Ponçik hariç, (Torunumun büyüttüğü) diğerleri balkondaki sığınaklarında duruyorlardı. Karşımızdaki kestirme yoldan hasbelkader geçenlerin ise dikkatlerini çekiyorlardı. Çocuklar sadece "Anne bak kediler ne tatlı" vb. gibi, ama mutlaka güzel sözler söylüyorlardı. Annelerinden onlara "Evet yavrum ." diyeni de vardı, tuhaf ve duygusuzca bakanları da. Ama hakiki hayvan düşmanlarının, tam da üstümüzdeki katı satın alanlar olduğunu nereden bilebilirdik? Aslında torunumun eğitiminin hızlandığı günlerde, zamanlı zamansız saatlerde tüm evin sökülüp değiştirilecek yerleri, tepemizde demirden havan dövercesine tahammül etmesi güç gürültülerle gerçekleşti. Hadi dedik geçer, sonsuza kadar sürecek hali yok ya tadilatın! Tam bir buçuk ay sürdü. Kendi kendime düşünüyordum, 'Bir yaşlı bey, karısı; bir de bekâr kızı ne kadar rahatsızlık verirler ki?' Zira bir evvelki kiracı, topuklu pabuçlarıyla her dışarı çıkma hazırlığı yaparken bir saatten fazla raks ederdi sanki üstümüzde. O tiz seslerden bütün vücudum uyuşurdu. Vertigo hastası olduğum için sesten çok etkileniyordum.
Komşumuz evine yerleşmişti. Balkonumuzun etrafı da yapılıyordu bu arada. İşte o bey şimdi yapılan bahçe kapatılma işlemini mutlu mutlu seyrediyordu. Sanırsınız normal bir yaşlı bey ve de 'ne güzel kapanıyor!, oturanlar da rahat eder, bizim de gözümüz gönlümüz açılır...' diye düşünüyor. Öyle olmayacaktı. O bahçe kapaması yapıldığı günden bu yazıyı yazdığım ana kadar bize haram edildi. Bir tuhaflıklar olduğunu sezmiştim. Bize doğru bakarak yapılan konuşmalardan ama herhalde kuruntu yapıyorum... diye düşünmüştüm.
Kediler çabuk büyüyorlardı. Hepsi birbirinden güzeldiler. Şimdiden hüzün kaplamıştı üçümüzün de içini. Onları ayırmak zor olacaktı. Balkonumuz tamamen kapatılınca onları orada biraz daha birlikte tutarız diyorduk. Bu arada apartman görevlimiz bizim yan kapımızdaki küçücük, daire demeye bin şahit isteyen bir buçuk odada eşi ve iki çocuğuyla oturuyorlardı. Terbiyeli insanlardı. Genç kızı üniversiteye gidiyordu ama küçük oğlunun bir kere bile sesini duymamıştık. Çok saygılı insanlardı. Maalesef emekli olup gittiler.
Yeniden görüşmek ümidiyle...
Ece Evren
Hayvanlarla bağ kurmak çok güzel. Ne güzel sahip çıkmışsınız. Bazı komşuları cidden anlamıyorum. 1.5 aylık tadilat da neymiş. Vereceğim rahatsızlıktan utanırım ama umurlarında değilmiş demek ki. Günümüzde gürültü yapmayım da başkaları rahatsız olmasın diyen neredeyse hiç kalmadı. Sokakta, otobüste bile yüksek sesle telefonla konuşuyorlar. İnsanların her şeyini duymak zorunda değiliz.
YanıtlaSilinsanlar kendilerine objektif bakmıyorlar genellikle Duygu kızım.
SilBir de bizden, yani o minnacık kedilere bakmamızdan nasıl rahatsız oldular anlatamam. İleriki bölümlerde bize yaptıklarından bahsedeceğim.
Sevgilerimle...
Benimde evimde beslediğim ponçiklerim var onlar benim her şeyim çok seviyorum onları Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş Tebrikler
YanıtlaSilNe güzel... Hayvanlar bizim dilsiz ve sadık canlarımız. Onları sevmek bir ayrıcalıktır.
YanıtlaSilTeşekkür ediyorum benimle paylaştığınız ve yorum için :)