Şikayetname 17.Bölüm

Vatan Gidişat Görevlerimiz
Çocuklar yani Melekler

Şikayetname 17.Bölüm

Utanmalıyız!
        
           Biz artık Türk Devleti olarak, vatandaşlar olarak, bu çiftlikten nasiplenen, yiyen içen, her türlü keyfini süren hangi ırktan olursa olsun fark etmez, değil mi ki, buralarda otluyoruz, minnet etmek yerine, bu durumuzun neden olduğuna kafa yormayıp, birlik oluşturamadığımız için utanmalıyız. Asıl bu memleketin -benim memleketim-demeyi, geleneklerimize bağlı kalarak, uygulayarak canı gönülden söyleyelim, söyleyin. Vatanın sevmeyi, bağlılığı unutan, kentlisi, köylüsü(onların affedilir yanı var da) zengini, fakiri, akıllısı, çakalı, safı, hele hele şarkıları dillerden düşmeyen, hayranı bol, “asla vatanı için böyle düşünmez, inanamam fikri bu olamaz!”dediğimiz sanatçısı,( o bilir kendisini de ben duyuramam), utanmalıyız. Yakın geçmiş sadık olmak zorunda olduğumuz, devraldığımız, üstünde keyfini sürüp, değil minnet duygusu, bize emanet edenlere bir fatihayı esirgemiş insanlarız.  Kurtuluş Savaşı bir kahramanlık destanıdır. 
          Kuşun her yöne dönebilen kafası gibi, döndürüp döndürüp, bir de yukarı doğru kafayı taaa Osmanlı’ya kadar uzatmanın ne âlemi var? Ütopik hayalleri, bunca şehit vermiş, daha “niye öldü benim çocuğum anlayamadım” diyen fakat kaderi bir kere bıçaklanmış, kolay kolay başını dertten kaldıramaz, geliri giderek düşmüş, serseme dönmüş, aklını yitirecek kadar dayatılan şeylerden kötü nasibini almış insanların üstünde kuramazsınız. Nedir, Allah’ın özel kulu musunuz, bu yaşıma geldim, böyle rezil bir idare, düzen daha da bozulsun diye çalışan, oy çoğunluğunu eline geçirmiş, onlara tabi olan konunun komşunun, hâliyle basit düşüncelerine benzer konuşma tarzı ve saçma sapan çıkışlarla siz memlekete ne yapmaya çalışıyorsunuz Allah aşkına? 
         Ülkelerin adlarını duyduğumuz zaman mutlaka yönetimi vs.net bir şeyler akla gelir söyleriz. Bizim için söylenecek tek özellik söyler misiniz bana? Siyasetçilerin oyunları, ego savaşları, menfaat çatışmaları, iyi niyeti olanı bezdirme, asla vatandaşına değil sahip çıkıp, haklarını korumak şöyle dursun, hatta küçük küçük tırtıklamak ve bunu yaparken öyle rahatça yapmak ki, ar ve hicap duygusunun eserine sahip olmamak. 
          Siz kaç kişi kahırdan, parasızlıktan ölüp gitti düşünüyor ve tahmin yürütebiliyor musunuz? Kaç kadının ahlakı zedelendi, kaçını kocası gebertti, fi tarihinde Adana’da peynir-ekmek gibi çocuklar satıldı, duydunuz mu? Peki bunu duyan sayın! milletin vekillerinin yüzlerine acımaya, insaf ve vicdana dair bir ufacık kırıntı ifade gördünüz mü?  Meclisteki kavgaları, o babasının malı gibi kendilerine zimmetli, hesabını er geç verecekleri koltuklarda kaykıla kaykıla oturup, nice milletin aleyhine olacak kararları, kolunu kaldırmak bile zahmetli gelip, sırıtarak icra ettiğini görüp kınamıyor muyuz? Biz hemen hiçbir şeyi kaçırmadan izliyoruz. 
          Biz kimiz, kimlerden geldik? Yoksa atalarımız da mı kansızlardandı? Zira akla başka bir şey gelmiyor, o kadar karakteri oturmamış bir ülkeyiz işte... Bir yığın mülteciyi önce kişisel kararlarla içeri sokup, Türk erkeklerinin misafirperverliğine teslim edip, verecek başka şeyi olmayan zavallı kadınları hamile bıraktırıp, “kırma koleksiyonumuzu” bayağı kabartmaktayız. İdareyi insan olarak düşünelim, hepsi bir beyin demek çünkü, insansa eğer vatanına sahip çıkar. Bilhassa kadınına, çocuğuna, düşkününe, yaşlısına, dermanı zor dertlisine, fakirine, fukarasına sahip çıkar. Birbirine düşman ve yem etmez. Her gün, yetkinin o iki tarafa da bela getirebilecek gücüyle, bizleri şaşkına döndürecek uygulamaları ışık hızıyla almaz. Ya, biz aptal mıyız, neden kıpırdayamadan seyrediyoruz, okeylemiş gibi görünüyoruz sizce? Şeytanın hegemonyasından olmasın? Şeytan dinini inkâr etti, kendisi gibi dinsiz ve imansızlar ordusu var artık, gayet başarılı oldu, görmüyor musunuz? Nokta atışı yapıyor, korku imparatorluğu kurdu ama bunun sonu felâket olacak, bunu tahmin etmeyen de aptaldır.
            Ben altmış yedi yaşında, yaşını başını almış vatansever bir kadın olarak bu güne kadar gördüklerimi bilir, aklıma, öğrendiklerime ve adalet duyguma göre, her durumu insani, vicdani ve ahlaki yönünden anlar ve değerlendiririm. Siyasi görüşüm elbette vardır ama politikanın (sözcük anlamı yol, yöntem olmasına rağmen mecazi anlamı bence isteğini elde etmek için kandırmacadır) demokrasi için gerekliliğini inkâr edemeyiz. Halk ne kadar mutsuz ve ne yaptığını bilmez hâlde ve nereye çekersen oraya çabucak yöneliyorsa, bu başarısız bir idarenin eseridir. 
         Bir Diyanet, dine ihanet gibi oldu sanki. Şaka gibi, çocukları hedef aldı. Aslında bu devirde, insanımız Müslümanlığın ne demek olduğunu hâlâ anlayamadıysa pes diyorum. Allah ve kul arasında kalanı en makbulüdür. Gösteriş ziyandır. Uyulması gereken o kadar basit şeyler ki, dolambaçlı yollara sapıp inkârcı olmayın. Yorumların bile artık abes olduğu, az bir zekânın anlayacağı din konusu, maalesef başlara dert ve gerçekten Allah’a çok ayıp oldu. Susuyorsa nedeni var. Her dakika, konuşulan her lafta ve olur olmaz  her yerde Allah’ı ağzımıza almayalım. Onu ve dinimizi oyuncak etmeyelim. 

        Artık bu yüzyılda, hâlâ din adına keşif yapmış edasıyla saçma sapan konuşmalar yapmasın yetkililer, görevlerini suiistimal etmeleri hâlinde yüklenecekleri vebal büyüktür. Diyanet, saygı duyulan bir mevki değil midir? Harcamalarını asgaride tutmaya özen göstermeli iken, duyduğumuz o rakamın, kaç kişinin hayatını kurtarabileceğini, asıl Allah’a inancınız!!! nedeniyle sade bir görünüm vermeniz gerekmez mi? Arpası fazla gelmişler gibi sapıtmayın. İnsandan daha hızlı evrimini tamamlamış hayvanlar bile, sadece acıkınca yiyorlar. O, sekiz yaşında ancak beyninin gelişmeye ihtiyacı olan yavruların vücutlarını tasarrufunuza alıp, hedef göstermeyin. Sapık doldu ülkemiz. Hırsız, gaspçı, ahlaksız, namussuz ve vicdansız doldu. Onların güdülerini tahrik etmeyin. Utanın ve utanalım, zira sonumuz çok kötü olacak. Yazık etmeyelim inancımıza ve bize nimet şu vatana… 

         … 


Ece Evren 20.01.2018

8 yorum:

  1. Ablacığım eline sağlık, tebrik ediyorum. Bu zamanda çoğu insan sosyal medyada iktidarı eleştirmeyi, yapılan yanlışları, rezaletleri, kepazelikleri eleştirmeye bile korkuyor, halbuki korktukça, sindikçe daha kötü oluyor ve gün gelir ucu o korkanlara da dokunur, onlara dokunmasa onların çocuklarına, yeğenlerine, kuzenlerine, torunlarına dokunur.

    Yeminle bu AKP geleli 15 yıl oldu ya memleketteki deist, ateist sayısı tavan yaptı. Fetöcü fetöcü dedikleri kim? 3 yıl öncesine kadar her yere doluşturdukları, neredeyse taptıkları dinci kesim değil miydi? Gazeteciler, cesur insanlar olmasa bu 15 yaş altı hamilelerden haberimiz de olmayacaktı, yeter artık kusacağız yaaa...:((((

    Tekrar eline sağlık ablam.....
    çok üzgünüm çok:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Müjde'ciğim. Bazen o kadar sinirleniyorum ki, beynim ateş gibi yanıyor sanki. Yeter artık. Hele o çocuklar konusu. Bardağı taşıran son damla...
      Hayırlısı diyelim yine. Kimler dini kullanıp, aptalları kendine çekiyorsa kendi sıfatını kendisi bulsun artık.
      Sağ ol canım.

      Sil
  2. Dikkatsizce yapılan konuşmalar başımıza da bela olabilir.Eğer kitleler sizi takip ediyorsa mutlaka konuşmadan önce iyice düşünmeli insan.Yetkili dediğimiz insanların ifadelerine inanamıyorum bazen.Gerçekten bu kadar niteliksiz nasıl konuşuyorlar diyorum.Güzel bir yazı olmuş.Umarım herkes payına düşeni alır.Teşekkürler ablacığım :)

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederim kızım. Artık her gün, yeni ve saçma şeyler duymaktan bıktık. Üstelik, başka meselemiz yokmuş gibi, insanlara doğru, dürüst ve namuslu olmaları hakkında fetva vereceklerine, çocukların evlenme yaşıyla ne işiniz var ve bunları çok değişik algılayıp, "demek yapabiliriz, uygundur" diyecek kadar cahiller var. Yetkili ağızlar bize karşı mesuliyetleri olduğunu unutmamalı bence. Teşekkürler canım. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  4. maalesef dediğiniz gibi çok üzücü durumlar yaşanıyor şu sıralar hem ülkemizde hem de dünyada..çocuklarla ilgili söylediklerinizde de haklısınız,artık ellerini çeksinler çocukların üzerinden,😬 yazık gerçekten..neyse çok önemli bir konuydu, elinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Ertuğrul. Demin senin inceleyip, sunduğun neredeyse rapor niteliğindeki yazını okudum. Bizler artık bazı konularda düşüncelerimizi yazmak zorundayız. Birleşen sesler olup, bu uyuşmuş beyinlere bir şeyleri hatırlatmalıyız. Çok üzülüyorum gerçekten. Tekrar sağ ol kardeşim.

      Sil
  5. Ne kadar haklı bir eleştiri yazısı yazmışsın, Ece Abla, tebrik ederim.
    Ben sanırım artık ümidimi kestim bu düzenden ve maalesef de halktan. Tarih tekerrür ediyor yine; umarsızlıklar, ileriyi tahmin edememekler, akıl yürütememekler, müslüman olup da kafir gibi hareket etmekler almış başını gidiyor. Sonumuz da hiç hayırlı değil. Üçüncü Dünya Savaşı kapımızda.
    Hepsinin tam ortasındayız. Aşağımızda Orta Doğu'nun bataklığı, üstümüzde Osmanlı nefretiyle bizi bir kaşık suda boğacak Avrupa semaları...
    Bakalım halimiz ne olacak...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, geçmişe dayanan nefret ve bizi savaşa sokmaya iştahlı gibi görünen, ürküten sözler. Tek tarafın yaptırım gücü, karşıt fikirlere çarpsa ve ortayı bulmanın yolları tıkanmasa idi, belki imajımız tehlikeye düşmezdi bu kadar. Savaş olsa şaşıracak hâl bırakmadılar. Hasbelkader yaşıyoruz sanki.
      Ben aslında kızım, ne siyasetten, ne muhalefetten anlarım, demek ki kanımda varmış, zorla çıktı sanki.
      Sağ ol canım, dilerim tarihimize sahip çıkar, bir an önce şu durumlardan kurtuluruz. Her yorumun için çok teşekkür ediyorum Feride'ciğim. Okuyan gözlerine, yorum yazan ellerine, aklına, düşüncelerine sağlık. Sevgiyle kucaklıyorum seni 💕

      Sil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la