Dünya sıkıldı
Bir insan
Bir dünyadır aslında
Dünya ise, ne kadar zorlansa, enerjisini atma ihtiyacı duysa da
Her gün yeniden hazırlanır insanoğluna
Önce ışığını alır güneşten, saçar her yere
Sonra bekler üstünde olacakları
Kaderimdir der, kabullenir, sabreder
Bir dünya kahrı olan bunca insanı hayretle seyreder...
Depremlerin kısa sürmesi neden dersiniz
Yaradan'a zor mu alt üst etmek dünyayı?
Şükrümüz kime?
Daha emin olamamış ve yürekten edememişken
Nimetlerin kıymetini hiç bilememişken
Zamanlar tükenmeyecek sanırız...
Bizde olanı herkeste var
Olmayanı fark edince yokluğu anlarız
Cirmimiz kadar yer kaplar, tüm cürümleri işleriz
Sonra aklımıza gelir bazen yaptıklarımız
Bilmediğimiz o güçten
Dünyaya kapılıp, yine de korkmayız
Gördüklerimi siz de görüp
Hissettiklerimi anlayabilir misiniz?
Gittikçe kötüleşmedi mi her şey?
ÇOCUKLAR VE HAYVANLAR...
Nasıl da harcanıyorlar...
Şeytana dönüşmüş insanlar
Kimimiz faal, kimimiz dilsiz şeytan
Ne de çabuk kapılırız şeytan çekici hallere
Bir köpeği delik deşik etmek
Bir kediyi kesip biçmek
Onca hayvanı telef etmek...
Siz bu suçu işleyenler
Bence kıyamete dört ayakla gideceksiniz!
Nasıl oluştuğunu anlayamadığınız kuyruklarınız olacak
Meçhul zamanlarda hep öyle kalacaksınız
Ayakta durmak haram olacak size
Onların hikmetini anlasanız da
Tövbeleriniz kâr etmeyecek
Siz hiç konuşmadan durabilir misiniz?
Sağır ya da dilsiz değilseniz
O zaman niye onlara bunca eziyetleriniz?
Bu işin hayvanlar kısmı
Ya insanlar?
Sabun olanı, kömüre dönüşeni
O sabunlarla yıkanıp, kömürlerle ısındınız mı?
Bence tüm darağaçları hazırlandı
Kötülüklerin miatlarının dolmasını bekler
Acımasızlarsa sıralarını tabii
Adı neden darağacı bilir misiniz?
Darlarda kalsınlar, ip onlarla oynaşsın diye
Tam yağlanmamış urgan bir gevşeyip, bir daralsın diye
Hemen can vermesinler diye
Onların yaptığı gibi, işkenceyle...
Göz ile akıl
Akıl ile kalp
Kalp ve duygular
Duygular ve vicdan
Bunlara sahip olmayan, belki hiç tanışmayan insanlar...
Ya da insanoğlu insanlar...
Er geç verdiğiniz acıları tadacaksınız!!!
Ece Evren/15.Ocak.2021
insan en kötü hayvanmış yaa :)
YanıtlaSilYırtıcı, acıma duygusundan uzak. Güdülerinin esiri:((
SilGüzel mısralar gerçekten de. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilRica ederim...
SilSadece dünya mı, biz de çok sıkıldık.... :D
YanıtlaSilBizler hem sıkar, hem de sıkılırız.
SilMerhabalar.
YanıtlaSil"Rabbin meleklere "Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti; melekler "orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz" dediler.
Yeryüzünde bozgunculuk yapacak ve kanlar akıtacak olan kim? Halife, yani insan, insanoğlu. Peki kim, kimin halifesidir? Melekler gaybî bilemezler. Melekler, yeryüzüne yeniden gönderilecek olan varlığın yeryüzünde bozgunculuk yapıp kan dökeceğini nereden biliyorlardı? Daha önce de yeryüzüne insan gibi varlıklar gönderilmiş ve gönderilen bu varlıklar, yeryüzünde kan döküp bozgunculuk yapmışlar ve Cenab-ı Hakk da bu kavimleri yok etmiş. İşte meleklerin halife hakkında bildiği de bilgisi de buradan kaynaklanmaktadır.
Gelelim dizelerinize konu olan zulme ve zalimlere. Cenab-ı Allah tarafından yeryüzüne daha önce gönderilen kavimler bozgunculuk yapıp kan dökmüşlerdir. Yeryüzünde yeniden var edileceği planlanan varlıktan halife olarak bahsedildiğine göre, bu halife kendinden önce gönderilenin halifesi olduğuna göre, elbette bu varlık da yeryüzünde kan döküp, bozgunculuk yapacaktır. Yeryüzüne son kez gönderilen halife için de, şeytana verildiği gibi bir mühlet verilmiş olmalı ki; yeryüzünde kan döküp bozgunculuk yaptığı halde, kendinden önce gönderilen kavimler gibi yok edilmiyorlar.
İslam akidesine göre, Cenab-ı Hakk'tan yeryüzünde bozgunculuk yapıp kan dökenlerin hesabının hemen görülmesini bekleyemeyiz. Çünkü insan eliyle işlenen ve bu dünyada karşılıksız kalan tüm bu zulmün hesabının görüleceği bir Mahşer-i Kübra vardır. Bir de bu konuyu din inancı olmayan kişiler açısından ele alırsak. Yeryüzünde işlenen ve cezası verilememiş tüm suçlar ve haksızlıklar yapanın yanına kalacaktır.
Hal böyle iken, dizeleriniz arasında koşturup durdum. Elbette yeryüzünde kan döküp bozgunculuk yapan, zulmeden, işkence eden halife de olsa, insan da olsa er geç mutlaka yaptıklarının hesabını verecek ve cezasını görecektir. Ancak, bu dünyaya bir kere gelip de yaşamı boyunca zalimlerin zulmüne uğrayıp, yaşamı çileli bir zindana dönüşen hayvan olsun, insan olsun yazık değil mi bunlara? Bana bu dünyayı dar edip, beni bu yaşamdan kopardıktan sonra; bana bu zulmü yapanlar, bu dünyada cezalandırılsa neye yarar, ahirette cezalandırılsa neye yarar?
Kaleminize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Konunun dışına çıktıysam da, sürç-ü lisan ettimse de affola.
Selam ve saygılarımla.
Merhabalar Recep Bey. Öncelikle estağfurullah diyerek başlayayım. Dinî bilgilerinize hayran olmuşumdur hep. Ardından olan bitenler konusunda kendi fikirlerinizi de paylaşmışsınız zaten. Özellikle şu düşüncenize sonuna kadar katılıyorum: "Bana bu dünyayı dar edip, beni bu yaşamdan kopardıktan sonra; bana bu zulmü yapanlar, bu dünyada cezalandırılsa neye yarar, ahirette cezalandırılsa neye yarar?" Bir de toplumun zarar gördüğü onca şeyler var...
SilO zaman, yani dünyada cezalarını bulduklarını göremeyeceğimizi varsayarsak, biz de deriz ki: Upuzun metrajlı, günbegün yayınlanan aralarına mutluluklar serpiştirilmiş ve geneli çok kötü bir filmi hepimiz izliyoruz. Kimileri aktif rol almış, kimileri sadece izleyici. Seçilmiş bazıları ise filmin baş karakterleri. Genelde kötü roldeler ve kaos yaratıyorlar. Biz dilsiz şeytan olmaktan kurtarıyoruz. Zira sebeplerimiz ve gerekçelerimiz var. Dilsizleştirildiğimiz için ne itiraz edebiliyor, ne de birlik olup tek seste buluşamıyoruz. Hemen her şeyi çoğumuz anlıyor ama seyirci locasından bir yere kıpırdayamıyoruz. Birçok arena var. Hepsini teknoloji sayesinde görebiliyoruz. Yoksulluğa mahkum edilmiş aç insanlar, öldürülen başta kadın birçok insan, taciz, tecavüz ve darp kurbanı çocuklar ve her cinsten işkenceye uğrayan dilsiz hayvanlar. Aç ve soğukta kalmaları yetmezmiş gibi. Tüm bunları içimiz kan ağlayarak seyrediyor, beddua etmekten kendimizi alamıyoruz.
Öldükten sonra nelerle karşılaşacağımız meçhul. Yani dünya hayatı için hangi kanunlar geçerli bunu bilmemiz mümkün değil. Biz inancımız nispetinde adaletli olmasını dileyebilir, birebir yaşadığımız ve etrafımızda şahit olduğumuz, duyduğumuz olaylardan, önü ve sonunu gözden geçirerek ancak bazı sonuçlar çıkarabiliriz.
Dünyada her şey bir başıboşlukta salınıp duruyorsa eğer, insanların aklında bazı şüpheler doğar. Hiçbir şeyden emin olamamaktandır bu şüphe. O zaman imanımızın zarar görme tehlikesi olur. O nedenledir ki çok düşünmek ve her şeyi anlamaya çalışmak insanı hem manen, hem maddeten çok yorar.
Dileriz ki, kötülük yapıp etraftaki her türden canlıya, her türlü zarar verenler, daha yaşarlarken cezalarını bulsunlar. Böyle düşünmek benim bu derin üzüntülerimi bir nebze de olsa dindirecek...
Adaletli zamanların tüm dünyayı sarması dileklerimle...
Selam ve saygılarımla...
Konu ile alakadar olması hasebiyle paylaşmayı uygun gördüm.
Sil“Kıyamet gününde A’râf’takiler, simalarından tanıdıkları birtakım adamlara seslenerek şöyle diyecekler: Gördünüz mü, o toplanıp bir araya gelmeniz ve büyüklük taslamanız size bir şey kazandırmadı? Hani, Allah bunlara hiç rahmet etmez dediğiniz adamlar bunlar mıydı? Halbuki onlara şimdi: Girin cennete, artık size korku ve hüzün yoktur, denilecek.”
(A’râf, 7/48-49)
Açıklama: Önce A’râf’ın ne olduğunu açıklayalım. Âlimlerimizin çoğunun kabul ettiğine göre A’râf cennetle cehennem arasında bir yerdir. Sevaplarıyla günahları birbirine eşit olan mü’minler önce cennete veya cehenneme konulmayıp Allah’ın dilediği kadar burada bekleyecekler, sonra Allah’ın lutfuyla cennete gireceklerdir. Burada A’râf’ın ne olduğu bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren âyetin şu kısmıdır:
A’râf’ta bulunan mü’minler, dünyada iken tanıdıkları bazı din düşmanlarına rastlayınca, onlara, umduklarını bulup bulmadıklarını soracaklar ve diyecekler ki, hani dünyada aynı düşünceyi paylaşan kişiler olarak büyük kalabalıklar halinde toplanıyor, çokluğunuzla övünüyor, biriktirdiğiniz servetlere bakıp şımarıyordunuz. Bu tutumunuz ve Hak’tan uzaklaşmanız bugün size ne kazandırdı, söyleyin bakalım?
Dünyada maddî imkânları olmadığı için kâfirlerin küçümsediği, hakir gördüğü ve “Allah bunları cennete alacak da, bizi cehenneme atacak öyle mi? Olmaz öyle şey!” dediği o mü’minler kendilerine gösterilecek. Siz bir zamanlar bunları hor ve hakir görüyordunuz değil mi? diye sorulacak, onların pişmanlık dolu bakışları arasında o kimsesiz ve yoksul mü’minlere şöyle denecek:
“Haydi girin cennete, artık size korku ve hüzün yoktur...”
(Riyazü's Salihin - İmam Nevevi Tercüme ve Şerh: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Yrd. Doç. Dr. Raşit Küçük)
Verdiğiniz acıları tadacaksınız isimli şiirinizde bu acıyı tadacaklar için kullanılan çok özel bir kelime hatırlatmasında bulunmak isterim: kelimemiz Arapça “belhum adal” dır. yani “hayvandan daha aşağı olan” bu kelime ile eşrefi mahlukat sayılan insan, yaptığı kötü fiiller neticesinde hayvan bile daha aşağı bir dereceye sahip olacağını ifade için kullanılır. Kelime kutsal kitabımızın Araf suresi 179. Ayetinde geçmektedir.
YanıtlaSilBilgi için çok teşekkürler. Sağ olun. Hayvanların halleri bunu ispatlar gibi zaten.
SilArif Kerim Çalışkan. Yorumunuzun altında yanıtlayın butonu yoktu nedense. Ben de bir okuyucununkinden yorum sayfası açtım.
SilAnladım sizin yazdıklarınızı. Kayıtsız şartsız iman etmek lazım. İslam dininde Allah ile ilgili şüphelere yer yoktur.
Yorumunuz için teşekkürler.
Ders almıyoruz hiçbir şeyden,
YanıtlaSilYa o kötülük abidesi insan denmeyecek mahluklar, ateşiniz bol olsun inş.
Aminn.
SilSitenize ilk kez uğruyorum, tasarımınızı çok sevimli buldum. Keşfedilecek birçok yazı meraklısı olduğu için de detaylıca değerlendiremiyorum sitenizi ama mutlaka tekrar gelmek istiyorum. Kendinizi unutturmayınız, kendi sayfama da mutlaka bekliyorum.
YanıtlaSilMustafa Özbek, çok teşekkür ederim. Eskiden başka konularda yazardım hep. Ama insanların kendilerini koruma yetenekleri ve şansları olduğu için, bu defa kendilerini savunmaya bile güçleri olmayan hayvanlar oturdu gündemime. Ben bir hayvan sever olduğum için onlarla ilgili yazmak beni mutlu ediyor. Sayfanıza bakacağım. Güzellikler dileklerimle :)
SilYüreğinize sağlık.
YanıtlaSilGözlerinize sağlık. Teşekkürler...
Silİnsanların içindeki kötülük potansiyeli beni korkutuyor bazen ☹️
YanıtlaSilEvet Derya'cığım. Maalesef ki kötülükte sınır tanımıyorlar :(
SilÇok etkileyici yazmışsınız, insanın kalbine dokunuyor. Yüreğinize sağlık. Olanları düşündükçe sanki boşlukta savruluyor insan. Kötü şeyleri önleyememek ne acı.
YanıtlaSilYazdıklarımın size geçmesi beni çok sevindirdi. Biraz fazla duygusalım ama hiçbir zararını görmedim bugüne kadar. Başka türlü olmayı istemezdim.
YanıtlaSilSize çok teşekkür ederim.
Bloğunuz var, baktım ve sevindim aynı konularda yazdığımıza. Ama izleyiciler butonunu göremedim, bir de gmaille takip butonunu. Eklerseniz sevinirim.
Sevgilerimle :))
Teşekkür ederim ilginiz için. Yeni olduğumdan henüz yeterli bilgim yok. Dediklerinizi eklemeye çalışacağım. :)
SilTolga Oral “hayvandan daha aşağı olan” diye yazmışsınız. Hayvan, yapısı gereği Allah'ın uygun gördüğü cismiyle dünyaya gelmiş amaa ya insan? Allah'ın halifelik sıfatını verdiği o insanoğlunun yaratıldığından bu yana yaptığı canilikleri? Hangi hayvanın Allah'ın kanunlarının dışına çıktığı görülmüş ki?
YanıtlaSilBen onlara verilen sıfatların irdelenmesi gerektiğini düşünürüm hep...
Üstelik hayvanlar neredeyse aklı olup kullanamayanlardan, kalbi olup vicdansız olanlardan daha değerli artık benim için!
SilYaptıklarının bedelini bir gün olsun ödeyeceklerini bilmek, biraz olsun soğutuyor insanın yüreğini.
YanıtlaSilİnsansıların içinde insan kalabilenlerdeniz çok şükür abla...
YanıtlaSilAynı dünya üzerinde benzer duyguları yaşıyoruz sadece biraz farklı yorumluyoruz.
Bu yazına eski bi yazımı bırakmak geldi içimden umarım vaktin olur okursun.
https://www.zifirisiyah.com/2017/10/sizi-neden-seveyim.html
Ayrıca yazıdan bir kesit bırakmak isterim vakti olmayanlar için;
İnsanları sevmiyorum!
Kalabalıkları sevmiyorum!
Doğayı seviyorum katlediyorsunuz!
Gökyüzünü seviyorum kirletiyorsunuz!
Kedileri seviyorum zehirliyorsunuz!
Sizi neden seveyim lan neden seveyim!...
Üstteki yorumlardan bazılarını yeniden burnumdan soluyarak okudum. Hayvanları aşağılamak kimin haddine? Sana dert yanıyorum şimdi. Bu düşünce farklılıkları gerçekleri kabul etmemelerinden kaynaklanıyor. Ayetlerden elbette ki haberimiz var ama dünyanın son güncellenmiş haliyle ayetleri araya sokmanın ne gereği var ki? Allah akıl vermiş kullanalım ve göz vermiş gördüklerimizi mantık ve vicdanımız doğrultusunda değerlendirelim diye. Ezberler beni bozar.
YanıtlaSil