Onur Nişanesi |
Gururun Onura Yenilgisi
Gurur şişkin bir duruşla önüne gelenin dikkatini çekmeye çalışıyordu. Kibrinin yüzündeki yansımasını görenler rahatsız olup, fırsat bu fırsat deyip de kaçamazlarsa eğer, yakalamışken onları kendini övmeden duramıyordu. Onun bu halinden bıkanlar uzak durmaya çalışırlardı hep. Ama sari hastalık gibiydi. En çok da zenginlik ve rahat ortamlarda can buluyordu. İsmi zaten genelde kötü yargıların bütünüydü. Gösteriş, caka, övünme, kibir. Bu dört sözcüğün manalarının tümü, birinin hareketlerine oturursa itici bir hal olurdu. Doğrusu kaçınılması gerekenler hallerdendir.
"Gururumuzsun sen Ata'm!" Bu olur. Çok da yakışır. Yine,
"Gururla dalgalan ey şanlı bayrağım." Elbette en güzel kullanım yerlerinden biri.
"Seninle gurur duyuyorum çok başarılısın yavrum." Gösterişe, kıyaslamaya gitmeden neden olmasın?
"Bu vatanın evladı olmaktan gurur duyarım!" Bu da çok güzel...
"Saray gibi evde oturuyorum, zenginim!" Kime ne, bize ne?
Gurur kulağa hoş gelen bir sözdü. Arkasına önüne yakışıyordu kelimeler, fiiller... Lakin açıklaması hiç de öyle değildi. Şiirlerde, yazılarda kullanırız. Fakat yanlış olduğunu bile bile göz ardı etmemiz bizim hatamızı affedilir kılmaz. Gurur kırılırdı, ama içi boş bir şeyin kırılması gibi. Gurur en çok bulunduğu karaktere zarar verir. Hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Gündüzün ortasında giyilen gece elbisesi gibi durur insanın üstünde. Küçük görmek ise alçaklıktır benim nezdimde. Hiç bir şeyimizle övünemeyiz. Garantimiz olsa dahi, ki yok.
Bir örnekle pekiştirelim... Buralardayız çeşitli nedenlerle. Değil mi ki ya bir masadayız, önümüzde laptop ya da bilgisayar ve ellerimizde imkânımız nispetinde akıllı bir telefon, sabit bakışlarla genç, yaşlı oturup duruyoruz. Niceleri de koşturup her gün çeşitli işlerde; evlerine döndüklerinde dinlenirken, biraz da neşe ve huzur isterler değil mi? Gözlemci olmalı ve kimseyi mesnetli de olsa kırmamalıyız. Aşağıladıklarımızdan daha kötü görüntü veririz, gören tarafsız gözlere. Kibir ve densizlik çabuk fark edilir.
Şahsen ben bu mecrada nice bloggerlar gördüm. Burnu büyük, yönetici gibi egemen olma sevdalısı ve hükmedici tarzda yazan. Yaşım itibariyle çabucak anlıyordum olan biteni. Her bloğun bir adı ve bir yazanı var. Bu işe gönül vermişler ya da anlamak istemediğim şeylerin peşinde koşanlar... Mükemmel olmamız imkânsız ve kalp kırmak gerçekten burada da günah. O nedenle ılımlı yaklaşım gerekiyor. Bilmeliyiz ki, bir terslik durumunda ya da vazgeçene kadar bu gizemli yolculuğun misafirleriyiz. Eksiklerimiz olabileceğini kabullenmemiz gerek. Ha, bir de bir takım şeyleri yüze vurmak. Onursuzca bir davranıştır. Çok sevdiğiniz birinin fark ettiğiniz yanlışını görmezden gelmeniz tercih, zarar görmesini istemediğiniz için dikkatli ve uygun bir lisanla uyarmanız yerinde, lakin direkt söylemeniz ve ima etmeniz onun onurunu kırmanız demektir.
ONUR... Yazımızda yavaş yavaş yerini almalı artık. Aslında net anlamı olan, anlatması ve anlaması gurur kadar yorucu değil ama bilmemiz ve sahip olmamız yeğlenir bir hasletler bütünü.
Ne çok duyar ya da okuruz " Onur nişanesi", " Onur elçisi", "Onur konuğu", (Bu diğer kişilerin onursuz olduğu anlamına gelmez...) "Onur savaşı", "Onurlu davranış" vs.
Onur, kişinin önce kendisine, davranışlarını kontrolde tutarak da etrafına ve topluma karşı olan saygısını gerektirir. Onur iç değerdir. Erdemler bütünüdür. Onurlu insan alçak gönüllüdür de. Ne kırmayı tercih eder, ne de kendisinin kırılabileceği durumları yaratmaz. Etik değerlere saygılıdır ve duruşu dikkat çekmez. Ama anlayan hareketlerinden anlar zaten. Bir -duruşu net, kabul görmüş- insanın, birileri tarafından kasıtlı olarak herhangi bir nedenle itibarının zedelenmesi, ardından onur iadesini gerektirir. Bir de gaflete düşüp kendi onurunu hiçe sayanlar vardır ki, eski itibarlarını kazanmaları çok zordur.
Onur başkalarının gösterdiği saygının dayandığı, özlük değer ve saygınlık. Onur insanın önce kendisine duyduğu saygıdır. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer ise, şeref ve haysiyettir.
Hepinize sevgi ve saygılarımla...
Ece Evren 03.08.2016.
"Gururumuzsun sen Ata'm!" Bu olur. Çok da yakışır. Yine,
"Gururla dalgalan ey şanlı bayrağım." Elbette en güzel kullanım yerlerinden biri.
"Seninle gurur duyuyorum çok başarılısın yavrum." Gösterişe, kıyaslamaya gitmeden neden olmasın?
"Bu vatanın evladı olmaktan gurur duyarım!" Bu da çok güzel...
"Saray gibi evde oturuyorum, zenginim!" Kime ne, bize ne?
Gurur kulağa hoş gelen bir sözdü. Arkasına önüne yakışıyordu kelimeler, fiiller... Lakin açıklaması hiç de öyle değildi. Şiirlerde, yazılarda kullanırız. Fakat yanlış olduğunu bile bile göz ardı etmemiz bizim hatamızı affedilir kılmaz. Gurur kırılırdı, ama içi boş bir şeyin kırılması gibi. Gurur en çok bulunduğu karaktere zarar verir. Hayal kırıklığı kaçınılmazdır. Gündüzün ortasında giyilen gece elbisesi gibi durur insanın üstünde. Küçük görmek ise alçaklıktır benim nezdimde. Hiç bir şeyimizle övünemeyiz. Garantimiz olsa dahi, ki yok.
Bir örnekle pekiştirelim... Buralardayız çeşitli nedenlerle. Değil mi ki ya bir masadayız, önümüzde laptop ya da bilgisayar ve ellerimizde imkânımız nispetinde akıllı bir telefon, sabit bakışlarla genç, yaşlı oturup duruyoruz. Niceleri de koşturup her gün çeşitli işlerde; evlerine döndüklerinde dinlenirken, biraz da neşe ve huzur isterler değil mi? Gözlemci olmalı ve kimseyi mesnetli de olsa kırmamalıyız. Aşağıladıklarımızdan daha kötü görüntü veririz, gören tarafsız gözlere. Kibir ve densizlik çabuk fark edilir.
Şahsen ben bu mecrada nice bloggerlar gördüm. Burnu büyük, yönetici gibi egemen olma sevdalısı ve hükmedici tarzda yazan. Yaşım itibariyle çabucak anlıyordum olan biteni. Her bloğun bir adı ve bir yazanı var. Bu işe gönül vermişler ya da anlamak istemediğim şeylerin peşinde koşanlar... Mükemmel olmamız imkânsız ve kalp kırmak gerçekten burada da günah. O nedenle ılımlı yaklaşım gerekiyor. Bilmeliyiz ki, bir terslik durumunda ya da vazgeçene kadar bu gizemli yolculuğun misafirleriyiz. Eksiklerimiz olabileceğini kabullenmemiz gerek. Ha, bir de bir takım şeyleri yüze vurmak. Onursuzca bir davranıştır. Çok sevdiğiniz birinin fark ettiğiniz yanlışını görmezden gelmeniz tercih, zarar görmesini istemediğiniz için dikkatli ve uygun bir lisanla uyarmanız yerinde, lakin direkt söylemeniz ve ima etmeniz onun onurunu kırmanız demektir.
ONUR... Yazımızda yavaş yavaş yerini almalı artık. Aslında net anlamı olan, anlatması ve anlaması gurur kadar yorucu değil ama bilmemiz ve sahip olmamız yeğlenir bir hasletler bütünü.
Ne çok duyar ya da okuruz " Onur nişanesi", " Onur elçisi", "Onur konuğu", (Bu diğer kişilerin onursuz olduğu anlamına gelmez...) "Onur savaşı", "Onurlu davranış" vs.
Onur, kişinin önce kendisine, davranışlarını kontrolde tutarak da etrafına ve topluma karşı olan saygısını gerektirir. Onur iç değerdir. Erdemler bütünüdür. Onurlu insan alçak gönüllüdür de. Ne kırmayı tercih eder, ne de kendisinin kırılabileceği durumları yaratmaz. Etik değerlere saygılıdır ve duruşu dikkat çekmez. Ama anlayan hareketlerinden anlar zaten. Bir -duruşu net, kabul görmüş- insanın, birileri tarafından kasıtlı olarak herhangi bir nedenle itibarının zedelenmesi, ardından onur iadesini gerektirir. Bir de gaflete düşüp kendi onurunu hiçe sayanlar vardır ki, eski itibarlarını kazanmaları çok zordur.
Onur başkalarının gösterdiği saygının dayandığı, özlük değer ve saygınlık. Onur insanın önce kendisine duyduğu saygıdır. Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı değer ise, şeref ve haysiyettir.
Hepinize sevgi ve saygılarımla...
Ece Evren 03.08.2016.
Gurur ve Onur ....
YanıtlaSilBence ikisi de birbirine bağlı şeyler. Bir insanın gururu olmasa onuru beş para etmez...
Onuru olmasa da gurur bir anlam vermez
Doğrudur canım :)
SilNe güzel anlattiniz... bence de onurlu bir insan olmak bos gururlara sahip olmaktan daha kiymetli.
YanıtlaSilEvet Derya, teşekkürler yorum için.Sevgilerimle :)
SilHepimiz birbirimizin göz hizasındayız aslında.Komplekslerimizi aşarsak daha mutlu olur ve herkesi de mutlu edebiliriz :) Ders almamız gereken bir yazı :) Teşekkürler ablacığım :)
YanıtlaSilEvet Yurdagül canım.Bayağı düşündürür beni ikisinin kocaman farkı.Bu defa yazayım dedim.Teşekkürler hayatım :)
SilGurur ile kibir yazdığın gibi çok farklı şeyler, kibirden ben de nefret ederim, kibir, kendini herkesten üstün görmek, (kaçınılmaz olarak diğerlerini değersiz görmek), siyasetçilerin çoğunu körleştiren bir hastalık.
YanıtlaSilSevgilerimle Ece'ciğim..
Gerçekten, biribirlerine ne kadar onur kırıcı şeyler söylüyorlar.Eskidenmiş onurlu olmak.Hele, kibirli insanı kendisine getirmek lazım.Sevgiyle öpüyorum seni Müjde'ciğim :)
Silonurlu olmak, erdemli olmakla paraleldir. gurur ise karanlık kısma pamuk ipliği ile bağlıdır bence.. ayarını bilmek, doğru ve kararında barındırmak lazım gururu.. ne hakkında ya da kim hakkında gurur duyuyorsak fazlası bize, etrafa zarar getirebilir.. ama onurlu olmanın zararını duymadım hiç, keşke her insanın içinde en çok onur, haysiyet olsa... güzel ve anlamlı bir konuyu ele almışsın Ece Ablacım, kalemine, zamanına sağlık .. :)
YanıtlaSilTeşekkürler bir tanem.Sen de ne kadar güzel ifade etmişsin yavrum. Sevgilerimle mutlu,huzurlu bir gece dilerim :)
Silbilemiyorum, onur ve gurur bazen aynı şeymiş gibime geliyor bazense bambaşka.
YanıtlaSilMeltem kızım. Eski yayınları şimdiki tecrübemle elden geçirirken bir de baktım senin yorumun ama nedense görmemişim. Mazur gör yavrum.
SilOnur olmadan olamaz. Gurur bazen yersiz yere olabilir, huysuzluktan bile olabilir de... Onur başka..
YanıtlaSilDoğru canım ...
SilBen nice bloggerlar gördüm'le başlayan cümlen var ya, ben yazsam aynen bu olurdu. O kadar düşüncelerime tercüman. Eline, yüreğine sağlık... <3
YanıtlaSilSevgiler. :)
Sevindim düşüncemde olmana.Teşekkürler.Sevgiler benden de :)
SilKalemine o güzel yüreğine sağlık Ece teyzem sevgiler.. :)
YanıtlaSilDidemm, canım kızım.Yorum yazan beni yalnız bırakmayan o kalbin hep mutlu çarpsın.Seni seviyorum kızım benim :)
SilGaliba izzet ve gurur da karışıyor çoğu zaman. Kula yakışan izzet. Gurur ise şeytanın vasfı buyurmuş büyükler. Hoş gerçi insan öyle düşebiliyor ki şeytanı da hayrette bırakabiliyor. Neyse konuyu dağıttım zaar :) Sevgiler E
YanıtlaSilYorum yayınlanmaya can atınca yarım kaldı. Diyecektim ki sevgiler Ece ablacım :) ❤
YanıtlaSilO en tehlikelisi elbet Emine kızım.Allah böyle günahlardan korusun hepimizi.Sana da sevgiler canım :)
YanıtlaSilÇok güzel dile getirmişsin ablam sevgilerimle.
YanıtlaSilSağol Kuğu'm.Sevgimle canım.
SilEce ablacığım yine ne güzel anlatmışsın ; gurur ve onur ....
YanıtlaSilEmeğine , kalemine ve yüreğine sağlık
Sevgili Didem.Çok teşekkürler canımm.Sevgiyle kucaklıyorum seni :)
SilHiç bir zaman gururlu olamadım ama gurur duyulan biri olup olmadığımı bilmiyorum, sanırım hiç onur konuğu da olmadım ama kendime karşı saygım-onurum olur zaman zaman :) Güzel bir açıklama olmuş, kalemnine sağlık Ece abla..
YanıtlaSilOnur konuğu olmadık elbet, ama gururlanmışlardır belki öğretmenlerimiz, ya da büyüklerimiz.Ben bu konuda bir blogger arkadaşımın hatırlatması üzerine yazdım.Teşekkürler canım...
SilNe güzel anlatmış dile getirmişsin canım benim ellerine sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Hatice kardeşim.Sevgiler sana:)
YanıtlaSilSelam Ece,
YanıtlaSilÇok güzel kurgusu olan ve takır takır ilerleyen satırlar olmuş. Zaten eğitimli kişiler konuşurken "onur" kelimesini kullanırlar. Ayrıca kişisel gelişim eğitimlerinde de onur ve gurur içeren egodan çokça bahsedilir. Başarılı bir yazı çok iyi bir konu.
Selam Mustafa :) Beğenin benim için çok önemli.Teşekkürler :)
Sil