. İşte bu bilinçlilik haline gelince pek çok kötü düşünceden kurtuluyoruz. Yaşamı güzel imgelerle doldurmalıyız sonunda bütünün içindeki tüm zamanlara ait mutlu anlara ve bilgiye ulaşabiliriz. Yani zihinsellik (mentalizm) ve güzel yaşamı güzel sembollerle görüntülemek insanın ruh/bilinç-beden-evren arasındaki iletişimini daha netleştiriyor. Biraz da değil tümüyle yaşamı biz zorlaştırıyoruz. Son şiirinde yazdığın bazı mısralar aklıma geldi...

    YanıtlaSil
  8. Boşta salınan düşünceler, özgür kaldıkça kontrolsüzleşiyorlar.Bu merak dolu enerjiyi bilime kanalize etmem gerekiyor.İsyanlara gücüm yetiyor da, bir başlığa gönül verip belki mutlu olurum ve ardından kaldıramam korkusu yaşıyorum.Ama depresyon, gücünü insanların üstünde ispat etmiş bir hastalık.Beyin yaşanan üzüntü ve üstüste sıkıntılardan nasibini alırken eksilen maddeler var.Mutsuzluk ve isteksizliği yaratan da seratonin düzeyinde azalma.Çabuk azalıyor da, bir türlü eski haline dönmüyor.Sana mutluluğu unutturuyor sanki.4'cü bölümde galibiyet başlıyor.Öyle olmasaydı ben buralarda asla gezemezdim.O kadar beter bir illet.
    Yazdıklarınla ilgili her şeyi inceleyeceğim.Yaşadığıma göre hakkıyla mutlu olmak istiyorum zira.Sevgiler Mustafa :)

    YanıtlaSil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la