Ecele Beş Kala 11.Bölüm

Genç Kız Hayaller
Genç Kız    

Ecele Beş Kala 

Aslında bu bölüm son olacaktı. Metnin üzerinde biraz oynayıp uzatmaya karar verdim. Bunu bazı yorumlardan dolayı yaptım. Onlar rica eder de ben yapmaz mıydım? Haydi bakalım, biraz daha o günleri anlatayım. Dilerim sizleri üzmem. Nihayetinde yaşandı ve bitti… Demek kuvvetliymişim ki tüm bunların üzerine onca şey yaşamama rağmen hâlâ hayattayım ve yaşamak istiyorum. Bunu anlamak bile beni mutlu ediyor. İyi okumalar size. Sevgilerimle 💓

Okullar açılmış ve ben bunu sadece o polisi daha sık göreceğimin garantisi olarak görüyordum. Aklım kaymıştı bir kere. Biz ise sadece mektuplaşıyorduk. Neler yazıyorduk ki birbirimize? Tüm mektupları bir kırgınlıkla yırtmasaydım ne güzel okur eğlenirdim şimdi. Günlerden bir gün, onun vali polisliğini yaptığı dönemlerde Uşak Hükumet binasından çıkıp, ben de aynı güzergahtaki Uşak Lisesinden evime dönerken arkamdan geldiğini fark ettim. Tam da evimizin yakınında yanıma gelmesini, sonraki günlerde onun aptallığı olarak düşündüm hep. Daha iki kelime konuşmak nasip olmadan, birden eve dönen babamı karşımızda bulduk. “Sen kimsin?” dedi babam ona bakarak. O ise selam vererek” "Bilmem kaç yaka sicil sayılı polis memuru bilmem kimim” dedi. Babam “Def ol!” dedi. Ben babamdan çekinmeme rağmen içimden kahkahalar atıyordum. Ama eve çıktığımızda bana ne olacaktı, bunu düşününce de birden korku sardı içimi. Kızlarını dövmezdi babam. Bir gün ağabeyimi korumak için öne atıldığımda koluma sertçe vurmuştu. Bir de benden küçük kardeşlerime daha yumuşak davranıyordu ama güvenmemek gerektiğini sonradan anladım. Kız kardeşim on üç yaşındaydı. Babam ona yaklaşıp “Nasılsın Yüksel?” diye sordu. Garibim “Orta şekerli “dedi hafifçe gülümseyerek. Anında tokadı yemesi bir oldu. Olmazdı, yapılmazdı. Neden, neden? diye sorardım içimden hep. Babama göre 'orta şekerli' argo bir tabirdi. Tokat sonundaki açıklama buydu.  

Çıktık. “Buraya gel” diyerek odasına çağırdı babam. Söylediği belki iki cümleydi. Gerisini hatırlayamıyorum. Mutlaka onu bu duruma düşürdüğüm için üzülüyordu. “Böyle sokak aralarında köpekler gibi dolaşmak yok!” Bizde cevap sessiz kalmaktı. “Git!” dedi. Neler oldu bununla ilgili bilmem ama o gün Çetin’in bu azarlanmadan dolayı aşırı alkol aldığını duymuştum. 
Ondan sonraki günlerde, babam geceleri dosyaları incelediği için, sanırım çalışması bittiğinde odama gelip, saat gece üç, dört fark etmiyordu onun için, beni uyandırıp odasına çağırmaya başladı. Sersem gibi olurdum hep. Ayakta söylediklerini dinlerdim. İçtimai seviyeden, polislerin hayatlarının dağınık olduğundan, sıkıntı çekme ihtimali olabilecek şeylerden söz ediyordu. “Bitti bu gecelik” deyip yolluyordu odama. Annem tek başına yattığı odasından bunları duyup üzülüyordu tabii ama müdahale şansı olamazdı uyandırılmama. 

Ocak ayı gelip bir sonraki seneye dönünce zaman artık ben iyice tükenmiştim. İşte o sıralar bazı arkadaşlarımdan o polis memuru hakkında anlatılanları duymaya başladım. Hoş şeyler değildi. Ve benim tüm bu olanlara sabrım 07.01.1967 senesi ve günü itibariyle tükenmişti. Ablamı çok özlemiştim, ağabeyimi de. Onlar olsaydı bunu yapmayı düşünmezdim belki. Dikkat çekmesin diye çeşitli eczanelerden aldığım ilaçlarla eve dönerken sağanak yağmur başladı. Çizmemin topuğu birden kırıldı. Hem üzüntü, hem sinirden ağlamaya başladım. İçimden de ‘o inşallah karakolun önünde değildir’ diye dua ediyordum. Zira arkadaşlık mı bu neyse kesmek istiyordum. 
Yoktu ve eve girdim. Evde annemin adaşı Leman teyze vardı. Şaşırdım doğrusu. Annemin toplu kabul günlerinin dışında bize misafir gelmezdi. Babam nasıl makul karşılamıştı o da beni şaşırttı. Neden bizde kalmıştı o gece hâlâ bilmem. Normal ve sakin görünmek için çaba sarf ediyordum. Zira çok üzgün ve bitkindim. Salonda ders çalıştığım masadayken babamın geleceğini tahmin ettiğim için en başarılı olduğum Fransızca kitap ve defterimi aldım. Zira diğer derslerden soru sorup da bana, anlatırken takılırsam; hemen konuyu ele alıyor ve çok uzatıyordu. Dayanamayabilirdim. Bir an önce odama çekilmekti bütün isteğim. 

Birinci etap bitmişti. İkincisi zor olacaktı. Anneme sarıldım, öpmeye başladım. “Ne oluyor Ece?” dedi hafifçe ittirerek, hiç unutmam. ‘Özlüyorum seni anne…’ dedim. O da bana sarıldı “kara kızım benim “ dedi. Hepsi bu kadar. Bu bir vedaydı.  Sonra kardeşlerimi sevdim. Kız kardeşimle aynı odada yatıyorduk. O gece bir farklılık oldu ve misafirimizin benim odamda yatması uygun görüldü. Ne düşüneceğimi bilemedim. Leman teyze devlet hastanesinde ebe hemşire idi. Benim bir an önce odama girip olayı gerçekleştirmem lazımdı. Zira aynı hayatı bir gün daha yaşayacak isteğim kalmamıştı. Kim bilir ablamı, ağabeyimi ve tabii herkesi üzecektim ama çok hassastım, artık gördüklerime ve evde yaşananlara tahammülüm kalmamıştı. En çok da o polisi ve babamı cezalandırmak istiyordum. İçleri acısındı.

11.Bölüm sonu

Ece Evren  09.06.2017

20 yorum:

  1. Düşündüğümü uygulayacak fırsat bulamamışsınızdır umarım. Leman teyzeyle aynı odada yatmak isabet olmuş.Bir sonraki bölümü bekliyorum güzel şeyler umut ederek. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Leman teyzeyle aynı odada yatmak kaderin yazgısı imiş. Hangi nedenle bizde kaldığını akıl edip sormamışım anneme sonraki günlerde. Onu bir daha görmek nasip olsaydı, hem hastanede başımda kalıp bana baktığı hem de namaz vakti uyandığı için elini öpüp teşekkür etmek isterdim. Allah rahmet eylesin, nurlarda yatsın. Kutsal görevi vardı zaten. Kim bilir kaç yavruyu doğurtup, annesinin koynuna vermiştir ? Sağ ol yorum için canım :)

      Sil
  2. babanızda çocuklarını koruma içgüdüsü sezdim..ama sanmıyorsam bu biraz aşırı gibiydi..tabi siz de buna dayanamadınız doğal olarak..aynı durumda olan hemen her çocuk aynısını yapardı herhalde..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babamın erken yaşında hayatı terkedip gitmesini; yani ölümü tercih etmesini, ben hep bizlerle artık ilgilenecek kuvveti bulamadığına yormuşumdur. Zira annem bile kırk iki yaşındaydı o öldüğünde. Ben aşırı hassastım zorluk buydu. Teşekkürler yorum için :)

      Sil
  3. Çok duygusal ve naif bir genci okuyorum.Bakalım nolcak diye de dört gözle bekliyorum.Sevgiyle öpüyorum seni :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yurdagül'üm. Sessiz bir yapım vardı o zaman ama sessizlik benin seçimim değildi. Eğer en büyük kardeş olsaydım sanırım ailemizin gidişatında aktif rol oynamak isterdim. Ben de seni sevgiyle kucaklıyor, öpüyorum kızım :)

      Sil
  4. Dizi film gibi gözümde canlandı. Hepimiz kurbanız bu dünyada, iyice inandım. Birilerinin ençok da anne, baba, eş kurbanıyız. İstisna iyi babalar, iyi anneler, iyi eşler oluyor tabii. Bak ama konu, komşu seni uyarmış o adam hakkında hoş olmayan şeyler anlatmışlar. Ah be ablacım niye duyduklarımıza önem vermiyoruz ki? Kabahat - kızma bana- bizlerde. Madem hoş olmayan şeyler duyduk kaçacağız o kişiden ama tersini yapıyoruz. O zaman en büyük kabahat bizde. :((( Neyse dediğin gibi OLMUŞ BİTMİŞ, artık üzülmek hem faydasız, hem gereksiz. Yaşanmış, bitmiş. Bugüne ve geleceğe odaklanacağız hepimiz için bu sözüm sadece sen, ben için değil.
    Kalemine sağlık ablacım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında Müjde'ciğim, doğru. Ben duyduklarımdan ötürü bu yanlış yolu seçmesem de, yine de büyüklerimin beni uyarmaları yerine bana bir doktor kanalıyla etkili olmayı akıl etselerdi belki tüm bunlar olmazdı. Babam çok sinirli olduğu için onunla normal konuşma mümkün değildi ve annem çok saftı. Yol bir taneydi ve ben bu yanlışı yapmakla babam ölür ölmez o kişiyle evlendirildim. Baştan aşağı her şey yanlıştı. Şimdi tüm bunları anlıyorum. Ama gelmiş, geçmiş dediğin gibi. Bu yaştaki hatam asıl affedilmez. Mutlaka ona da bir çözüm düşünüyorum. Ben olaylara fazla değer yüklüyorum. İşte o gece bizde kalan Leman teyzenin oğlu, bugünlerimi karartan kişi. Dilerim aydınlığa çıkmayı başarabilirim. Sevgilerimle canım :)

      Sil
    2. Gençlik ablacım, gençken bu yaşlarımızdaki gibi düşünemiyoruz o yüzden de hata yapıyoruz bile bile kendimizi ateşe atıyoruz:( sonra tabii üzülen biz oluyoruz. Ama sen artık güçlüsün ve o Leman teyzenin oğlunun eminim seni üzmesine izin vermemenin yolunu bulursun. Biz istemezsek kimse bizi üzemez, tabii bilemiyorum olayı ama o kişiyi hayatından uzaklaştırmanı öneririm naçizane. Madem senin hayatını karartmaya çalışıyor, en iyisi o kişiyi hayatımızdan çıkartmak, sonsuza kadar. Ne hali varsa görsün. Sevgiler benden ablacım. :)

      Sil
  5. Aile içinde büyük bir anlayış, neşe, huzur olsaydı bence bunları yaşamayacaktın. O zaman sana yakın olanların sözlerini daha dikkatle dinleyecek ve belki de okul birincisi olarak bitirdiğin okuldan sonra hayat seni çok farklı bir yere getirmeye hazırlanıyor olacaktı. Bir üstteki yorumda "leman teyzenin oğlu, bugünlerimi karartan kişi" yazını okudum ve anladım ki ikinci bir sınavdan geçiyorsun. Bence bu sınavı da atlatıp artık sadece kendinle yürüyecek ve çok huzurlu olacaksın. İnanıyorum.

    YanıtlaSil
  6. İnan tek başıma yürümek istiyorum artık Momentos'um. Yoruldum ve yaşıma çok ağır geldi. Dilerim dediğin gibi olacak arkadaşım.

    YanıtlaSil
  7. Herkes dönemini yaşıyor sevgili Ece hanım. Akıcı ve gerçekçi anlatımınızda, bizim kuşaktaki anne baba ve çocuk üçgeninde yaşanan diyalog. Sevgi kalpte kalır. Bu dışa vurulmaz. Sevgi gösterilirse sevilen şımarır felsefesi... Saygı daha katı sevginin üzerine çıkardı. Bizler böyle gördük. Lakin biz çocuklarımıza onların bize yaklaştığı gibi yapmadık. Hangisi doğru? tartışılır... Yüreğine kalemine sağlık. Fırsat buldukça bloğuma girdikçe okumaya devam edeceğim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  8. Teşekkürler Hanife kardeşim. Ben sevgimi sadece düşünceli davranarak ve ilgimle ama fazla üstüne düşmeden gösteriyordum. Asıl sevgisini sürekli dillendiren ve beni ikilemde bırakan oydu. Ama artık hiç bir şey referans olamaz, zira kırgınım.
    Ben de ziyaretine gelemedim uzun süredir. Mazur gör canım. Sevgilerimle Hanife kardeşim :)

    YanıtlaSil
  9. Deminki yorumumu yayınlamayın lütfen. İnsanın dostu olduğu kadar düşmanı da var. Hep zayıf yanlarınızdan sizi vurmaya çalışılır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle yaptım, aslında fark etmeden çıktı ama hemen sildim canım. Gençsiniz yavrum. Etraflıca düşünmek zorundasınız. Ben artık etrafa gözlerimi kör, kulaklarımı sağır ettim. Belki yanlış yapıyorum yazmakla ama değil mi ki ben bunları unutamadım ve hâlâ etkisindeyim, sakınca görmüyorum. Vebal çekilmek içindir. Belki ben affetsem bile çekilecek. İbret olsun diye yazmaya devam... Sevgilerimle canım.

      Sil
  10. Ablacım öncelikle bizi kırmayıp devam etme kararı aldığın için teşekkür ederim, çok sevindim.
    Babanız bence de koruyucu davranayım derken abartmış biraz. Gecenin bir yarısı kıyılır mı uyuyan çocuğu kaldırmaya :/
    Biraz hüzünlü bir bölüm, bir sonraki bölümü merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim canım :) Tabii ki babalar ister mi kızının başarıyla okurken birden eğitimine sekte vuracak bir olayı? O da belki ne yapacağını şaşırmıştır.
      Bu gece yayına verdim. Teşekkürler yavrum :)

      Sil
  11. Babanın gaddarlığı bir anne olarak çok içimi acıttı Ece ablacım bunun karşısında annenin de sessiz kalma mecburiyeti...Gece uykudan çocuğu uyandırıp da hayat dersi vermek nasıl bir anlayış...İlerisini henüz bilmiyorum ama ailesinde mutlu günler yaşayamamış birisi olarak keşke evlendiğinde çok mutlu olabilseydin :(

    YanıtlaSil
  12. Evliliğimde hiç mutlu olmadım diyemem ama geçmişimden haberdar olması benim aleyhime oldu diyebilirim. Son on sene onun hastalığı onu da beni de bayağı yormuştu. Haklarımı helal ettim, gözü arkada kalmasın diye elimden geleni yaptım. Ama çocuklarım beni çok mutlu etti. Tek kızım kaldı şimdi, beraber yaşıyoruz. Allah'ın lütfu olarak düşünüyorum canım. Sağ ol her bölüme ayrı yorum yapmışsın :) Dilerim mutlu yazılar da yazabilirim bundan sonra. Sevgiler canım :)

    YanıtlaSil
  13. Yırttığınız mektuplara üzüldüm. Kimbilir her mektup ayrı bir hikayeydi belki de. Okurken sizin yaşadıklarınızı ekrandan izliyormuşum gibi hissettim. İnsan bazen yanlış seçimlerle ilgili, onlarca kez farklı yolla uyarılıyor fakat yine de yapacağından geri durmuyor. Kader dediğimiz bu herhalde:)

    YanıtlaSil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la