Yaprak |
Bugün itibariyle hayatımın en zorlu sınavını
veriyorum. Zira genç değilim, yön değiştirmek için önüme çıkma ihtimali olan
yollar, çıkmaz sokaklarla sonlanmış.
Kurtuluşum için tek yol var o da geçit vermiyor. ’’Sen bu aracı ,
bu çetrefilli ve yalan dolu yollarda kullanmayı beceremezsin, ya da kabul
etmelisin, bana güven! üstümden geçemezsin.
Bu yoldan ancak egoistler geçer!‘’diyor.’’Senin bundan başka yolun yok mu? olmalıydı,
en azından manevra yeteneğin olmalıydı, bu yoldan sana geçit vermem ‘’diyor.
‘’Sevdiğime
gideceğim, o kadar mı insafsızsın ?..’’diyorum.
’’O
seninle bu yola çıkmak istemiyor ki …’’diyor.
’’Nereden
biliyorsun?’’ diyorum.
O ‘’Sevdiğin
bu yoldan çok geçti, ama hiç bu kadar dura kalka geçmemişti’’ diyor.
-‘’Gururlu
ol, sen bence çok da uzakta olmayan kendi yoluna dön…’’ diyor. Çaresizce ağlıyorum.Çünkü doğru söylüyor.
Fermanlarını
buyurmuştu zaten yolun başında. Kendinden bir nebze ödün vermeyen
küstahlığıyla...Onca gururumu ayaklarının önüne sererek bile yaptığım
şeyler yetmedi. ’’Beni rahatsız eden hassasiyetini, huylarının
çoğunu içinden sök at. Benim istediğim gibi ol ‘’diyordu. Elim ayağıma
dolaştı hep. Dikkat ettikçe onun istediği gibi olmaya ben; beynim,
ruhum sancılar içinde kaldı. Kıvrandım, dayanamadım bazen. Bir türlü kendisine
müdahaleye izin vermeyen bu insana bir tarz belirleyemedim, kendim
olmaktan çıkamazdım. Eski halimden kopan fırtınalardan, sadece o değil, ben
bile ürktüm. Ben olmaktan çıkamadığım gibi içime yeni bir ‘Ben’ daha
yerleştirdi. Şimdi o ‘Ben’ in emri altında, hem kendimin, hem
onun üstünden yakıp yıkarak geçiyorum. Ama hala bir türlü tatmin olamıyorum.
En
sonunda, herkesin kurtuluşunu ararken koştuğu gibi Allah’a koşup
‘’Neden Allah’ım? Bu insan neden beni böyle zorlu sınavlara sokuyor?’’ diyemiyorum
elbette cevap alamıyacağımı bile bile ve aslında içimde var olan cevapları
teyit etmekten korkarak. ‘O’na ulaşmanın imkansız olduğunu bildiğim,
ancak hissedebileceğim Allah... Biliyorum ki hep yanıbaşımızda. Onun varlığının
içinde ağlamak istiyorum senelerce. Anlatılanlardan ve kaynaklardan
ibaret ve bunların çıkışlarının ortak noktasının, kayıtsız şartsız
varlığına inanmak olduğunu hissedebildiğim kocaman bir iradenin
önünde diz çöküyorum…Zira göreceklerim kadar inanılmaz
olamaz, olmamalı tasavvurlarım. Bilemediğimiz fakat şeytan kaynaklı
şüphelerimizi, günahın geri dönülmez yoluna sokmadan yok etmemiz gereken
kocaman bir yaradan gerçekliği.
Günümüzde
her şeye alet edilen dinimizin ve onun üzerinden ticaret
yapılmasının şirkten öte olduğuna inanıyorum. Allah’ın tecellisi bütün
yarattıklarının ve her kuluna uygun yazdıklarına izin
verip yaşatmışlıklarının üstüne damgasını vurana kadar
alemlere görünmeyecek. Bunu ancak tahmin etmenin ve ne zaman olacağını
bilememenin çaresizliğiyle kendim çıkmak istiyorum o yola. Ama
beceremiyorum . Ona mecburi dönüşümüzde kavrayacağımız gerçekler ürkütüyor ben.
Sonunda onu hiç görememe ihtimalinden
korkuyorum...
Sanki
içinde yaşamış gibi
anlatılan Ahiret, Cennet, Cehennem gibi ve
diğer mucizelerden söz ederlerken bile, bedellerini yine onların ödeyeceklerini bildiğim
veballerine rağmen, basit cümlelerin içinde gördükçe tüm bunları isyan kaplıyor içimi. Erme
ihtimaliniz olmadığına göre hiçbir
hakikati hafife alamazsınız diyorum. En baştan sorularla gelmişiz dünyaya. İyi
ve doğruyu korumakken görevimiz, rezilliklerin doruklarında ’’Daha üstlerde de
somuracak bir şeyler var mıdır acaba? ’’ diye hastalıklı bir doymamışlıkla hala arayış ve aldanış içinde
yaşıyoruz..
Bir gün
daha, bir gün daha sevdiğimle geçsin, ne olur bitmesin ihtiyacım var dedikçe,
daha da dibe vuruyorum. Yol bilmez, oyun bilmez serseri gibi, ruhumun dar ve
kıvrımlı yollarında kaybolmaya gidiyorum. Hoşcakal dünya!..Hoşcakal herşey.
Mecburi istikamet bu yolu gösteriyor. Bir tek egoistin
kurbanı olmak da varmış bunca yıllarımın sonunda…Kaybetmek tek ölümle
olmazmış. Öğrenecekler de öğretecek birileri de varmış.. ne kadar cahil olsalar
da…Kendi başlattığın aşkı yaşama hakkımı talan etmene
dayanamıyorum.
Saat:
Sondan bir evvelki…Dakika hep koşarak kaçıyor belli olan
sona. Günler yol almış, bizden daha çok farkındalıkla dünya için
duracaklarını bildikleri sona doğru, yıllarınsa aslında saniyeler
gibi geçtiği söylenir inancımızca…Yeter ki her şey bir ‘Hiç’ ten ibaret
olmasın da…mutlaka bir gerçek olsun sonunda… İnsanoğlu görmek, dokunmak
ister her şeye inanmak için sonsuz açlığıyla. Yaşadıklarımız, sevinçlerimiz,
üzüntülerimiz kocaman bir ’Hiç’in içinde dönüp durmasın sahipsizce oradan
oraya. Ruhlarımız azap içinde kalmasın kendi yarattığımız hiçliğin alaborasında…
Aşkımın
içine kafamı sokup dünyada olanları görmezden gelemiyorum. Her olanı
değerlendiriyor, fert olarak ne yapabilirimin düşüncelerinde çaresiz
kalıyorum…Ama tüm dünyada ve ülkemde olanların gözyaşlarını da bu umutsuz aşkım
için döktüklerimin arasına katıyorum zaman zaman. Dünyayı yaşıyorum. Sanki ilk
defa yaşar gibi canı yürekten ve onca kırılmışlıklarımdan sonra. Bir aşk
bulmacasına dahil oldum, belki aldanacağımı bilerek aldım uzatılınca. Bu
yaşımda belki mutlu olurum umuduyla. Bu ise tıpkı dünyada
olanların ve olacakların vehameti gibi gittikçe zorlaşan sanki
çözümsüz bir bulmaca.
Sevgilerimle...
Ece Evren 05.09.2016
Durun bir :))
YanıtlaSilNe oldu? Eminim bir anlık bir kırgınlık belki bu yazının mayası. Onca samimi duygu. çaba? Doğru mu anladınız. acele bir çıkarım mı?
Durun bir :)
Hazır bu son yazını görmüşken, oturdum tüm şikayetnamelerini baştan sona okudum Ece Abla'cım. Daha ilk yazıdan itibaren aldı götürdü beni, emin ol varolan sorgulamalarım da artarak devam etmeye başladı. Bir kez daha anladım, sorgulamanın, dümdüz yaşayıp gitmek yerine bir anlam aramanın önemini. Hele bu sonuncusu, hele bu son paragrafın... Sanırım dönem ya da yaş ne olursa olsun insan bir yerlerde buluyor benzerlerini, yakın hissettiklerini, ortak hissedilenleri :) Umarım bu yazı dizisine hep devam edersin, bizler de bu güzel sorgulamalarla 'gürültü ve patırtının ortasında' bile bir an da olsa bir şeyleri düşünmeye başlarız. Kucak dolusu sevgilerimle :):)
YanıtlaSilŞevval, gözlerinden okuduğum ifaden seni öyle benden hissettirmişti ki, işte kanıtı.İnanır mısın sanki seninle konuşmuş ve sesini duymuş gibi hissediyordum sayfanda okurken.Çok teşekkür ederim takdirlerin için tatlı kızım benim.Yazmaya devam edeceğim.Sevgiyle sarılıp öpüyorum seni :)
SilSorun yok canım :) Duruldum.Bir fırtına gibi geldi ve yazı bittiğinde çok yorulmuştum.Durdum inanın.Sağolun.Sevgilerimle :)
YanıtlaSilŞu fırtınalar...
YanıtlaSilAslında seviyorum monotoluktansa ama, benim çıkardıklarımın daha önde ve etkili olmasını isterdim.
SilGaliba çok yorgun ve birkaç gündür her türlüsünden şeyi işitmiş, hissetmiş, koşturmuş biri olarak bir de tabii kişisel algılama, yorumlama farklılıklarından neyin, nasıl etkili olacağını kavrayamadım. Ama önemli olan sizin biliyor olmanız elbette Ece Abla :)
SilBen sizin yorumlarınızdan gerçekten teselli oluyorum.Karmaşık bir ruh hali karşısındakini ne düşüneceğini bilemez hale getirebiliyor.Aslında ikilemde olmayı tercih ederdim işlediğim konuda.Ama hiç bir şey sonuçsuz kalmamalı bende.Menfi ya da müspet.Müspet olması ikimizin beklentisini karşılamıyor.Bütün sorun bundan kaynaklanıyor.Menfi olması ise beni bayağı üzer.Sizi ikilemde bıraktığım için üzgünüm. İlgilenmeniz mutlu ediyor canım :)
SilYazdıklarını okudukça yanın da olup sarılmak geliyor içimden inan çok samimiyim bunu yazarken.Yorgun belki ama o çok güçlü yüreğine yakın olmak kelimelerini okumak kadar dinlemek de müthiş olurdu.
YanıtlaSilHayat seni hep es geçerken sen onun getirdiği her şeye asla arkanı dönmeden dimdik durmuşsun ,çok ama çok özelsin.
Hayatım boyunca benim için, yakınlarım da dahil duymadığım en güzel düşünceler bunlar Hatice.Beni onardığı gibi mutlu da etti ki çok ihtiyacım var inan mutlu olmaya.Ne güzel, değerli arkadaşlarım oldu.Seninle bir gün karşılaşmak dileğimle.Sevgiler arkadaşım.
SilEcecim bu paylaşımda sana çok KıZDIM... kesinlikle insan her yaşta yolunu değiştirebilir, zor olur evet ama imkansız diye bir şey yoktur. hatta bazen tecrübelerimiz ile bazı şeyleri daha kolay hallederiz. ( bknz BEN 40 dan sonra meslek değştireceğim ) Lütfen bir daha genç değilimi duymak istemiyoryummmmmm !!!!!!
YanıtlaSilTatlı kardeşim.Havuz problemlerine benzettiğim yaş problemleri gibi girift bu mesele.Yaşı problem etmiyorum, ama karşı tarafın bahanesi olması beni kızdırıyor.Ben kırk sekiz yaşımdan sonra sanki yeniden gelmiş gibi olmuştum dünyaya.Kadınlar gerçekten güçlü, güçlüyüz.Yeni işinde başarılar canım.Umarım her şey yolunda gider.Mutlu oldum çok yorumuna.Sevgilerimle :)
SilEce'ciğim bir ara 15 gün filan bloğuma ara vermiştim ya, o arada bu Şikayetnameleri hep kaçırdım maalesef:( En başından yavaş yavaş sindirerek okumaya geleceğim canım. Kalemine sağlık olsun. Sevgilerimle:)
YanıtlaSilSağol Müjde kardeşim.Yavaş yavaş okursun.Hiç sıkıntı yapma canım.Zaman yetmiyor ki, bir çok meşguliyet oluyor.Sevgiler kardeşime :)
SilÇok güzel çok duygulu yüreğine sağlık senin ruhun genç ablam:)
YanıtlaSilSağol Kuğu'm.Sevgimle canım :)
SilKıvranıyorsun benim gibi ablam. Aslında çok kalabalık bize bu dünya. Aslında kimse yok. Bir yanda yâr bir yanda yan diyor içim. Nasıl göz ardı edebilir ki hisli bir insan yaşananı ya da nasıl yok sayabilir cennet vaat eden yanakları,elleri. Ah be ablam,bunca karmaşık duygu son bulsa keşke. Kalemine,yüreğine sağlık ablam . Sevgi ve saygılarımla.
YanıtlaSilSağol Emre.Beni anlıyorsun oğlum.Ben sevginin acısına da talibim lakin yoruldum be oğlum.Sevgiler Emre oğluma.
SilBu şikayetnameye yorum yazmadan 8. bölümmüş ötekileri okuyayım dedim ama dayanamadım yorum yazmak istedim çünkü çok sevdiğim bir şarkıyı hatırlattı bana yazın. Şarkı der ki, "Beni değiştirme". Kimse için kendimizden vazgeçmemeliyiz, doğrusunu yapmışsın sen sakın üzülme. Olumlu yönde değişim olabilir ama benliğimiz, bizi biz yapan şeylerden aşk için dahi vazgeçmemeliyiz. Sevdiğin seni SEN olduğun için sevmiyorsa demek ki, seni sevmiyormuş. Bırak gitsin kapı açık arkasını dönüp çıksın. :)
YanıtlaSilSevgilerimle....
Evet zaten anlaşılan bu Müjde kardeşim.Sevgilerimle canım.
SilEce Abla, şikayetname başlığı altındaki yazılarının sanırım hepsini okudum, gözümden kaçan unuttuğum varsa tabi bilemiyorum, tekrar bir gözden geçireceğim birazdan. Ben bu yazılarda, hayatta pek çok zorluk yaşamış, birikimli ve vicdanlı bir insanın öğütlerini görüyorum ve çok önemsiyorum. İnan çok fazla çıkarım yapıyorum, sen kendi içini dökerken bizi de derin düşüncelere ve sorgulamalara itiyorsun, çok da güzel oluyor. Daha önce de söylemiştim, sen güzel şeyleri hak eden birisin, umarım artık seni mutlu edecek, kırgınlıklardan ve hüzünlerden uzak devam ettirebileceğin, istediklerine kavuşabileceğin bir hayatın olur. Hayat gerçekten çok kısa ve genç yaşlı ayırmıyor, özellikle günümüz dünyasında hiç mi hiç ayırmıyor. Nereden ne geleceği, sonumuzun ne olacağı hiç belli değil. Öyleyse en doğrusu kaliteli, faydalı, verimli bir hayat yaşama gayretinde olmak, bizi önemseyen insanlara itibar etmek. Saygılar, sevgiler, kalemine sağlık. :)
YanıtlaSilNe kadar doğru ve anladıklarını kaliteli düşüncelerinin karar onayından geçirerek; gerçekten bunca çektiklerimin anılarına ve devam eden sonuçsuzluklara artık yavaş yavaş veda etmem gerektiğini dayatmadan ikna eden akılcı bir yazı.Duygusallığın yeterince harabiyetine uğramış biri olarak ilaç gibi önerilerini uzun uzun düşünüp tatbik etmem lazım Serhat. Teşekkürler oğlum.Selam ve sevgilerimle :)
SilAblacığım sen de bu güzel yürek olduktan ve dolu dolu dolu sevdikten sonra eminim yeni aşklar gelir.Ne demiş Aşık Veysel''Güzelliğin on para etmez,şu bendeki aşk olmazsa.''Değerli olan o hazine sende :)
YanıtlaSilAhhh Yurdagül, canım benim.Beni çok mutlu ediyorsun sen.Sevmeyi fazla seviyorum. Sanırım şımartacak kadar.Teşekkürler, çok sevgiler :)
YanıtlaSilYürek sevmek için yaratılmış. Beklemeden, doya doya sevmek. İnişleri çıkışları, acıları tatlıları olacak elbet. Yazmak, yüreğinin demini fırtınasını kaydetmek değildir sadece, dile getirmek cesaretidir aynı zamanda.
YanıtlaSilHarmandan sonra elinde kalandır karın, harmanımız bereketli olsun, yüreğinize sağlık.
Çok güzel yorumunuz için teşekkürler. Ne güzel bakış açıları çıkıyor anlayan kalemlerden. Sevgiler kızım :)
YanıtlaSil