Hastalıklı Ruhlar

Tarikat, Toplu İntihar


Hastalıklı Ruhlar

17 AĞUSTOS DEPREMİNDE ABD PARMAĞI VAR
Bilindiği üzere Marmara yani Kuzey Anadolu Fay Hattı 17 Ağustos 1999’dan beri kararsız ve enerji yüklü. O günden beri deprem bilimciler “Bu fay hattı tekrar kırılacak ama bu kırılma 3 gün sonra da olabilir, 50 yıl sonra da” diye defalarca açıkladılar. Evet, Amerika bir deprem silahı yapabilmek için sürekli çalışmalar yapıyor. Dünyada açıklanmış 7 adet HAARP tesisi var. Açıklanmayanlarla birlikte bu sayı 20. Ancak bu çalışmalar sonuçlanmadı ve kesin sonuç veren bir silah haline gelmedi. HAARP silahı depremi şiddetini ve süresini belirleyip kontrol edemez, sadece fay hattını tetikleyebilir. ABD’nin amacıysa depremin herhangi bir fay hattında başından sonuna şiddetini ve süresini kendi belirleyeceği bir deprem silahı geliştirmek. Bunun için dünyanın fay hattı kararsız bölgelerinde her zaman HAARP ile deneyler yapıyor. Bizim ülkemizde de deprem yapma çalışmaları da devam ediyor. Mesela bana göre 17 Ağustos depreminde kesin olarak ABD parmağı var ancak bu, o gün 7,5 şiddetinde 45 saniye süren depremin planlı ve kontrolünün tamamen ABD’de olduğunu göstermez. Dediğim gibi HAARP kesin sonuç veren bir silah haline dönüşmedi. Biz şimdi asıl millet olarak kazandığımız bu birliğin hain oyunlarla bozulmasına izin verirsek en büyük depremi yaşamış olacağız. Birliğimiz diriliğimiz, diriliğimiz farkındalığımız, birbirimizi sevmek ve saymak olunca, karşımızdaki güç deprem silahlı da yapsa o birlikten korkacaktır.(Dilerim sever ve sayarız, hiç öyle görünmüyor çünkü…)

http://www.yeniakit.com.tr/  haber den alıntıdır. 

<Buyurun buradan yakın. Şimdi biz neye inanacağız. Allah’ın misyonunu üstlenmiş bu deney sahipleri, insanların telef olması pahasına gerçekleştirecekleri yerde geniş arazilerde denemeyi düşünemediklerini mi sanıyoruz? Yok yoki! Ükeler birbirini yok etmek, çökertmek için her şeyi yaparlar. Hatırlayınız Hiroşima. Nerde halk düşünülmüş ki? Biz piyon ya da kobaylarız, değiliz ama onlar öyle görüyor. Yükseklerden öyle görünüyoruz sanırım.>

ABD Tarihinin En Kanlı Silahlı Saldırısı: Las Vegas Katliamı'nda '59 Can Kaybı, 500'ün Üzerinde Yaralı' alıntı https://onedio.com

ABD'nin Las Vegas kentinde, 'Route 91 Harvest' müzik festivalindeki bir konser sırasında silahlı saldırı düzenlendi. Las Vegas polisinin son verdiği bilgiye göre 59 can kaybı, 500'ün üzerinde yaralı var. Ancak konser alanında binlerce kişi olduğu ve bu sayının artabileceğinden endişe ediliyor. Polis saldırganın 64 yaşındaki Stephen Paddock olduğunu açıkladı. Bir otelin 32'nci katından kalabalığın üzerine ateş açan Paddock'un intihar ettiği aktarılıyor. Saldırganın tam 10 adet silahı parça parça odasına taşıdığı, yarı otomatik silahları, otomatik olacak şekilde modifiye ettiği basına yansıyan bilgiler arasında. Nevada, eyaleti silah kullanımı ile ilgili yasaların en esnek olduğu eyaletlerden biri. İşte esnek yasanın kurbanları. Öte yandan Reuters, saldırıyı IŞİD'in üstlendiğini duyurdu.  FBI ise saldırganın, eylemi üstlenen IŞİD dâhi herhangi bir terör örgütüyle bağlantısının olmadığını açıkladı.  Las Vegas Katliamı, ABD tarihinin "en ölümcül silahlı saldırısı" olarak kayıtlara geçti. Ülkede bayraklar yarıya indirildi... 
Polis şefi "Saldırganın yalnız hareket eden, 'yalnız kurt' olduğuna inanıyoruz" dedi.Hangi ormandan kaçtı acaba Allah’ın cezası adam?

Kilisenin büyümesiyle beraber Halkın Tapınağı tarikatının kurulması, yüzlerce insanın hayatını değiştirecekti… Alıntıdır http://listelist.com/jonestown-katliami/ Buyurun bir hasta daha…
Halkın tapınağı adlı tarikatın toplantıları kilisede halka kapalı bir şekilde yapılıyordu ve insanlar içeride ne olup bittiğini merak ediyordu. Jones, genellikle siyahiler ve çocuklarla ilgilenerek sempati kazanmaya başladı. Kimlerden yola çıkacağını bilmiş, çocukların sempatisini kazanmış. O masumları toplamış etrafına. …Jim Jones, 1931 senesinde dünyaya geldiğinde, annesi dünyaya bir mesih getirdiğine inanıyordu. Babası ise son derece ırkçı bir insandı.İşte hasta düşünceli insanlar yine hasta ana babalardan doğarlar. İnsanlar, ilahileştirilen Jones için tüm mal varlıklarını satıyor ve tarikata bağışlarda bulunuyorlardı…
Babasının aksine, faşist olmayan Jones, herkesin eşit olduğunu savundu…

Ormanın derinliklerinde, gözlerden uzak bir kasaba kuruldu. Jonestown adı verilen bu kasabada yüzlerce mürit yaşıyordu. Müritlerine cennetin ölümde olduğunu sık sık dile getiren Jones, düzenli olarak toplu intihar provaları düzenliyordu. İnsanların hangi koşullarda yaşadığını görmek amacıyla Jonestown’a senatör ve basın ekibinin gönderilmesiyle birlikte, artık Jonestown’da yaşamak istemediğini ve ayrılmak istediklerini söyleyen müritlere silahlı kişilerce açılan ateş sonucunda beş kişi hayatını kaybetmişti. Bu olay çok önceden planlanan toplu intiharın vaktinin geldiğini gösteriyordu.
Siyanürler hazırlanmaya başlandı…

Jonestown’dan kurtulmak isteyenlerin yanı sıra orada olmaktan ve intihar düşüncesinden keyif alanlar da vardı. Jonestown tarihi boyunca 40 adet çocuk doğumuna şahitlik etmişti. Basının gelmesiyle yaşanan olayın kasabanın sonu olduğunu fark eden Jim Jones hemen hazırlıklara başladı. Tüm kasabayı topladı ve konuşmasını yaptı. Bu dünyadan kurtulacaklarını ve cennete gideceklerini müritlerine son kez anlatıyordu. Siyanürler dağıtıldı. İntihar etmek istemediklerini söyleyenler, karşı çıkanlar ise silahlarla vurularak öldürüldü.

Yüzlerce çocuk ve yetişkin hayatını kaybetti…


Yayınlanan ses kaydı son derece tüyler ürpertici aslında. İnsanların çok daha güzel bir hayat yaşayacağına, ölümden korkmak yerine bunun onlara sunulan bir cennet olduğuna inandırılması ve ailelerin kendi çocuklarını bile öldürmesine sebebiyet veren insanın son cümlelerini dinlemek, o ortamdaki insanların seslerini duymak garip bir deneyim olacaktır.<kendi çocuklarını bile öldürmesine sebebiyet veren insanın sözlerini dinlemek ve deneyim>Ne saçma bir düşünce… Akılları sükut etmiş olmalı.

Hayvanları öldürüyor ve onlara cenaze törenleri düzenliyordu…
Deborah Layton katliamı ve sonrasında yaşanılanları Seductive Poison: A Jonestown Survivor’s Story of Life and Death in the People’s Temple isimli kitabında yazdı.

<İşte böyle hasta ruhlar ve her nasılsa ona aldananlar. Kim bilir niceleri. Geçen yılbaşında Reina’daki silahla tarama da feciydi. Reina'da katliam...> 

İstanbul'da eğlence merkezine silahlı saldırı: 1'i polis 39 ölü, 65 yaralı
İstanbul'un ünlü eğlence mekânlarından Ortaköy’deki Reina saat 01.30 sıralarında silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 39 kişi yaşamını yitirdi, 4'ü ağır 65 kişi yaralandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ortaköy'deki terör saldırısını 1 kişinin gerçekleştirdiğini söyledi. Alıntıdır http://www.cumhuriyet.com.tr 

<Sırf bir yılbaşı kutlamaya gittikleri mekânda, yeni senenin ilk gününe cansız çıkmak. Bu nasıl bir kaderdir anlamak zor. Bugüne değin daha niceleri… İnsanoğlu aklını tam kapasite kullanmamış hiç.> 

<Aniden olanlar şoklatıyor da,  bir tarikat ya da saçma sapan inançlar aramak da neyin aklı?>

Yorumum naçizane.

Bunca duyduklarım ve dayanılmaz görüntülerine gözüm değdi bir kere. Zaten hepsini araştırmaya kalksam, sesim soluğum kesilir büyük ihtimalle. Son sabrımla bir iki düşüncemi paylaşayım dedim. İlkin Amerika’daki bu hasta ruhlu potansiyel tehlikeli insan, kimsenin hayatına saygısı olmadığı gibi, bugüne değin yaşadığı çevrede hiç mi açık vermemiş, hiç mi buna benzer fiilleri olmamış, fişlenmemiş? Mutlaka belirtiler vermiştir bir hasta ruh. Canı cehenneme. Bu gecikmiş bir araştırma olacak, zira canlar gitti…

Oldu, bitti unutacak mıyız yani? Hayır, hiç güvende olmadığımızı şu üstteki haberlerden dolayı teyit edeceğiz. İnstagramdaki bir gönderide, köpeği patisinden çivileyen adamın, bir gün gelip bizleri Çarmıha germeyeceğinden emin miyiz peki? Bizim tüm sistemimiz durdu mu acaba, bu caniler hiç mi korkmuyorlar cezalardandan? Cezalar da mı tatile çıktı? Bu korkusuzluk, "yapar geçerim, kimse karışmaz" güveni nereden geliyor böyle. 
Kimse görevini yapamaz hale mi geldi? 

Bugünlerde hastaneye giden yakınlarımdan daha evvel hiç katkı payı alınmadığı halde, şimdi her işlemde belli miktar para talep edildiğinden söz ediliyor. Türk milletinin saf görünümü kimseyi aldatmasın. Her ne kadar akıllarımız, zekâmız mecburi izne tabi tutulduysa da, biz boş durmuyor, düşünüyor, bu zor denklemi çözmeye çalışıyoruz. Bu bilinsin. Herkes görevini hafife mi alıyor? En dürüst biziz ki, daha biz ödemeye kalkmadan sağlama alınıp maaşlarımızdan vergiler metazori kesiliyor. Gördüklerimiz, hem de olanlar aklımızca kabul görmüyor, son derece üzgün ve endişeliyiz. Beyinlerimiz dumura mı uğramalı, beklenen bu mu? Fazlalık mıyız vatanımızda? Oysa çok memnunduk bir zamanlar…

İnsanca yaşamı hiç unutmamamız gereken (söylemekten imtina ediyorum zira artık her yerde sakız oldu) ılımlı, şartları çok kolay bir inancımız var. Ama o yüksekteki yerinden indirilip, saçma sapan sözlere şahitlik zorunluluğu görevi verilip değerine halel geliyor. Allah çok kıymetli bir sözdür. Her cümlemizde geçirmemeliyiz bence. Ayetler sırf ibadet ederken ve tevazuuyla, gösteriş kaldırmaz şekilde okunur. Siyasette ayetle misal verilmez. 

Her yerimiz Suriye’li kaynıyor. Daha dün oturduğumuz sitenin bir bloğunda evlerinde yangın çıktı. Bu ülke bizim. Hak sahipleri de biziz. İyilik belki komşunun zor gününde ona uzatılan bir sıcak çorbadır. Bizden alınıp haklarımızın onlara; hem de bizim iznimiz olmadan verilmesi değildir. Ne karışık bir ülke olduk biz ya… Biz her olanı bilme hakkına sahibiz. Haram ediyoruz. 

Halkalı’da oturduğum bu semtte Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinin bir alt yolunda hemen her gece arabalar kontrolsüz hız yapıp, sürekli pati çekerek buraları inletiyorlar. Ardından takır takır silah sıkıyorlar. Emniyet güçlerine inanın üzülüyorum. Her an tehlikedeler. Kim önleyecek bunları? Halkınıza sahip çıkın. Zaten ödeyeceğimiz ve başka seçenek bırakılmayan ve gittikçe halkı mağdur eden vergiler, maaşlardan metazori kesiliyor. Bizde sorun yok. Ama siz bizi yönetenler. Şapkalarınızı önünüze koyma zamanı geldi geçiyor. Hırs sadece insanın kendisine zarar verse iyi de, masumların hakları, çok zor ödenir. Bu da böyle biline. Ne olacağımızı bilmeden güvensiz bir yaşamın içinde sürükleniyoruz. Çok yazık… En derin üzüntülerimle...


Ece Evren/ İstanbul  04.10.17






18 yorum:

  1. Hepsi Amerikanın ve simonların oyunu abla. Dünyayı yönetenler var ve çok zekiler. Ancak kalpleri ve vicdanlari yok malesef. :( Bu harika yaziyi paylasiyorm hemen herkes görmeli. Öpyorum pamuk ellerinden 💕😘😘

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef yavrum. Zeka kötüye kullanıldığında en tehlikeli hâlini alır. Yorumun ve paylaşman için çok teşekkürler. Ben de öpüyorum kızımı😘

      Sil
  2. Bu dünyanın çivisi çıktı diyorlar ya, aynen öyle:( Jim Jones olayını çok uzun yıllar geçmesine rağmen hatırlıyorum, o zaman bilgisayar filan yoktu ama televizyonda, gazetelerde görmüştüm. İnsanları dinle, tarikatla kandırmak o kadar kolay ki, çünkü zayıfız, şöyle hoş sözler söyleyen, bizi iyileştireceğini, huzur vereceğini söyleyen herkese hemen inanıyoruz, sonu daima hüsran. Hele hayvanlara yapılanlar, o köpek patiyi gördüm, twitter'da paylaşmıştım, bugün DAYANAMADIM BAKMAYA kaldırdım, twitter sayfamı her açışta görmek bir işkence...:( her gün bir kötü haber, millet cinnet halinde:( insanlar hayat pahalılığından kafayı yemiş, sebep olanlardan hıncını alamıyor onlara söz bile edemiyor (ederse kapıya polis gelir diye korkuyor)tutup hıncını zavallı köpekten alıyor:(((iyi yönetilen ülkelerin vatandaşları huzur içinde, bizim gibi kötü yönetilen ülkelerde de her gün kötü haber...:((

    Eline, emeğine sağlık ablacığım, hakikaten ne yapacağız bu hastalıklı ruhlarla?
    Sevgiyle kucakladım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Müjdem. Neye yanacağımızı şaşırdık, üzüleceğimizi de. Maneviyatlarımız kötü durumda. Sonumuz hayırlı olsun, beterinden korusun. Ben de çok kötü oldum o paticiğe. Zaten hasta insanlar bunlar. Ben de kucaklıyorum seni.Sevgilerimle kardeşim.

      Sil
  3. Merhaba Ece, katkı payı konusunda gerçekten çok acımasızlar... Ufacık bir eksiklikte kesinlikle sağlık hizmeti alamıyoruz. İlaçlarım için 180 Lira katılım payı ödüyorum hem de raporlu olduğu halde... Suriyeli olmak vardı be! Bedava yiyorus bedava içiyorus, eğleniyoruz, bayramlarda tatile Suriye'ye gidiyorus ohhh diyorus, sağlık bedava diyorus, ekmek bedava diyorus, vergi vermiyorus, ne güzel yaşıyorus :)


    Ece, maalesef dünyayı bu hale getiren kendini sosyal medyaya, teknolojiye kaptıran bizler kendimize gelmeliyiz. Yine, aklımızla oynanıyor... Birileri insanlığın hâkimi olmak istiyor. Baştaki verdiğin örnekler... Yoruma bile gerek yok... Kıyamet gelmeli... Kıyamet bildiğimiz anlamda ki kıyamet değil... Yani insanlık artık uyanışa geçebilmeli. Tabii ki eğitim, sosyal refah, insanca bir arada yaşamak için ayrıca eğitim gerekli... Herkes kendi kuralı bir diğerini itip kakmaya çalıyor. Ne insana, ne hayvana, ne bitkiye sevgi kaldı. Canlı cansız ne varsa yok et modern çağın yöneticilerinin bilinçaltımıza yerleştirdiği şeyler biri...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet en azından şehitlere, olan bitene, gittikçe kötü olmasına rağmen her şeye, ufak ufak morfin verir gibi alıştırıyorlar. Tepki versen ne olacak? Bizi kale alan mı var. Başımızdakilerden utanıyorum. Böyle rezil bir devirde yaşamak istemezdim.

      Sil
  4. sorunlar bitmiyor maalesef..abd'nin deprem gibi doğal felaketlerde parmağı varsa eğer zaten bunun cezasını çekiyor gibi..kasırgalar,fırtınalar vs gibi doğal afetler abd,yi yaşanmaz hale getirmeye başladı bile....yanlız bu felaketlerin ülkemize de gelmesi olası,sanki birileri bu feleketleri bilinçli olarak bizim bölgemize yönlendiriyorlar gibi bir durum var..gelişmeler öyle gözüküyor..buna devletin çok dikkat etmesi gerekiyor..yazınız bu açıdan çok anlamlı..kaleminize sağlık..sağlıcakla kalın.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Ertuğrul kardeşim. Sanırım bu manyak insanlar dünyayı oyuncak kabul ediyorlar. Gidiş hiç hoş değil. Allah'ın sabrı gerçekten çok büyükmüş, teyit ediyoru-m-uz. Devlet ,eğer devletse halka çooook hesap borcu var. Ne şanssız bir ülkeymişiz yahu.
      Teşekkürler Ertuğrul, sağ ol yorum için.

      Sil
  5. Haber dinleyisi gelmiyor insanın. İyilerimiz olduğu kadar kötülerde var içimizde. Varoluştan beri böyle.Ne savaş bitiyor ne adaletsizlik ne fakirlik.Bunlara çare bulamamışlar. Doğal afetleri silah haline getirerek Haarp teknolajileri geliştiriyorlar sonra bunları yapan ülkeleri kasırgalar savuruyor.Silahlı adamlar çıkıp etrafı tarıyor, katliam yapıyor. Bizdeki Suriyeliler başımıza neler açacak sanırım ilerki yıllarda daha net anlayacağız, çocuklarımız neler görecek kimbilir.
    İyilik, güzellik dileklerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloğuma hoş geldin Mehtap kızım. Allah önce çocukların ve gençlerin hatırına bu canileri ve halkının menfaatini hiç düşünmeyenleri şöyle sıkıca bir sarsar dilerim. Onlar kasırgadan da korkmuyorlar da, biz ne olacağız? hiç bilemiyoruz ve sadece üzülmek düşüyor payımıza. Aynı dilekleri sizin ve hepimiz için ben de diliyorum yavrum. Sevgilerimle.

      Sil
  6. Sisteme bu şekilde müdahale etmek ne kadar doğru bilmiyorum.Böyle giderse insanlık yok oluşa doğru ilerler.Ben de müdahale edildiğini duymuştum yıllar önce.Güzel bir yazıydı ablacığım.Teşekkürler :) Öptümmmmm :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım, keşke dünyadaki olaylar iyiye güzele doğru evrilseydi, sevinçlerimizi paylaşsaydık. Allah ellerinde oyuncak etmesin inşallah. Teşekkürler yorum için, ben de sevgimle öptüm kızım.

      Sil
  7. Ah Ece Ablacığım ne hale geldik biz. Gölgemden korkar oldum. Ülkemiz nereye doğru gidiyor .
    Offfff düşünmek bile istemiyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma Tigris'im. Çok yazık, göz göre göre ve Allah korkusu olmadan... Sabır yavrum. İnşallah doğru hâkim olur bir gün. Öpüyorum kızımı.

      Sil
  8. Televizyondan uzak kalalı bir hayli uzun zaman oldu Ece annem. Arada internetten haberlere bakıyorum ve hemen içim kararıyor ve uzaklaşıyorum. Yukarıdaki alıntıların bir çoğu çeşitli komplo teorilerine dayanıyor (17 Ağustos Depremi vs gibi konular) lakin bahsedilen gibi olmasının önünde hiçbir engel yok.

    Lakin düşman, karşıt güç, egemen güç, siyonistler vs gibi isimlendirebileceğimiz güçler bir şeyler yaparken biz neler yapıyoruz? Burada önemli olan bu bence. Kötüler güçlüyse iyilerin daha da güçlenmesi gerekiyor. Başka seçenek yok.

    Umut hala var, ben inanıyorum.

    YanıtlaSil
  9. Evet Nihat oğlum. Ben hep düşünürüm bunu. Halkların bu derece kaderci zihniyetle olayları sadece seyredip, sonuçlarına hayıflanmakla geçirecek zamanları yok. Yapılanma (teröristlerin çalışma sisteminde başarılı oldukları gibi) elbette bizler de toplu hareket etmeyi başarabilseydik durum başka olurdu gibi gelir bana... Dünyanın ve vatanımın haline çok üzülüyorum. Sağ ol yorum için. Sevgimle yavrum.

    YanıtlaSil
  10. İnsanları bir hiç uğruna bile canına kıyabiliyorlar allah beterinden saklasın..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amin oğlum. Artık her şey duymamız mümkün. Zira tüm eksenler kaydı.

      Sil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la