Kum Saati |
Dedektifin Hüsranı... 6.Bölüm
Dedektif Suat…
Eski ve tanınmış bir Emniyet Müdürünün oğludur. Oğlunun, maceraperest yapısı olduğunu- güya- fark eden babası Ekrem Bey, eşine Suat’tan bahsederken, ona dikkat etmeleri gerektiğini ve geleceğinden hiç umudu olmadığını yineler durur. Bir emniyet görevlisinin, hele ki üst düzey bir memur ise eviyle yakinen ilgilenecek vakti kalmaz. Halk dilinde buna dair amiyane bir deyiş vardır, söylenir, güler geçilir bu söze ama doğrudur. Bu ahvalde, annelerinin çocukları hakkındaki gözlemleri, babanın fikir sahibi olma konusunda, güvenebileceği belki de tek verilerdir. Suat’ın annesi de, Aslı’nın annesi gibi, yok yok, sanki biraz daha cahildir. Genellikle anneler erkek çocuklarına düşkün olurlar ya, bu hanımda öyle bir vasıf da yoktur.
Hani, bir ülkenin kaderini değiştirme yetkisi olanlarının ya da yüksek mevkilerde görev yapan bazılarının eşlerini hasbelkader görürsünüz. Belki onlarla görüşme, konuşma imkânınız da olur. Olmasa dahi, aslında verdikleri görüntü bağırıyordur, “Ben buraya ait değilim!” diye. İşte, o eş seçiminin,( diğerinin seçilmesi de ayrı bir sorundur), neden ve hangi şartlarda yapıldığını düşünürken bulursunuz bazen kendinizi. Bir türlü bir açıklama sunamazsınız kendinize… Suat’ın annesinin tamamıyla yanlış gözlemlerini ve sonunda babasının oğluna dair, doğru olmayan fikirlerinin oluştuğunu gayet net görüyoruz burada. Suat’ın karakterinde; genç bir erkeğin, gayet normal karşılanacak hareketliliğinin dışında, dikkat çekebilecek ve aşırı rahatsız edici hallerden eser yoktur. Ekrem Beye göre ise Suat, ite kaka liseyi bitirmiştir. Kesin bir kararla onu polis okuluna yazdırır. “Orada istediğin kadar macera yaşarsın oğlum” demesi Suat’ın kalbini kırsa da, ses çıkarmaz. Suat nihayet mezun olur, diplomasını alır, Doğu’nun ücra bir yerinde mecburi hizmetini yapmak üzere bir karakolda memur olarak göreve başlar.
Babası hâlâ, saçma ötesi bir sabit fikirle, onun burnunun sürtülmesini istediği için, izne geldiğinde de hiç yüz vermez.” Benden yardım bekleme oğlum. Artık polissin, görevini dürüstçe yap. Heyecanlarını işine karıştırma” diye nasihatini de verir ve yolcu ederler. O iki sene, kazasız, belasız geçer ama Suat çok sıkılmıştır. Lisans mezunu olarak 6 ay askerliğini de yapar ve sonrasında tekrar polis memurluğuna döner. Mecburi hizmet tamamlandıktan sonra, tayini kendiliğinden İstanbul’a çıkınca Ekrem Bey eşine” Dört ayaküstüne düştü kerata, bakalım biraz durulmuş mu? İnşallah başımıza iş açmaz, emekliliğime de az kaldı“ der.
Suat, ne gençliğinin, ne de evliliğinin keyfini tatmamış bir adamdır. İstediği, hayal ettiği hiçbir şeyin gerçekleşmeyeceğini düşünmeye başlamıştır. Babasının aktif görev yaptığı o senelerde, sözü dinlenir, hâliyle sayılır bir emniyet görevlisinin oğlu olmanın, sadece menfi etkilerinden nasibini fazlasıyla aldığını ileride daha da çok fark edecek, “Bana sorun çıkartma” başlığına uygun ve korkarak yaşamanın güvensizliğini ömrü boyunca hissedecektir. Hata yapma şansı olmadığından, ne pişmanlığı tanıyacak, ne hayatı hakkındaki kararlarda imzası olacak ve ne de yaşlandığında tecrübelerinden bahsedebilecektir. Tek kardeş olmanın dezavantajını yaşamış, babasının ilgi odağı olmuş ve baskısı altında sürekli ezilmiştir.
Özlediği şehirdedir yine Suat. Polisliğin sırf güven veren havası ilgilendiriyordur onu. Kendi istediği mesleğin ne olduğunu düşünecek ortam yaratılmamış, istekleri gelişmemiş, sevgiden mahrum büyümüştür o. Hep bir şeyler yapmaya zorlanmış ya da küçük ataklarla istediklerini söylemeye çalıştığında, baba tarafından sürekli reddedilmiştir. Olanla yetinmek zorunda olduğunu kabullenir. Rahat edeceği yerdir İstanbul, meslektaşlarının arasında sevilir. Babasının zayıf karnıdır Suat… Sürekli suçlu arama alışkanlığının, başarısız olduğu olaylarda, kendisini suçluluk duygusundan kutarmak için kaçarken, yerine izinsizce oturtacak fail bulma aldanmasının, sahte başarısıdır. Tüm şüphelerinin odak noktasıdır oğlu. Sürekli izlemektedir. Eşine “Bekâr olması, onun gece hayatına dalması demek hanım, bir an önce evlenmesi çok iyi olur, birine ya da değişik bir hayata kaptırırsa, eskiden yaşadığı masumca ilişkiler gibi olmaz…” der.
Aslında Suat, çapkın bir genç değildir. Polis okulu, askerlik onu daha da durgun biri hâline getirmiştir. Kendisi de evlenmeyi düşünüyordur. Aylar geçer, bir gün babası “Bu gece bir arkadaşımın torununun sünnet düğünü var, bize eşlik eder misin oğlum? der. Suat kabul eder ve salondadırlar bile. Hâliyle, aynı devreden iki emekli meslektaş masada hemen sohbete başlarlar. Sünnet, emekli polisin oğlundan olan torunudur ve kızı bekârdır. Eşi ve kızı misafirleri karşılama ve oturtma düzenleriyle ilgilenip masaya gelirler ki, Suat birden elinin ayağının birbirine karıştığını hisseder. Bir huri kadar güzel bir kız vardır karşısında. Suat’ın bittiği andır. Belli etmemek için çok gayret eder, gözlerini kaçırır, ne yapsa olmuyordur. O kadar fark edilir ki, masadaki herkes anlamıştır. Epeyce bir zaman, iki evde de tek konuşulan, Suat’ın kıza çarpıldığı konusudur. Çöpçatandır bizde aileler çoğunlukla, hepsi keyiflenir uzunca süre. Sonra ikili görüşmeler ve ısındırma çalışmaları başlar.
Suat, Pelin’den yedi yaş büyüktür. Evlilik konusu açıldığında, Pelin hiç de kayıtsız görünmüyordur. Ekrem Bey sonunda Suat’a “Pelin ile evlenmeyi düşünür müsün oğlum ?” der. “Hayır” demek anlamsızdır, zira o günden beri onu düşünmediği an yoktur. Ve iki genç nişanlanır. Ekrem Beyin keyfine diyecek yoktur. Suat sorunsalı hallolmuştur onun için. Geciktirmeden evlendirirler iki genci. Aslında tanımak için daha uzun tutmak istese de bu devreyi Suat, karar verilmiştir bir kere… Bu arada Suat bir amiriyle ters düşer. Haksızlığa uğrar, babası yardımcı olmaya çalışsa da oğlunun ihraç edilmesini önleyemez. Kalp krizi geçirir Ekrem Bey. Suat çok üzülür. Babası kendisine gelmeye başlayınca, oğlu ona bir dedektiflik bürosu açmak istediğinden bahseder. İki eski arkadaş konuşup karar vermişlerdir, sadece babasından icazet almak ister. Babası kırmaz oğlunu, yaşlandıkça daha yumuşak olmuştur sanki... Büro tutulur, oğluna her konuda yardımcı olur, tanıtımılar yapılır, derken açılış ve müşteriye boğulurlar adeta. Bu kadar talep olacağını ve başarılı olacağını pek düşünmemiştir Suat… Arkadaşıyla sık sık bunu kutlarlar.
Seneler geçiyor fakat Suat ve Pelin’in çocukları olmuyordur. Aileler tarafından, endişe içinde yapılan sorgulamalar, karı-kocanın geçiştirmesiyle kısa süreliğine öteleniyordur. Suat ise, eşini kırmamak için soramıyordur bir türlü. Pelin acaba çocuk istemiyor mu diye düşünüyordur ve aslında içinde fırtınalar kopuyordur.
Dedektiflik çok vakit isteyen bir iş olduğu için Pelin sıkılmaya başlamış ve arkadaşlarıyla önce gezilere ve sonra seyahatlere çıkmak için tüm sevimliliğiyle izin ister durur, Suat ise onu asla kıramıyordur. Mesleğinde tanınan biri olmasına rağmen Suat hep bir boşluk hissine kapılıyordur. Dedektiflik mesleğinde tüm gizleri çözen aklı, yaşantısı söz konusu olduğunda sanki sükût eder ve karşısındaki hangi yakını olursa olsun, manasız bir teslimiyete gönüllüce bırakır kendisini.
Nasılsa bir gün tüm cesaretini toplar ve “ Pelin, ben çocuğumuz olsun istiyorum. Hep senin bir şeyler söylemeni bekledim ama bu konuda tek söz etmedin” der. Pelin biraz alaylı bir gülüşle , “Ben doktora gittim Suat, tedavi görmem gerekiyormuş ve başladım bile…” Suat gözlerini olanca açarak “Ve benim bundan haberim yok, öyle mi Pelin? “der. “Büyütme canım, sen işlerinden fırsat buluyor musun ki, kendi kendime gittim doktora, sorun yok” “Ama bu benim mesleğim, hiçbir şey senden önemli değil, sadece çocuk istemiyorsun sanmıştım…” “Hamileyim Suat” der demez, çılgına döner kocası. O kadar mutlu olmuştur ki bu habere… “O kadar sevinme, ben bu çocuğu istemiyorum” der aniden.
Suat ne yapacağını şaşırır, yalvarmaya başlar gözleri dolu dolu olmuştur. Nihayet yalvarmaları sonuç verir. Pelin pek istemese de, kocasının sevincine ortak olmaya çalışır. Hatta Suat’a başlarda bir psikolog desteği almak istediğini söyler.” Hemen araştıralım” der Suat, Pelin” Gerek yok, arkadaşımın doktoruna gideceğiz” der. Doğum olana kadar düzenli olarak psikiyatrına gider. Aylar birbirinin üstüne devrilmeye başlar. Fakat Pelin bayağı sıkıntılı bir hamilelik yaşamaktadır. Suat çok iyi bir eştir ve anlayışla yaklaşır hep ona. Sık sık ”Ne yapmamı istiyorsan yaparım Pelin” der. Günler birbirini kovalar. Pelin’de çocuk doğuracak annenin o temiz, masum sevincinden eser yoktur. Suat, onun hamileliğini zor geçirmesine bağlar bu hâlini ve hiç sorun etmez. Karısını çok seviyordur.
Bebek nihayet bir kış günü dünyaya doğru yola çıkar. Bir kızdır misafir. Pelin’in hıçkırarak ağlamasını Suat “sevinçten ağlıyor herhalde” diyerek, her zamanki anlayışıyla iyiye yorar. Bebek büyüyor, Suat işten çıkıp eve gelmeyi iple çekiyor, Pelin ise hâlâ gizli gizli ağlıyordur. Bir arkadaşı vardır ki, onu hiç yalnız bırakmaz, onunla uzun uzun konuşurlar her zaman… Bakalım zaman nelere gebedir?
Ece Evren/İstanbul 22.01.2018
ay yoksa çocuk suat dan değil mi? :( ablacım yarını iple çekiyorum sayende :)
YanıtlaSilBüşraaa, 😤 açık verme tatlı kızım. Bakalım neler olacak canım. Sevgiler sana 💕
SilAahh o zamann nelere nelere gebe o zamann :) kalemine sağlık Ece ablacım sevgiler..
YanıtlaSilDidemm 😊 evet, ortalık aslında sanırım bayağı karışık. Teşekkürler yorumun ve yalnız bırakmadığın için. Sevgiler kızım 💟
SilSen böyle güzel yazarsında ben nasıl okumadan geçebilirim ki ablamm sevgiler ❤
SilBakalım zaman nelere gebe?Pelin neden ağlıyor derdi ne acaba?Merak ettim keşke geç okusaydım diğer bölüm yayınlanırdı 😊Ece abla affına sığınarak bir ayrıntı karışık geldi bana.Pelin hem çocuk için doktora tedaviye gidiyor hem çocuğu istemiyor🙆Ben anlamamışta olabilirim kusura bakma nacizane hatırlatma 😊
YanıtlaSilPelin, aslında hamileliği kabullenmediği için, psikiyatra gidiyor. Tedavi ile olmadı bebek yani. Ben biraz karışık yazdım herhalde 😊
SilBurnuma değişik kokular geliyor. Bakalım sonrasında neler olacak?
YanıtlaSilDoğru tespit... Teşekkürler canım 😊
Silbu bölüm dedektif Suat'ın hayatından kesitlerle dolu..yalnız çocuk meselesi kafamı karıştırdı..🤔 emeğinize sağlık..😊
YanıtlaSilSenin yorumunu da şimdi gördüm, bazen kaçırıyorum galiba, mazur gör kardeşim. Çocuk meselesi bardağı ve sabırları taşırdı. Suat en sevdiğim karakterdi 😩 Çok teşekkürler Ertuğrul.
SilHikayenin gidişati beni üzdü bak. Neden hep iyilerin basina böyle seyler gelr ki? Ama Pelin'den farkli farkli seyler cikacak gibi ablacım sevmedim ben bu kızı 😀
YanıtlaSilBen nasıl kaçırmışım ki yorumunu canım? Evet iyiler acı çeker, bu sanki kural gibi ya da çekim gücü, bilemiyorum canım kızım. Pelini dövesim var benim de 😃Teşekkürler yorumun için Özlem'ciğim. Sevgilerimle 💓
Silhoppalaaaa, sen çoook dramcısıın eveeeet bakalım karmaşık durumlaar :)
YanıtlaSilSanırım deepciğim, elim kendiliğinden drama gidiyor inan. Güldürdün beni, sağ ol canım 😄
SilAaaaa, dedektifimizin böyle ilk görüşte çarpılıp, aşık olması ne kadar romantik ve hoş derken, karısının bebeği istememesi, doğumdan sonra ağlaması şoke etti beni. Sebebi ne acaba merakla öteki bölüme geçiyorum, eline sağlık ablacığım. :)
YanıtlaSilAy Müjde'm, bunlar da ne istediklerini bilmiyorlar 😅 Kız ondan küçük ya, Suat zaten dertli evlat... Mesleği polisken dedektif oldu, sıkıldı küçük hanım. Sevgiler kardeşime💚
SilAh ah, başka birinden peydahladı bu kız çocuğu :( vah Suat' a ayy hemen öteki bölüme gideyim koşa koşa :)
YanıtlaSilSezer😅😅😅çok tatlısın.
SilDedektifin hayatı karmaşık yani :)
YanıtlaSilHer şey sonuca ulaşmak üzere 😊 Ama iyi ama kötü...
SilSu gibi geldi geçti bölüm :) Sıra bir sonrakinde :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler Feride'ciğim 💟
Sil