İkinci Romanımdan Kesitler-2

RomanTanıtımı
Ponçik                 

İkinci Romanımdan Kesitler-2

Bahçe katının yan tarafında yürüyüş parkuruna benzer bir yol vardı. Yırtık menüsküslerim için, o yolda bir ileri, bir geri ve sayılı adımlarla yürüyerek ve eve girdiğimde yaptığım egzersizlerden sonra ancak, sancılarım az da olsa geçerdi. Kedime de tasma takıp, otlarla haşır-neşir olmasını sevinç ve vicdanımın derin nefesleri eşliğinde izlerdim. Biliyor musunuz, ben kedilerle çok anlaşır, hatta onlara; insanlara tedbirli yaklaşmama rağmen, bırakın endişeyi müthiş bir sıcaklık duyardım. O, neyi, ne zaman isteyeceğini bilir, saati gelince bahçe kapısının önüne gelip, kuyruğunu diker ve titretirdi. Maksat bir canlıyı mutlu etmekse, kedileri tercih ederdim, bu hâlâ böyle… Bahçe katında ilk oturmam değildi ama bahsedeceğim yer ile bunu mukayese edemezdim, zira bu bahçe katı çok güzeldi. Hayatımda böyle sevdiğim bir yer olmamıştı. Aslında bir komşu anlaşmazlığı nedeniyle ve evcil hayvan baktığımız için, bunun sonu evden soğutulup, taşınmaya kadar giden zorlu zamanlar yaşadık. Bloğumda uzun uzun hikâye etmiştim. Başlık adına da “Heyyy! Ben de Varım Bu Dünyada” olarak karar vermiştim. 

          İlki on sekizimde, yeni evlenip gittiğimiz, eşimin şark görevi yaptığı Adıyaman’daydı. Oraya alışmam güç olmuştu. Aslında benim, değişikliklere çok zor adapte olan bir yapım vardır. Hâlâ da öyleyim. Zaten orada kaldığımda, bazı şanssızlıklar yaşamama rağmen, bahçedeki tulumbası, çiçekleri çok hoşuma giderdi... Diğer bahçe katındaki komşum Kürt kökenli Fatma abla ile güzel günler geçirdiğimiz de oldu, inkâr edemem. Hep yalnızdım evde, eşimse hep vazifedeydi! Çok sıkılırdım ama yapacak hiçbir değişiklik ve isteği dahi söz konusu değildi. Geçmişin düşüncesinden çabucak sıyrılıp, kaçıyorum şimdi…

        Bakıyordum işte etrafıma.  Oturduğum yerden kalkmak, yürümek ya da vitrinlere bakmak... Bunlara dair hiçbir istek duymuyordum. Aslında Erdem’i tanımadan önceleri, ev aksesuarları satan mağazaları gezmek beni o kadar mutlu ediyordu ki… Kızım tüm bunların farkında ve beni bu hâle getiren bu insana gittikçe bileniyordu. Ama aşktı engel, ondandı tepkisiz gibi görünmesi… Benim yıkılacağımı düşündüğündendi sabırla susması. İsyanını içinde eritiyordu zaar. 
Sen düşüyordun aniden aklıma, titriyordu içim. Mutsuzdum beni soktuğun durumlardan dolayı. Acım hiç eksilmiyordu. Kaldırıp başımı bu düşüncelerden, yine seyretmek istiyordum gelip geçenleri... Geçenlerin sayısı kadar da, hayat hikâyeleri vardı. Kimi mutlu, kimi mutsuz olsa da, hızlıca yürüyorlardı. Bazen de birkaç tanıdık karşılaşıp, gayet içten, bazen de hararetli ve neşeyle sohbet ediyorlardı. Özeniyordum onlara.

Ece Evren/11/07/2019

19 yorum:

  1. Ece ablacığım sıkı bir roman olacağa benzer. Yüreğine, emeğine sağlık. İnşallah tez vakitte bitirdiğini de buradan müjdelersin. Sevgi ve selamlarımla :))

    YanıtlaSil
  2. Canım, hoş gelmişsin :) Zaten bloğumda yayınlayacağım. Sonra da yazmaya kaldığım yerden devam edeceğim. Teşekkürler Yıldız kızım. Sevgiyle kucaklıyorum seni :)

    YanıtlaSil
  3. Ece Ablacım romanının devamını buradan blogundan okumak çok güzel 😊 keyifle okudum.Ah o kedicikleri bende çok seviyorum.
    Erdem karakteri nasıl biri acaba?Ana karakterimizin yaşamını oldukça etkilemiş anlaşılan. Kalemine sağlık Ablacım ❤Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Sevil kızım. Erdem'i okudukça tanıyacağız. Sevgiler canım 😊

      Sil
  4. Adapte olmakta zorlanmanız normal yaş daha 18 :) bende kedileri severim ama köpekler bir tık yukarda sanırım hocam başarılar diliyorum romanınızda saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, köpek bakmaya gücüm yetse onları da çok seviyorum oğlum. Dışarıda nerede görsem okşarım, konuşurum onlarla.Tekrar teşekkürler...

      Sil
  5. Kedileri ben de pek severim. Keşke herkesin kalbinde olsa hayvan sevgisi..
    Romanından kesite bayıldım Ece Abla. Emeğine sağlık!

    YanıtlaSil
  6. Tuğçe kızım, çok teşekkür ederim. Sevgiyle kucaklıyorum seni 😊

    YanıtlaSil
  7. Tekrar hayırlı, uğurlu olsun Ece'ciğim, eline sağlık gayet iyi gidiyor, sürükleyici bir dilin var çünkü. Ponçik'i mıncıklıyorummm oy çok tatlı:) Sevgilerimle:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok tatlı teyzesi, ben de seninkini keşke mıncıklayabilsem :) Sen hikayeni yayınlıyor musun? Yer değişikliği yaptık, pek giremedim internete ve bloglara. Şimdi profilinden giderek bakacağım :)En güzeli blogdan yayımlamak zaten. Yayın evlerine akıl sır ermiyor.
      Sevgilerimle canım .)

      Sil
  8. Ah o hararetle sohbet edenlere ben de nasıl özeniyorum bir bilseniz... Sanırım hararetle sohbet edebilmek, insanlarla yüz yüze iletişim kurabilmek ciddi bir beceri ve maalesef bende mevcut değil... Şimdi ilk kesiti bulup okumaya gidiyorum :) Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  9. Ayrıca yazmayı unuttum, bıktık bu hayvan düşmanı mahalle, apartman, bilmem ne sakinlerinden... Sevmiyorsan sevme, beslemiyorsan besleme ama ne istersin el kadar savunmasız canlılardan da onlara uzanan elleri engellemek için yollarına bir dünya taş döşersin... Ne geçiyor ellerine böyle yapınca... Yazık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Fidan kızım. Sen sıra dışı bir kadınsın zaten. Seni anladığımı sanıyorum. Benim hiçbir zaman yapaylıklarla işim olmadı. Eğer gülmek zor geliyorsa gülmem,konuşmak istemiyorsam da susarım.
      O evde çok sıkıntı çektik. Üstüne bir de üçüncü bahar!!! eklenince hayat bana iyice zorlaşmıştı... Beni okumandan çok mutlu oldum. Teşekkürler yavrum.Yavrunu ve seni sevgiyle öpüyorum. Eşine selamlar kızım :)

      Sil
  10. Roman yayınınızı ilgiyle takip ediyorum. Sırasını karıştırmadan tüm bölümleri okuyayım şimdi. :) Kediler hakkındaki fikirlerinizi destekliyorum. Elbette bir canlıyı mutlu etmem gerekiyorsa bu bir kedi veya gariban bir sokak köpeği olmalı diye düşünürüm hep. Bir sokak köpeğim var beslediğim evde de 3 kedim var. Onlar samimi ve sıcakkanlı canlılar. Yiyebileceklerinden fazla yemek bile istemiyorlar. Aç gözlü, hırslı değiller. Benim bir Maviş Paşam vardı. Yıllar önce çok yaşlı bir döneminde böbrek yetmezliğinden kaybettim onu. Hani evlat deseniz yeridir. O denli önemliydi benim için. Hayvanları sevmeyen insanları sevmiyorum ve çekiniyorum onlardan maalesef. Yorumu çok uzattım kusura bakmayın. Keyifle okudum bu kısmı. Şimdi diğerine gidiyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim kedilerimiz de bahçe katında otururken penceremizin önünde doğanlardan. Dört kardeşti bunlar. Birini akrabamız sahiplendi güya. Ne yazık ki sıkılıp göndermiş, ev kedisini yazlık gibi bir yerde dışarı bırakmışlar. Ölmüş hayvan, ne üzüldük bilemezsin :(
      Okuyup yorumladığın için çok teşekkürler Gülhan,sevgilerimle canım :)

      Sil
  11. Böyle bölüm bölüm okumak çok keyifli oluyor devamı merakla bekliyor insan 😍

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arkası yarına benziyor değil mi Derya'cığım? Çok teşekkür ederim.Sevgilerimle :)

      Sil
  12. Ben de ablam sayesinde kedilere alışmaya başladım.Eskiden hiç yaklaşamazdım yanlarına :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnan ben de Yeşilköy'e gelene kadar böyle samimi değildim onlarla. Öyle camdan, bahçeden melül melül bakıp benim içimi sızlattılar. Aramızdaki ilişki böyle başladı Yurdagül'üm. Yorum için teşekkürler canım.Sevgilerimle :)

      Sil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la