Genç Kız |
Yoncalı Şalın Sihri 3.Bölüm
Siyahı severdi. Şalı; siyah üzerine yoncalarla ve beyaz kır çiçekleriyle bezenmişti. Genç adam uzaklaşmıştı belki ama çekinerek de olsa arkasına bakmaktan kendisini alamadı. Görünürlerde yoktu. Bu tesadüfe fazla anlam yüklemek istemiyor fakat düşünmekten de kendini alamıyordu. Şalını göğsüne bastırdı. Dershaneye doğru adımları sıklaştı, hâlâ terli olan yüzünü siyah yonca desenli şalıyla sildi. Tekrar düşürmemek için özenle katlayıp çantasına yerleştirdi. ‘İyi ki düşürmüşüm’ diye fısıldadı. Özellikle boş olmasını tercih ettiği sıraya oturdu. Âdeti olmadığı halde, gözlerini gizlemek için takmayı hiç sevmediği güneş gözlüğünü taktı. Hocasının sesi kulağına deyip geçiyordu. Ne bir şey anlıyor ne de not alıyordu. Bakışları bir noktada takılı, o iki kapkara gözü düşünüyordu işte. Âşık olmuştu herhalde. Aşkı tanımamıştı Ceyda. Nesli, sık sık âşık olur her safhasını anlatırdı. Ne kadar benziyordu hâli onun anlattıklarına. Hüzün kapladı içini. Aynı anda bir isyan rüzgârı birden içini buz gibi yaptı. Annesini ve o şiddetli bağırmalarını düşüncesinde ittirmeye çalıştı. Sadece bir çift siyah göz vardı karşısında hâlâ… Onların içinde kaybolmak istedi. Hüznü, mutluluğun yerleşmesine izin vermiyordu bir türlü…
Umut, gece kendisini nasıl bıraktığını hatırlayamadığı yatağında ve sabahın erken saatlerinde, göz kapaklarını sanki delercesine rahatsız eden bir aydınlığa uyanmıştı. Birden içini bir huzursuzluk kapladı. Geceyi net hatırlamıyordu ama pişmanlık duyguları sarmaya başlamıştı bile, yine ve her defasında olduğu gibi. Arkadaşları onu en az haftada iki kez neredeyse zorla partilere sürüklüyorlardı. Haliyle hareketli ve alkollü geceler yaşanıyor, aldansa da ertesi gün hep aynı iç sıkıntısını çekiyordu. Serserice yaşanan bu hayattan gittikçe bunalmıştı. Üniversiteyi bitirmiş fakat iş bulma gibi bir derdi olmadığı için; 'bu sene de dinlenirim' düşüncesinin ise artık iyi bir fikir olmadığını kavramıştı. Arkadaşlarından kurtulmalıydı. Zaten ondan sık aralıklarla borç para ve genç kızları gezdirmek için arabasını istiyorlardı. Aslında hiç çapkın biri değildi Umut. Babasından çok annesine hesap vermek ayrı bir dertti... Zira annesi onu sürekli eleştirirdi.
Babası hatırı sayılacak kadar zengin bir iş adamıydı. Ama ne annesi, ne de babası ona küçüklüğünden beri gereken ilgiyi göstermemişler ve o bunun eksikliğini her zaman hissetmişti. Tam bu düşüncelerle boğuşurken birdenbire aklına şalını düşüren genç kız geldi. Neydi adı? Derken yüzüne tam bakamayan bu kızın adının Ceyda olduğunu hatırladı. İçi sıcacık oldu birden. Üniversite yıllarında birçok kız arkadaşı olmuştu. Serbest kızlardan oldum olası hoşlanmazdı. Hiçbiri ile uzun soluklu bir beraberlik yaşamamıştı. Ceyda... diye düşündü yine. Terbiyeli, hatta biraz mahzun biriydi. Neden olmasındı? Aslında bir kızın arkadaşlığına çok ihtiyacı vardı. Partilerde kendisine sırnaşan kızlardan iyice nefret etmişti. Onu nasıl görürüm diye düşünmeye başladı. O karşılaştıkları gün, babasının doçent arkadaşına bir emanet götürmüştü. Sanki yine bir işi varmış gibi gider, kantinde uzun süre otururdu. 'İyi fikir...' dedi. Kalkıp gecenin kirini üzerinden atmak için banyoya doğru yol aldı. Keyiflenmişti. Bu arada arkadaşlarının telefonlarını da açmamaya karar verdi. Ne zamandır böyle mutlu hissetmemişti. Hayatını düzene sokmasının zamanı gelmişti...
Ece Evren 16.11.2018
Bunadim diyorum ama hala hafizam yerinde demek ki😂. Cok güzeldi bu hikaye aklimda kalmis.
YanıtlaSilMaşallah Derya, kitabımı yorumlarken de böyle bir tespinin vardı,o da çok ilgimi çekmişti. Teşekkürler canım :)
SilBir aşk filizleniyor. Aşk, tekdüze giden yaşamlarına renk katacaktır, değişimi beraberinde getirecektir.
YanıtlaSilKesinlikle öyle. Bilhassa gençlerin aşkı yaşamalarını isterim hep, mutlu olsunlar. Teşekkürler yorum için :)
Sil