Anılar |
Ecele Beş Kala...
Annesini beklerken ders çalışmaya da fırsatı oldu. Sonunda onun, kapıyı tıklatarak içeri girdiğini görür görmez, yüreğinin üstüne çöken yükün hafiflediğini hissetti. Annesi sakince oturdu ve "Anlat bakalım, ne oldu? Çetin yine kızlarla ya da bir şekilde başını derde mi soktu, yoksa okuldan şikayet mi var?" "Yok anne, Çetin’in babasının dostu varmış, ikisini de öldüreceğini söyledi. Bu bir sır dedi bana. Bir şeyler yapıp onu vazgeçirmemiz lazım, ne olur yardım et anne" dedi. Annesi şoka girmişti. "Eray oğlum, şimdi yat ve uyumaya çalış, yarın olsun mutlaka bir çare bulacağız" dedi ve odadan başı öne düşmüş, üzgün bir halde çıktı.
Asiye hanım, eşini uyandırmamaya özen göstererek yatağına girerken hâlâ duyduklarının şaşkınlığını üstünden atamamıştı. Demek Nimet Hanım şüphelerinde haklıydı… Şimdi bu deli oğlanı vazgeçirmek için nasıl bir yol bulmalıydı. Bunu düşünerek uyumaya çalıştı. Çetin onu çok severdi. Onunla konuşmak acaba çözüm getirir miydi?
Tüm bunlar olurken Çetin, içkili olduğunu fark ettiği babasının kamçı darbelerinden olanca yarasını alıyordu. İçinden ‘Seni nasıl olsa öldüreceğim, son defa döv döv'diye geçirirken, bu defa canı iki türlü yandığı için duyanları dehşete düşürecek çığlıklar atıyordu ama babası asla vazgeçmiyordu. Komşulardan kapıya gelip Nimet hanıma "Günah ama nasıl bir acımasız insan bu…" diyenler oldu. Nimet hanım ise ifadesiz bir şekilde bakıyordu onlara. Rahatsız ettikleri için özür dilemeyi bile akıl edemiyordu. Aslında Nimet Hanım evde sözü geçen ve eşinin ona fiske bile vurmadığı, titizliğiyle tüm ev ahalisini canlarından bezdirdiği halde, onun düzenine kayıtsız, şartsız uyulan tavizsiz bir kadındı. Babaları dört oğlana sürekli "Annenizden bir şikayet duymayacağım" derdi ve genellikle bakışları hep Çetin’e doğru dönmüş olurdu.
Dayak bir müddet daha devam etti, kamçıyı bırakıp çocuğun saçlarını kavradı; başını sabitleyip sert bir tokat attı. Çetin inanılmaz sinirlenmiş ve hırslanmıştı. İçinden 'Onu öldürür kaçarım' diyordu. 'Nasılsa annemin üç tane kız kardeşi, ağabeysi de var. Mutlaka sahip çıkarlar' Babası nihayet durdu. Neden bu kadar yükleniyordu Çetin’e, anlamak mümkün değildi. Kamçısını bıraktığı yerden alıp dolayarak salona doğru fırlattı. Söylenerek uzaklaşırken Çetin, annesinin ağlayan; bu acımasızlığa engel olmaktan korktuğu belli olan çaresiz bakışlarını gördü. Gözlerini ondan kaçırıp, aldığı yaralarına bakmak için banyoya doğru koştu. Beden eğitimi dersine girmeyi unutmalıydı. Çünkü pantolonunun altına bile ulaşan çiziklerin bazılarından kan süzülüyordu. "Lanet olsun" diyerek yatağına attı bitkin vücudunu. İçerden babasının annesine bağırma sesleri geliyordu. Eskiden annesine hiç böyle davrandığını görmemiş ve duymamıştı. Demek o kadının yüzünden böyleydi son zamanlarda. Küçük kardeşinin yanık yanık ağlamasıyla karıştı sesler. Adı Engin’di kardeşinin. Gidip onu öpmeyi istedi ama odasından kıpırdaması mümkün görünmüyordu. Annesi bile yanına gelip yaralarına bakmamıştı. Uyuyup sonsuzluğa geçmeyi diledi.
<O küçük kardeşi Engin, seneler sonra jandarma binbaşı olarak ve 1989 da Devlet Başkanı rahmetli Sayın Turgut Özal’ı koruma göreviyle, 05.05.89 da bir diğer binbaşı arkadaşı, eşleri ve sekiz yaşındaki sevgili kızıyla Dolphin marka helikopterle Dalaman'a doğru yola çıkmışlar. Kalktıktan az müddet sonra, Ankara Polatlı yakınlarında düşerek biri hariç hepsi şehit olacaklardı. O da annesinin yanmasın diye aşağı düşerken uzağa doğru fırlattığı tahmin edilen minik Tuğçe. Nihayet küçük kız olayın hemen ardından devlet tarafından yangı tedavisi görmesi için yurt dışına gönderildi. İngiltere’de bir hastane odasında hayatını kaybetti ve minik bir şehit oldu. Gazetelerde yanmış cesetleri ve dehşetli görüntüler vardı. Çetin diyaliz hastası olduğundan, doktorları ona söylenmesini sakıncalı buldular. Söyleyemedik. Bu olayı üç ay kadar sonra, hastalığı istikrarlı olup ilk defa arkadaşlarının yanına bıraktığımızda tesadüfen öğrenecekti. Çok zor ilerledi olanları ona anlattığımız anlar. Yakınları helikopterin neden düştüğü hakkında hiçbir zaman bilgi sahibi olamadılar.>
Çetin, ertesi sabah uyandığında kendisini hiç iyi hissetmiyordu. Babası çoktan gitmiş olmalıydı. Annesi salondaydı. Ama evde bir misafir vardı, zira annesinin konuşmasını duymuştu. Banyo’ya yöneldiğinde annesinin "Dur Çetin, banyoda Asiye teyzen var."demesiyle irkildi. 'Ah Eray yaktın beni' diye düşündü. Neler konuştuklarını tahmin etmek güç değildi. O gün okula gitmedi. Gitmemesini zaten babası annesine söylemişti. Yoksa bu saate kadar annesi onu çoktan uyandırmıştı. Misafir bayağı önce gelmiş olmalıydı ki banyodan çıktığında kapının önünde gördü onları. Annesiyle vedalaşıp ona da "Allah'a ısmarladık Çetin" diyen Asiye teyzesinden özellikle gözlerini kaçırdı.
Annesi uzun bir süre yatak odasında küçük kardeşini uyutmaya çalıştıktan sonra nihayet yanına geldi. "Çetin oğlum, ben küçük kardeşlerini alıp Remziye teyzene gidiyorum. Sen bana sakladığın tabancayı çıkarıp verir misin?" dedi. Bir yandan da ağlıyordu. Şaşırmadı Çetin. Eray’ın her şeyi öttüğünü anlamıştı zaten. Odasındaki halının kıvrımına sakladığı tabancayı alıp annesine uzattı. Zira annesinin onunla mücadele edecek gücü olmadığını görmüş ve çok üzülmüştü. Nimet hanım devam etti konuşmasına. "Ağabeyinle senin okullarınız var, Metin de küçük onu da yanımda götürüyorum. Tatil oluncaya kadar ev tutmuş olurum. Sizi ancak o zaman yanıma alacağım." Çetin annesinin bu girişimini yerinde buldu.
Annesi dediğini yaptı ve iki kardeşini alıp babasından habersizce yola çıktı. Babasıyla yalnız kalmak zor olacaktı. Ama tahmin ettiği gibi olmadı. Çünkü babası bayağı üzgündü. Eşi geri dönsün diye girişimlerde bulunduğunu, neredeyse saatlere varan akrabalarla konuşmalarını duydukça anlıyordu. Babası bir akşamüzeri eve geldikten bir saat kadar sonra "Ben İstanbul’a gidiyorum, bir iki gece yalnız kalacaksınız, ağabeyinin sözünden sakın çıkma!" dedi ve gitti.
Üçüncü akşam da gelmedi, anlaşılan annesi dönmek istemiyordu. Nihayet ertesi günün geceye yakın saatlerinde kapı çaldı. Babası en küçük kardeşi Engin kucağında, annesi ve Metin ile dönmüşlerdi. Yüzleri gülüyordu, demek anlaşma sağlanmıştı. Babası, elinin kirini yıkayarak aklanacak fakat anne bu olayı yüreğinden belki de hiç atamayacaktı. Çetin belki de ileride, babasının yaptığının mislilerini yapacak, tepki gördüğünde ise, "Yüzyıllardır böyle gelmiş böyle gidiyor" diyecekti. Ama şu muhakkak ki annesine gösterdiği hassasiyeti hiçbir zaman, hiçbir kadına göstermeyecekti.
3.Bölüm sonu
Ece Evren/İstanbul 21.05.2017
Olan hep çocuklara oluyor aslında.Kaleminize sağlık.Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle:)
YanıtlaSilTeşekkürler canım. Evet bu çocuklar sonra karşılaştıklarıyla da mutlu olamıyorlar. Sevgilerimle.
SilEşiyle barışmasın diye düşündüm ama bir çok kadının yaptığı gibi eşine döndü :(( İnşallah diğer bölümler daha aydınlık olur.Öpüyorum ablacığım...
YanıtlaSilO zamanlar sanki daha ürkekmişler. Olanla ölene çare olmuyor işte. Sevgilerimle kızım :)
SilAnlatım çok güzel :) Kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilTeşekkürler Emre :)
SilOkurken nasıl içim sızladı anatamam insan insana hele de evlada bunu yapmak nasıl bir yürektir anlaşılır gibi değil:((
YanıtlaSilKalemine yüreğine sağlık ablacım.
Ben de dinlerken çok perişan olmuştum. Teşekkürler Hatice'ciğim.
Silevt,gerçekten hüzünlü bi hikaye olmuş..kaleminize sağlık..
YanıtlaSilhelikopter kazası dediniz de ilgimi çektiği için bi araştırma yaptım,sanmıyorsam 5 mayıs 1989,da gerçekleşmiş ve teknik arıza olarak kayıtlara geçmiş..ancak daha sonraları bu olayın öyle sıradan bi olay olmadığı ortaya atılmış.. ( http://krmgk.com/turkiyedeki-helikopter-kazalari/ ) burada daha ayrıntılı bilgisi var.. helikopter düşmek üzereyken annesi Tuğçe bebeği helikopterden atmış ve “yavrumu kurtarın” şeklinde görgü tanıklarına seslenmişti. Tuğçe bebek ne yazık ki hayati tehlikeyi atlatamamış ve günler sonra hastanede hayatını kaybetmişti.
tuğçe bebek yanılmıyorsam sizin hikayenizde geçen binbaşı çetinin küçük kızı olmalı..doğru mu?
Bugün hikâyeme yorum yapmış bir kızım Ertuğrul. Senin yorumuna ve linkten olayla ilgili yazılara bir göz attım. Tuğçe, rahmetli Binbaşı Engin Beyin kızıydı. Tekrar teşekkürler kardeşim...
SilÇok güzel yazmışsın ablacığım eline, emeğine sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler Kadriye kızım. Sevgilerimle.
SilNe kadar güzel bir araştırma yapmışsın. İnan bugüN ben de araştırdım. Tarih yanlış kalmış aklımda değiştireceğim şimdi.Aslında Dalaman'a götürüyorlarmış helikopteri. Sayın Özal uçakla gitmiş önceden emniyeti için. Tuğçe Çetin'in değil, kayınbiraderim rahmetli Engin'in kızıydı. Hikayemdeki Çetin, isminin sadece bir harfini değiştirmek zorunda kaldım, benim rahmetli eşim. Zaten ben dahil olacağım öyküye. Az kaldı. Çetin'in bana anlattıklarını yazıyorum. Link için teşekkürler. Polatlı'da köylüler görmüşler zaten olan biteni. Çok yazık oldu gerçekten. Eşime söyleyemediğimiz günlerde çocuklarım ve ben odalara kapanıp ağladık hep. Bir şey var ki seneler sonra olan. İlgilendiğin için yazıyorum.Bir de Ogeday diye oğulları vardı. Çocuk perişan oldu. Onu Sayın Özal'ın desteğiyle Bilkent üniversitesi'ne yerleştirdiler. Fakat sanırım altı ya da yedi yıl sonrasıydı. Babasının beylik tabancasıyla intihar etti. Aile perişan oldu. Biz de tabii. Cenazesinde o kadar çok kişi vardı ki, bütün Bilkent'li öğrenciler vardı sanki.
YanıtlaSilİnanır mısın Yıldırım kardeşim, o aileden beş torun ki biri kızımdır, boşandığı için onların soyadlarını taşıyor, hiç kimse kalmadı. Hep erken öldüler.
Aslında bu hikayeyi yazarken o günleri yaşadım, bayağı moralim çöktü. Teşekkkürler ilgin için.
anladım,gerçekten çok hüzünlü bi hikaye..ölenlere Allah rahmet eylesin,mekanları cennet olsun..başınız sağolsun ve Allah sabır versin sizlere..kolay değil,zor bi durum..ama moralinizi bozmayın,anılarınızı yazmaya devam edin.. sevenleriniz oldukça,anılarınız da daha değerli olur kanaatimce..elinize sağlık..
SilHaklısınız. Sağ olun, seneler geçti ama bazen kötü vuruyor. Yazacağım. Desteğin için çok teşekkürler kardeşim. Gerçekten teselli oldunuz bana.
SilKalbinizin naifliği satırlarınıza yansıyor Ece ablacım. Elinize sağlık.
YanıtlaSilNe güzel bir yorum canım :) Çok teşekkürler, sevgilerimle.
SilOfff Ece ablacım nasıl bir acıdır o eşiniz ve sizler çok kötü günler yaşamışsınız. Merakla bekliyorum diğer bölümleri. Yüreğim burkularak okuyorum, kim bilir sen yazarken neler hissediyorsun belki de o günlere tekrar dönüyorsun :(
YanıtlaSilBen gerçekten olanlara şaşırıyor, acaba bir günah mı alındı da art arda bunlar oluyor diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Tek bildiğim ve üzüldüğüm Allah affetsin, toprakları duysun ruhları rahatsız olmasın, kayınvalidem ve kayınpederimin biraz acımasız olduklarıydı. Çok kereler bunu fark etmiştim. Helikopter kazasında ölen eltim ve kayınbiraderim ki kırk beş yaşındaydılar öldüklerinde, birbirlerini aşırı seven, çok mutlu bir aileydi. Nur içinde olsunlar dilerim.
SilYazacağım canım. Devam ediyorum. Biraz zor oluyor ama geçmişle yüzleşiyorum. Sağ ol yorumun için. Sevgilerimle kızım.
selam... Bir süredir uzağım. Kacırdığım bütün yayınlarınızı zevkle okuyacağım. yüregine sağlık ECE anne :)
YanıtlaSilEce anne yazman beni çok mutlu etti kızım :) Oku canım, çok teşekkür ederim. Sevgiyle :)
Silİstersen, seni çok yoruyor ve üzüyorsa bu olayları yazmayı şimdilik bırak.. herşey çok üstüste geldi. Biraz dinlen, ne dersin? Bizler okuyoruz etkileniyoruz da değil ki, sen yazarken etkilenmeyesin.. :(
YanıtlaSilCanım :) Kötüler bitti gibi. Şimdi tanışmamız yaklaşıyor. Orası üzmeyecek beni. Düşünceli arkadaşım :) Sevgiler :)
SilBir süredir işlerim nedeniyle blog dünyasıyla ilgilenemedim. Ecele 5 kalayı okudum biraz önce. Kaleminize sağlık. Devamını bekliyorum. Selamlar sevgiler.
YanıtlaSilHoş geldin canım. İşlerinde kolaylıklar diliyorum. Çok teşekkürler, sevgiler :)
SilKadınlar ve çocuklarr.. Şiddete uğrayan iki grup.
YanıtlaSilMaalesef öyle canım. Sevgilerimle.
SilEce ablacım.. Neler yaşanmış... Bu acıları yaşayan bir eş bir kayınvalide ile bir hayat.. Hayat ne kadar acımasız.. Umarım sizin çocuklarınız çok daha mutlu olurlar.. Bunları bizimle paylaşman ne büyük cesaret acılarla yüzleşme açısından,ve ne büyük incelik.. ruhuna emeğine sağlık..
YanıtlaSilSevgili kızım. Her hayat başlı başına bir hikaye zaten. Benim hikayelerim de bunlar. Ben hepinizi yavrularım gibi görüyorum. Belki biraz üzüyorum sizleri ama geçmişte kalması teselli edici bir şey. Şimdi bir tek kızım var onunla ve üniversite iki bitmek üzere inşallah, torunumla. Yaşıma bakmadan bir de sevdiğim var :) Mutluyum, zira sizler de varsınız. Hepinizi seviyorum canım. İnstagramdan paylaşımlarına bakıyorum hep. Daima sağlıklı ve mutlu ol ailenle dilerim kızım. Gözlerinden sevgiyle öpüyorum. Birazdan 4. Bölümü gireceğim. Hikayeye artık yavaş yavaş benim katılma zamanım :))
SilKalemine sağlık Ece ablacım.. Kocaman sevgilerrr...
YanıtlaSilTeşekkürler canımm :) Benden de çok sevgiler kızım :)
SilAy ablacığım yani ne kadar üzüldüm anlatamam, ne kadar acı şeyler yaşamışsın:( dram drama yol açmış, bir tane değil arkadan bir de intihar:( Allah artık güldürsün seni ve ailenin kalanını diyebiliyorum:(
YanıtlaSilSağ ol Müjde'm. Beni bu gece öyle teselli ettin ki, Allah senden razı olsun canım. Sevgilerimle canım. Allah hepimizi, seni de hep mutlu etsin dilerim.
Silyaralı erkekler böyle yetişiyor demek ki.
YanıtlaSilKüçükten başlıyor üzerlerinde çalışmalar. Ya sonra? Sonra, onlardaki fırtınalardan nasiplerini alanlar :(( Sağ ol depp'ciğim :)
YanıtlaSilannelerine olan merhametlerini neden başka kadınlara göstermezler ki
YanıtlaSilO bir muamma Meltem kızım.
Sil