Aynadaki Dilsiz Bilge


Aynadaki Akis, Kadın, Dilsiz
Kadın       
Aynadaki Dilsiz Bilge 

Kalpten Kalbe Top. Sahibi Duycan Uzun'a ithafen

Evet, hayatı sevmek de bir kültürdür. Sevememekse bir ayrıcalıktır. Mecburiyet hiç değildir. Kültür, birikimle birlikte ivmesi artan bir toplumsal yapı bileşenidir. Oluşması, gelişmesi yüzyılları kapsar. Türkiye'deki insanların belli bir bileşen altında toplanması imkânsızdır sanki. Ve insanlar arasında (aynı değerlerin, gelenek, görenek ve adetlerine göre bile, son haliyle hâlâ benimsenmediği, asgari müşterekte bile birleşmeyen ) bir zıtlık ve bu zıtlığın oluşmasına neden binlerce başlık vardır. Bence ilki adaletsiz bir gelir dağılımı ve her yere aynı hizmetin verilememesi, daha doğrusu yeterli hizmet verilememesidir. Bazıları yükseklerden altı göremezler, bazıları da yüksekten korkarlar, ilgilenmezler bile. Altlar kuytudur ama mikrop üretmeye müsaittir… Kimyası giderek bozulmuştur. Yani halkımız eğitimsizdir. İktidarlar tarafından yönetilemediği ve belli bir standart sağlanmadığı için son durumu hemen hiçbir alanda sağlıklı değildir ve bu şartlarda olamaz da. Hayat mutsuzken de sevilir. Biraz buruk ama yine de içinde yaşamaktan vazgeçmek kolay olmayan… Ama endişe içinde yaşanmaz. 

Bakmak, görmek ve değerlendirmek. Duygu durumuna göre değişkenlikler olur. Olanlara bakıp gördüğünden anladığını anlatanlar arasında. Aynı şeye bakıp farklı algılayanlar, bambaşka yönlerden görmek isteyip ya da tamamen öyle görüp (at gözlüğü misali), bir de buna kendileri inanıp, inandırmaya çalışanlar. İlk ve öncelikle önemli olan evde alınan eğitim, giderek sosyal alanlarda uğradığımız şekillenmeler ve hayat tarzlarımız ve nihayet ihtiyaç duyulan şeylerin hepimizde farklı olması… Algıda yanılma. Tüm bu etkenlerden sonra fark edilen ve anlaşmada kalınan asgari müşterekler. Aslında aynadaki yansımamız bir bilge gibi... Keşke hepimiz dünyanın bir nimet olduğunu ve hepimizin <şükretmemiz gereken  bir ömür >sahibi olduğumuzu anlasak. Farklılıklar tatlı bir karmaşa yaratsa da, özde hepimiz birbirimize nimetiz

Fakirliğin tamamen mutsuz olmaya neden teşkil etmeyeceği gibi, varlıklı ya da böyle bir kaygısı olmayanların da  mutsuz olabildikleri zaten bilinen bir gerçekti. Belki adaletin tek tecellisi olarak <mutluluk dağılımında iltimas yapmadığı> işleyişini teyit etmiş oldum okuduğum bir yazıdan hemen sonra. İç dünyamızın hiçbir şeyle aldatılamayacağını, dış dünyadaki olanakların onu bir yere kadar besleyip <görgü, kültür ve rahatlığın verdiği güven>bazında destekleyicisi ama hiçbir zaman böyle bir toplumda avantajımız olmayacağı inancındayım. Zira bir araştırma yapsak, şu dolaştığımız ortamda; tahmini%25 imiz dar gelirli,%50 miz orta gelirli, kalan %25 imiz ise, doğuştan gelirli ve yoklukla ilgili sıkıntısı olmayan insanlardır. Haliyle hayata bakış, anlayış ve görüş farklılıkları olacaktır. Hayatın bizleri önüne katması ve son sözün hep onda olması. Belki de tek gerçek budur.

Geç kaldık biliyorum. Bildiğim bir diğer şeyse emin olarak aynadaki yansımanın önüne koşarak geldiğimdi. O benim can dostum olacaktı. Bana cevaplaması gereken, bunu ancak ondan beklediğim, bir yığın sorularım olacaktı; sormaya belki ömrümün yetmeyeceği kadar birikmiş. Gerçek bir dost ve görmesem de hayalime göre vücutlandırdığım kişinin ta kendisiydi. Arkamı  dönecek kadar güvendiğim. Kendi çapında bilgili, kararlı ve sorulanlara; sizi biraz acıtsa da dürüstçe cevap veren biriydi. Kendi yalnızlıklarını tanıyan, tanımamıza fırsat verendi. Gerçek yalnızlığın ne olduğunu anlatıyor, onu yaratmanın ise kendine acımaktan öte bir şey olmadığını söylüyordu… Güçlü olmalıydık. Nasıl geldiysek dünyaya yalnız ve buna aşılı olarak; öyle de yaşamımızı sürdürebileceğimizi, bunu başarabileceğimizi söylüyordu. Doğru söylüyordu.

Dini inancımız gereği; olması beklenenlerle, vuku bulanların arasındaki fark ettiğimiz müthiş zıtlık, imamızı kaybetme korkusundan ve birilerinin ezberleriyle zıtlaşırsa kaza yaşanacağından dolayı hep saklanmayı tercih ediyordu. En makul yoldan iç seslerimle bunun münazarasını sık sık yaparım. Daha da çabuklaşan, yapılması vacip olanlarla, vuku bulanlar arasındaki uçurumlar yüzünden kafam karmakarışık. Sanki artık dünya yaratıldığından ve peygamberimizin vefatından sonra, mucizeler kapısı da kapanınca; büyük gücün müdahalesi de yok gibi ya da böyle olması gerekiyor da biz yeterince bu olanlardaki hikmeti ve sırrı asla bilmiyor ve bilemeyeceğiz de. Sonsuz bir baş eğiş, rahatlatıyormuş görüntüsünde. Zira alacağımız bir cevap yok… Veriler yeterli değil. Tahminler sonuç getirmiyor. Ve galiba kendi sonsuzluğumuza kadar, bunları ne kadar matematikle çarpıp, İslam ilmine bölsek; kuantum fiziğiyle de karsak bir sonuç alınamayacak gibi. Yeterli değilim, değiliz, düşüncelerimi; sonunda ulaşmayı hedeflediğim yolda belli bir düzene bile koyamıyorum. Ama araştırmayı çok seviyorum. Dilerim ve dileyelim ki; tüm dualarımızın ulaştığı, bizi koruyan ve sonunda adaletinin durağında hakların alınacağı, verileceği yüce bir sahibi vardır. Yarattıklarını hep izlemektedir…


Ece Evren/Halkalı  11.10.2017

12 yorum:

  1. "Hayat mutsuzken de sevilir" Bu ifade çok bilgece...

    YanıtlaSil
  2. harikasın yine ece abla. söylediklerinin üzerine bir şey yazamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Büşra. Beğenmene inan çok sevindim. Sevgilerimle kızım.

      Sil
  3. Döktürmüşsün ablacığım o kadar güzel, mantıklı, hem de vicdan süzgecinden geçmiş bir yazı ki, çok severek okudum. Soyut inançlar bütünü bir yanda, gözümüzle gördüğümüz somut gerçekler başka bir yanda, bir yanda merhametli olduğu söylenen bir yüce tanı kavramı, bir yanda her gün gazetelerde, televizyonda, videosuyla gözümüzle gördüğümüz acı gerçekler, hangisine inanacağız gözümüzle gördüğümüze mi? Bize sunulana mı? Psikoloji son sınıf öğrnecisi yeğenim Bakırköy akıl hastanesinde hastaların yarısının 'din' yüzünden aklını yitirdiğini ve hepsinin -istisnasız- kendini peygamber gibi gördüğünü (hepsi Allah ile konuştuğunu iddia ediyormuş ya da cinler, minler vs. ile akıllarını bozmuş oralara düşmüşler)iyice şüphelerim arttı ama yine de dillendirmek bile riskli. Aklın gözü bugünkü twitinda İslam dünyasının olduğu yerler seks ve ganimet avı yapan, kan, irin ve sperm kokan, siyah. renksiz dünyalar demişti. (aklımda kaldığıyla yazdım tam cümlesi böyle olmayabilir). IŞİD denen (Irak Şam İslam Devleti (!!!)nin kadınlara nasıl tecavüz ettiğini, nasıl sistematik yıllardır tecavüz edilmedik, işkence edilmedik ve öldürülmedik ya da aklını yitirmesine sebep olmadığı kadın bırakmadığını da görüyoruz, ellerinden zor da olsa kurtulabilen ya da kurtarılan kadınlar anlatıyor, bir tanesi tam kaçarken denizde boğulmuş 17 kişiyle birlikte ve günlüğünü bulmuşlar, nasıl tecavüze uğradığını, üvey kızının tecavüz sonucu hemen oracıkta öldüğünü, çıldıran ve ölen kızları, kadınları anlatmış günlüğünde, bu ışid uzaydan gelmedi hepsi Arap hatta kadın tecavüzcü ışid'cilerin birkaçını tanımış "Bizim mahallede oturan Araplardı" diye yazmış. Kısaca Orta Doğu = çok affedersin bok çukuru diyorum ablacığım, Esat, Kaddafi, adam etmeye çalışıyordu ama o yüzden ABD "oturun öyle bok çukuru olarak kalın adam olmaya kalkarsanız ezerim" dedi. Libya çöktü şimdi hani laik, müreffeh Libya? Her yeri ayrı kabile / aşiret eline geçmiş, debeleniyorlar ve Kaddafi'yi mumla arıyorlar. Esat 7 yıldır direndi ama bu İslamcılar yüzünden ülke mahvoldu nasıl toparlanacaklar bilemiyorum. İslam değil bu diyorlar yahu bunlar Hristiyan mı? Bal gibi de İslamcılar yapıyor işte. Yarın bir gün mazallah burada da iç savaş çıksın, başı açık, Alevi, Atatürkçü olduğu bilinen tüm kadınlara tecavüz edip öldürecekler kimler malum kişinin müridi İslamcılar!!!! Bunların aklı fikri seks, para, ganimet. 15 temmuz olurken bile AKP'li biri "bu pilotların karısı bize helaldir" diye tivit atmıştı adamın aklı fikri nerede? Ulan pilot bomba atıyor, sen karı, kızına tecavüzü düşünüyorsun, aklına ilk o geliyor. Zaten o yüzden de bir türlü iki yakaları bir araya gelmiyor. Bu 'İslam bu değil' de baydı, bal gibi de bu. İşte 15 yıldır başımızda da İslam, İslam diye diye oy alan biri var, ne haldeyiz ortada, dış politika, eğitim, ekonomi, tarım,hayvancılık, çevre, doğa, adalet, yargı, iç huzur, hepsinin içine ettiler, yolsuzluk, talan ise tavan yaptı, bitmeyen terör ve 15 temmuz da cabası. 7 sülalelerini zengin ettiler o kadar.

    Çok uzun yazdım kusura bakma ablacığım.
    Sevgiyle kucakladım. ♥

    YanıtlaSil
  4. Ah Müjdem, senin bilgin ve düşüncelerin; tarihi çok iyi bilmen ve olayları özetleyişin beni hayran bırakıyor. Din denince tüylerim dikenleniyor. Sapık bunlar resmen, akılları fikirleri pis düşüncelerle dolu. Demek 'bu pilotların karısı bize helaldir" demişler hayret! bu derece ahlaksızlık, cinselliğe düşkünlük, bunların ne ölüye ne diriye insafları yok.
    Şu dar boğazda olduğumuz günlerden nasıl çıkarız bilmem ama Amerika fırsat bu fırsat deyip başımıza çökmesin de. Adam her gün sürekli konuşuyor, herkese kabadayılık yapıyor. Hakkımızda hayırlısı. Yorum için teşekkürler canım. Sevgiler sana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ablacığım aynen öyle tivit attı adam, sonradan utanıp silmiş galiba arattım bulamadım. ekşi sözlük'te filan fotoğraflamışlarsa duruyordur belki..



      bir tane de burada bak kopyaladım, o da öyle aklı fikri bacak arası, tecavüz:

      http://odatv.com/bunlarin-karilari-bize-helaldir-verin-onlari-demisler-2609161200.html

      bu da Oda tv ve söyleyen yine AKP vekil (!!!!)

      Amin ablacım, sevgiler tekrar.:)

      Sil
    2. Teşekkürler canım.Hemen bakıyorum. Sevgilerimle.

      Sil
  5. Yine okumaktan zevk aldığım Ece Evren yazısı olmuş.

    YanıtlaSil
  6. Çok teşekkür ederim Cem. Sağ ol, mutlu oldum.

    YanıtlaSil
  7. Yine yazarlik yeteneginiz konusmus 😊. Tesadüf eseri bugün ben de farkliliklarla ilgili kisa bir yazi yazdim. Tabii ki sizin yazilarinizla asla kiyaslanamaz ama sanieim özde ayni konuya deginmisiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim Derya, mahçup oldum 😊 Bu saatte girebildim nete. Yazını okuyacağım. Teşekkürler yorumun için. Sevgiler.

      Sil

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la