Mustafa Kemal Atatürk |
Atatürk'e Minnet ve Saygıyla..
Asil Ata’mız
Çok küçüktüm, altı yedi yaşlarımdı. Babamın odasına yerleştirilmiş bir masanın etrafındaki yerimi almam söylenmişti. Heyecanlıydım. Farkına varmaya başladığımda etrafımda ve dünyada olan biteni, dikkatim de devreye girmişti. Şimdi ben de o masada belki de beni aşan, anlamakta zorlanabileceğim şeyler bile duyacaktım. Ama öyle olmadı.
Babamız çok ciddi bir insandı. Aşırılıktan hoşlanmaz, sadece duruşuyla bunu hissetmemizi sağlardı. İçinde biraz korku da olsa, hoşuma giderdi bu hâl.
Eğitimim başlamıştı işte. Konuşmacı hep babamdı. Ablam ve ağabeyim ancak babam onlara bir şey sorduğunda cevap verirlerdi.
Ablama okuma yazmayı kendisi öğretmişti. Ama diğerlerimizde bunu uygulamadı. Ablam o kadar hevesli imiş ki, belki de onun için öğretmek zorunda kalmıştır diye düşünürdüm çocuk aklımla.
Salon duvarlarımızda; öne doğru meyil verilerek yerleştirilmiş iki büyük tablo vardı. Emeklemeye başladığım zamanlarda, kafamı gayretle yukarıya doğru tutmaya çalışarak onlara uzun uzun baktığımı söylerdi annem. Bu; iki büyük devlet adamının resimleri olan tablolardı. Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü idi, onların resimleriydi. Büyüyüp de onların kim olduklarını öğrendikten sonra o tablolara baktığımda güven duygusu kaplardı hep içimi.
Gelelim babamın odasında, daha ayaklarımın yere değmediği halde oturduğum sandalyede onun ne söyleyeceğini merakla beklediğim o günlere.
Babam Atatürk’ü anlatıyordu. Hepimiz huşu içinde dinlerdik onu. Ablam ve ağabeyim kim bilir kaçıncı kere dinliyorlar ama hiç sıkılmadıkları yüzlerinden belli oluyordu. Benim ise, her detaylara girip anlatışında Ata’mıza hayranlığım giderek artıyordu. Atatürk sevgisi babamın anlattıklarından sonra yüreğimde yerini çoktan almıştı ve bunu hiçbir şey değiştiremezdi. Onun bir kahraman ve dahi olduğunu biliyordum artık. Zamana iz bırakan bir liderdi. Zaten okuldaki öğretmenlerimiz de ondan hep bahsederlerdi. Bayramları iple çekerdik. O heyecan anlatılır gibi değildi. Şimdilerde o heyecan yerini hüzne bıraktı. Atatürk’e düşmanlığı, memleketim Konya’daki akrabalarımda da hissediyordum. Benim; Atatürk hayranı olan babamın, Ata’ya düşmanlık besleyen kardeşlerine ve aile efradına en ufak bir hoşgörüm olamazdı. Tüm irtibatımı kestim, hiç pişman değilim. Babamın onlardan neden uzak durduğunu da anlamış oldum. Onlar hem yobaz, hem de miras yiyicilerdi.
Atatürk tanrılaştırıyor sözüne gerçekten çok tepkim var. Bu söyleme daha çok uyan hâller sergilendikçe neden böyle bir yakıştırma yapıldığını daha çok anlamış durumdayız. Yakın geçmişimizde vatanımız için gece gündüz çalışmış, bu uğurda sağlığını tehlikeye atmış, tarihimizin en değerli insanına yöneltilen iftira ve suçlamaların, ne aklın kabul edeceği bir yanı vardı, ne de imanlı bir kişinin asla söylememesi gerekirken, nice had aşımlarını duyduk, söylemler işittik. Kınadık, hırslandık ama engel olamadık. Zaten rotasından çıkmış, bütün değerleri ezip geçen bir zihniyete insan olarak engel olamayacağımız kesindi. Kocaman bir savaştan galip çıkmış bu büyük akla ihanetti duyduklarım. Bir zafer ve bu zaferin sahibi inkâr ediliyordu.
Atatürk bir insandı, her insanda olması gereken duygulara ve üstelik herkeste asla olamayacak liderlik özelliklerine fazlasıyla sahipti.
Ama insandı nihayetinde. Bazı zaaflarının olması gayet olağandı. Yurttaşlarını kanun ve insanlığın şartlarına göre yönetmesi ve onların menfaatlerini kollaması ve kendi menfaatini hiç düşünmediği yadsınmaz bir gerçekti. Ata’mızın onca yoğunluktan sonra kendine soluklanacak fırsatlar araması gayet tabii idi. Hepimiz yapmaz mıyız, sorarım size? Hele bu devirde gözümüze sokularak yapılan ve bunlardan hiç vicdan azabı çekmeyenler güruhu varken. Bırakın Ata’mızı…
O Tanrı değildi ki kusursuz olsun, üstelik dillerde gezen iftiralar onun kusurlu olduğunu da göstermezdi. Ve nihayetinde varsa da bunları değerlendirecek, iftiracıların da inandıklarını söyledikleri Allah vardı, son karar onundu. İftira sahiplerinin inançlarıyla hiç eşleşmeyen yaftalamaları er geç hak ettiği cezayı bulacaktı. Özel hayat ve ona saygı diye de bir hak vardı ve dil uzatmanın kendine zulümle eşdeğer olduğu gerçekliği. Nasıl göze alır ki inanç sahibi biri? Alır, alır neleri göze almadı ki onlar. Sanki savaşıyorlar Ata’mızla. Ve savaşta her şey mübahtır mı diyorlar? Ya da rakiplere karşı centilmenlik göstermeye gerek yoktur, çünkü onlar düşmandır mı düşüncesindeler? Ama bu savaş tek taraflı olduğundan dönüp tüm zararı kendilerine verme ihtimali de var.
Bayramlarımızı geri istiyoruz, tüylerimizin vatan aşkıyla diken diken olmasına ihtiyacımız var. Ata’mızı anmaya, en azından manevi tatmine ihtiyacımız var.
Ruhun şad olsun koca yürekli insan. Sana minnetimiz sonsuza kadar.
Ece Evren 27.10.2017
Atamizi sevgi ve özlemle aniyoruz. Ece hanimcigim güzel yorumlarinizla bugün mutluluguma mutluluk kattiniz. Sizi çok seviyorum ❤❤❤
YanıtlaSilSevgili Derya, ben de çok seviyorum. Aslında sevmek öyle bir duygu ki, mesafeler bile karşı duramıyor. Çok teşekkürler ❤
SilNe kadar güzel ifade etmissin abla. Üstne daha ne denir ki ? Bende bayramların kutlanması taraftarıyım.
YanıtlaSilAbla bende küçükken her Atatürk heykelinin önünden kosarak gider selam verirdim :) 💕
Canım benim. Annem rahmetli, televizyonda İstiklal marşı okunurken bile o dermansız vücuduyla ayağa kalkar, saygı duruşuna geçerdi. Vatan sevgisini nasıl hissedebileceğiz? Tabii ki bayramlar bize en güzel duyguları yaşatacak. Teşekkürler kızım. Sevgilerimle💕💕
YanıtlaSilEce ablam, hayat hikayenden kesitler yazdığın hikayelerinin tüm bölümlerini okumuştum, orada babanı anlatmıştım, o zaman biraz kızmıştım babana, ona tepki olarak genç yaşta evlenişin vs. yi de gözönüne alarak kızmıştım. Niye hoşgörülü değil, niye çocuklarının başını okşamıyor? Eskilerde çok yapılan bir yanlışmış bu sadece senin rahmetli babanda değil, benim dedem de öyleymiş. Neyse çok uzatmayayım babana kızardım ama şimdi ruhu şad olsun diyorum seni ne güzel bir Atatürk sevgisiyle büyütmüş. Bu açıdan hakkını teslim etmeliyim.
YanıtlaSilKardeşlerinin öyle olmasında eminim maddi bir şeyler, çıkarlar, yanlış kişilerin beyin yıkaması vardır, bu yanlış kişiler büyük ihtimalle camide, kahvede, orada, burada 'dinci' diye kendini gösteren kesimden de olabilir. Bunlar malum ev ev gezip beyin yıkarlardı. Atatürk şöyle kötü, böyle kötü diye.
Çok kozmopalit bir ülkeyiz, içimizde vaktiyle denize döktüklerimizin ve bu yüzden bize kin besleyenlerin torunları da var, bölünmek isteyen ve büyük kısmı aslında Kürt değil Ermeni olan da (ama Kürt maskesiyle, Kürt kimliğiyle yaşıyorlar aramızda Açık İstihbarat sitesi, Ümit Özdağ bunları çok yazdı hatta o başlarındaki psikopat, tecavüzcü, bebek katilinin aslen Ermeni olan tek kelime Kürtçe bilmeyen Artin Agopyan diye birisi olduğunu yazdılar)o kadar çok düşman var ki içimizde bunların Atatürk'e düşman olmasına şaşmıyorum. Bizler çocuklarımıza öğreteceğiz çünkü okulları da ele geçirdiler, kitaplardan çıkartıyorlar, çıkartmaya çalışıyorlar, onlar unutturmaya çalıştıkça, bizler çocuklarımıza, torunlarımıza bolbol Atatürk'ü anlatacağız. Atatürk'e düşman olan, cumhuriyete, laikliğe düşman olan, onun ormanında ağaç katliamı yapıp saray diken, ona ve İnönü'ye ' iki ayyaş' diyen, Lozan'ı kötüleyen, pkk ile açılım yapan, Fetö'yü başımıza musallat eden, yapıp yapıp 'kandırıldım' diyenleri de anlatacağız ki, onlara kanmasınlar.
Emeğine sağlık, cumhuriyet bayramın şimdiden kutlu olsun, sevgiler. ♥♥
Ablam da anlatırdı, sağ olasın yine o günleri ve o temiz duyguları yaşattın bana kardeşim. O kadar bilgilisin ki seninle gurur duyuyorum. Çok karışık bir millet olduğumuzu biliyorum. Kötülükte birleşmek, iyide ve doğruda birleşmekten çok kolay oldu. Ne kadar çok düşman besliyoruz içimizde böyle. Ama dilerim muvaffak olamayacaklar bu adi cemaatlerin işbirlikçileri.
SilÖğrencilerin 29 ekim kutlamalarında İzmir Marşını söylemelerini yasaklamışlar, şu an duydum Arena'da. Çünkü onlara göre siyasi bir marşmış ve Dirilişin müziğini emretmişler. Pazar günü Cumhuriyet Bayramımızı huzurla ve müdahalesiz kutlarız dilerim.
Babacık gerçekten annem ve ağabeyime hiç iyi davranmazdı ve evdeki gergin hava hoş değildi. Anlamıyorum, sanırım hastaydı. Çok değişikmiş zaten, ailesinden kimse ona benzemiyordu. Eğitim hususunda üstümüze düşerdi. Ben babam öldüğünde, biraz benimle ilgilenilseydi ve eğer erken evlenmeseydim mutlaka okurdum. Ama hepimiz böyle bir baskıdan çıkınca şaşkına dönmüştük. Adeta evlenmem istendi. Nasip böyleymiş diyelim.
Atatürk sevgisinin yeniden layık olduğu gibi; önce çocuklardan başlayarak yerleşmesi gerekiyor. Anne ve babalara düşüyor bu görev. Dönüşü olmayan yola girmeden halkımızın uyanması dileğimle.
Yorumun için teşekkürler, senin de Cumhuriyet Bayramın kutlu olsun canım. Sevgilerimle...
yanlışlıkla kozmopolit yazacakken, kozmopalit yazmışım...
Silayrıntılara takılan biri olarak düzetltmek istedim ablacığım,
Kader neyse öyle oluyor üzülme artık geçmiş geçmişte kaldı ablacığım, dediğin gibi nasip öyleymiş...
Tekrar bayramını kutluyorum, kocaman sevgiler:)
Oluyor yanlışlar Müjde'ciğim.
SilÇok teşekkürler, hepimize kutlu olsun ve sağda solda kutlamalara karşı tepki olmasın inşallah. Sevgiler canım.
Çok benzer duygularla okudum. Kökleri çocuklukta verilen o sevgi kolay kolay kaybolmuyor.Bayramlarda mutlaka bayrak asardık. Şimdi de hiç ihmal etmiyoruz.
YanıtlaSilSevgiler.
Bence "Tanrılaştırma" kavramı özellikle seçilip kullanılan bir kavram, kendileri de biliyor bunu. Cehaletin nimetlerinden her türlü faydalanmayı sevenler beceremeyecek bu işi de, her beceremeyip ellerine yüzlerine bulaştırıp durmadan çark ettikleri gibi.
YanıtlaSilYüreğinize sağlık, hoşça ve sağlıcakla kalın Ece Evren Hanım. :)
Evet özellikle seçilmiş bence de Halil Bey. Düzgün giden hiçbir şey göremiyoruz artık ki düzgün eleştiri olsun. Aslında çoktan yerleşmiş bu sevgimizi asla yok edemeyecekler. Çok teşekkürler kıymetli yorumunuz için. Siz de sağlıcakla kalın.
Silİşte çocukken edindiğimiz kıymetli değerler, asla unutulmuyor. Biz de bayrak asmayı ihmal etmeyiz. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Onun için de yayın hazırladım ama gününde yayınlamak istiyorum. Selamlar,sevgiler Makbule kardeşim.
YanıtlaSilAtatürk anılarıyla yaşamak isterdim. Ulu önderin başarılarını ve hayatını birinci elden dinlemek isterdim. Sevgimiz ve saygımız her zaman baki olacak. Teşekkürler kesitler ve paylaşım için.
YanıtlaSilHer zaman ve sonsuza kadar Ata'mızı hep aynı heyecanla anacağız. Ben teşekkür ederim Doğuş oğlum.
Silçok güzel ve anlamlı bir yazıydı,elinize sağlık..Bu vesileyle Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmetle anıyor ve herkesin 29 Ekim Cumhuriyet bayramını yürekten kutluyorum.. :)
YanıtlaSilTeşekkürler Ertuğrul, ben de kutluyorum seni ve tüm arkadaşları. Sağlıcakla kardeşim.
SilÖzlem, sevgi ve saygıyla anıyoruz onu.. çok da arıyoruz.. kaleminize sağlık, harika bir yazı olmuş yine =)
YanıtlaSilDuygun, değerli kızım. Çok teşekkür ederim. Vatanımızda huzurun hâkim olması dileğimle, sevgiler kızım.
SilAh ablacığım geçen Selanik'te Atatürk'ün evinde bir foto paylaşmıştım.Küçük de bir dipnot olarak evdeki eski ruhun kaybolduğunu,eşyaların kaldırıldığını ifade etmiştim.Psikolojik danışman olduğum için politikaya hiç bulaşmama rağmen 15 takipçim facebooktan beni takibi bıraktı.Şaşkına döndüm.Ne zaman değerlerimizden bu kadar nefret eder ve hoşgörüsüz hale geldik diye.Sonra da gitmelerinin iyi olduğunu düşündüm.Gerçekten bu insanlar beni listemi meşgul etmesin.Sevgi ve saygılarımla :)
YanıtlaSilŞaşırdım gerçekten Yurdagül, kendiliklerinden takipten çıkmaları iyi de; neden bu zihniyetteler? Hiç insan Ata'sına düşman olur mu? Google + da 'Bilmem neyin Halifesi' diye bir profil adının sahibi, bu yayınıma "Cumhuriyet şeytan işidir "diye yorum yapmış. Sayfasına bir baktım çarşaflı kadınlar, hemen engelledim. Yorumunu da sildim.
SilAslında siyasetten hiiiiç anlamam Yurdagül kızım, nefret ederim bahsinden bile. Ama bazen tongaya düşebiliyoruz. Bize ne? Adam gibi yönetilelim yeter. Bir de kafamı ona yoramam. Çok teşekkürler yorumun için. Sevgiler kızıma.
Merhabalar.
YanıtlaSil"...Bayramlarımızı geri istiyoruz, tüylerimizin vatan aşkıyla diken diken olmasına ihtiyacımız var. Ata’mızı anmaya, en azından manevi tatmine ihtiyacımız var.
Ruhun şad olsun koca yürekli insan. Sana minnetimiz sonsuza kadar..." Yazınızın son paragrafını yukarıya alarak yorumuma başlamak istedim.
Biz bu koca yürekli insanın kıymetini bilirken, ona karşı savaş açanlar; varlıklarını onun kurduğu Cumhuriyet'e borçlu olduklarını bilmiyorlar mı?..
Kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Selam ve dualarımla.
Merhabalar Recep Bey. Yorumunuz gözden saklanmış herhalde, mazur görün. Gmail gelen mesajlarda gördüm şimdi.
SilMaalesef kıymetini bilmedikleri gibi, unutturmaya çalışıyorlar. Ama asla, yüreklerimiz onların niyetlerinden güçlüdür. Ben onların da bu gerçeği önünde sonunda kabul edeceklerini ve hatta pişman olacaklarına inanıyorum. Ama biz inanabilir miyiz bunca olandan sonra?
Değerli yorumunuz için çok teşekkürler.
Aynı dileklerim, selam ve saygılarımla.
Allah'a emanet olun kardeşim.
Gerek penellerde gerekse dergi yazıların da ve blog yazılarımda sürekli şu konu üzerinde durur ve hassasiyet gösteririm;
YanıtlaSilTarih üzerinden siyaset yapmak kutuplastirmak bu millete yapılacak en büyük ihanettir..
Bir zamanlar Atatürk'e laf kondurulmazken şimdi ise ağzına gelenin söylendiği bir konumda...
Şunu belirtmeliyim ki parti zihniyeti hep aynıdır. A partisi B partisi.. Hepsi oy alma düşünür. O yüzden partilerden cok insanların bilinclenmesi cok önemlidir..
Atatürk bir şahsiyet değildir. Türk milletinin değeridir. Ona bir kişilik olarak bakmak en başında yanlış olur..
Bundan 15 yil önce Abdülhamit hakkında kızıl sultan filan lakabi takilirdi şimdi ise Ulu Hakan oldu. Iste parti zihniyeti dediğim bu.
Velhasıl sırf bu yüzden dahi TARIH okunmasi elzemdir..
Yazdıklarında sonuna kadar haklısın Murat. Tarih okumak vazife değil, şarttır artık günümüzde. Değerlendirmeler çeşitli yorumlara açık değil, doğrusuna sadık kalarak yapılmalı. Siyasetin oyuncağı hiç değildir. İşe geldiği gibi ululaştırılamaz kimse. Eğrisiyle doğrusuyla milletin kaderinde müspet veya menfi etki yaratan, yetkilerini doğru ya da yanlış kullanan kişilerdir. Ben sonuca bakarım. Çoktan kahramanlığı teyit edilmiş Atatürk'ümüze, cahilce yaftalamalar yapılması hem tarihe hem ona ihanettir.
YanıtlaSil