Manzara |
Hiçlik Korkusu 2. Bölüm
Azrail’i beklersin, gelip almasını dilersin bazen, ruhunun tüm kuvvetini kullansan da çıkamayacağını bildiğin o yerden canını kurtarsın diye... Nafiledir bekleyişin. Çare olmaz derdine. O emir aldığında gelir ancak. Seni kurtarmak gibi bir derdi de yoktur zaten. Bizim için sır olmasında hikmetler olduğuna iman etmişizdir. Bence tüm kaldırılabilirliği de ancak bu inanıştan geçer. Azrail’in gelmesi hiç de hoş karşılanmaz, doğumda bile cıyak cıyak ağladığımıza bakılırsa... Ve mutlak olan tek şey: Hiç ummadığımız zamanda, ummak gibi bir şeyi aklımıza bile getirmemişken gelir. Asla erteleyemezsiniz. Tıpkı gitmek zorunda kaldığınız, mecburi ve hepimizce vakitsizce diye düşünülen bir yolculuk gibi...
Üstelik de istikamet aynıdır. O güne, o kalkış saatine biletleri kesilmiş yoldaşların vardır, belki hiç karşılaşmadığın, belki yanından geçip de hiç fark etmediğin ve dünyanın bin bir yerlerinden. Adaylar o kadar çokturlar ki bazen, sıranı beklerken sabırsızlanırsın. Çünkü o yola girmişsindir artık. Oturacak yer bile aramazsın, bir an önce olsun istersin bu geçiş. Ruhun bu bekleyişten sıkılmıştır, koşmak ister özgürce uçacağı yerlere, bedeninse, oradan geldiği toprakla bütünleşmeye can atar. Ve sıran gelene kadar belki bin can vermiş kadar yorulursun. Sonrasını ne bilen var ne bilip de anlatılmasına izin verilen.
Gördüğümüz rüyalarla aldatmaya çalışırız hep. Varlığımızı ve yaşamı mutlak bir sebebe bağlayabilmek için sürekli çabalarız. Bazılarımız ezberlerle yetindiklerini sanırlar akıllarına ihanet edip. Bazılarımız ise hala bir ad koymak için çırpınıştadırlar. Artık bilinmezlik dediğimiz şeyin bizim bütünleşmiş halimiz olduğuna inanmak bence tek çıkış yoludur. Ayet-el Kürsi’nin son cümlesi "Hepimiz ona döndürüleğiz."dir... Bir bütünün parçalarıyız ve birleştirileceğimiz günü bekliyoruz. Bazı parçaların, küçük ya da büyük yaş farkı gözetilmeden, diğerlerinden daha önce gitmeleri lazımdır. Pazılın bütününü oluşturmak için o kısmı onlar oluşturuyorlardır ve küçüklü büyüklü ama illaki sıralı olarak yerleşmeleri gerekiyordur, kim bilir?(Teşbihte hata aranmaz,yani olmaz.)
Hayat adaletsizdir dünya üzerinde yaşadığımız, anladığımız haliyle. Ben ise kendimi onca belalarla sınandığım için taltif edilmiş gibi hissetmek istiyorum. Yaşamın asla anlık ya da geçici olduğuna inanmıyorum. Adalet anlayışımız ise egomuz ve beklentilerimizle şekilleniyor, saydırıp duruyoruz ancak mutlak baş eğmemiz gereken gerçeklere. En aciz halimizle... Ve kendi düşünceme göre bu adaletsizlikten aldığım onca yaralarımı sarmaya çalışırken ben, tam kendimi uyuşturmaya başladığımı sanırken...
Sen akıllı ve nazik adam!.. Birden çıkıp karşıma elini uzattın. Seni genç kızlığımdan tanımanın ve o zaman da beni sevdiğini bilmenin verdiği güvenle, uzatıp tutmana izin verdiğim elimi bir tutup bir bırakmaya çalışarak beni soktuğun belirsizliklerle girdiğin günahı bir bilsen. Geçmişimizde birbirimize duyduğumuz sempatiden, aklımda kalanlardan sonra, hatırladıklarımın referansıyla sana güvendiğim için beni pişman etme! Biz bir şeylere inanmaya, güvenmeye mecburuz. Hayata böyle tutunuruz bir yerinden. Çünkü bir ters bakışımızla bile karşımızdaki insanda meydana getirdiğimiz en ufak bir sıkıntının geri veremeyeceğimiz haklarıyla yüklüyüz ve niceleriyle! Bir şekilde ödemek zorundayız ve mutlaka ödeyeceğiz de.
Altmış üç yaşımdayım, artık hiç arkadaşım yok ve buna talip olan da... Ama içimde onlarcası var. Ben daha onlarla bile başa çıkamıyorum.
Sanat duyguların en güzel yansıtılmış halidir. Sanata saygı, insana saygıdır. Yazdıklarım okuduklarını tahayyül edebilen ve yaşananları hakiki manasıyla anlayabilenler içindir.
Bir şiirle yazımı sonlandırmak istiyorum...
Üstüme çullanmış şu vücut, başıma nefes aldırmayan şu saçlar
Gittikçe kimyası değişen dünya, onu yaşamak uğruna girdiğimiz tüm haller
Paralar pullar, ziynetler, baş tacı edilen tüm cansız şeyler...
Yaşlılar ve çocuklar, bir de bu ikisine hayatı dar eden insafsız gençler
Anlamanın değeriyle sessiz kalanlar, anlamadan ahkam kesenler
Kesenler, biçenler, yüzde doksan kaçmayı erkeklik sayanlar
Dövenler, fütursuzsa sövenler, saygıyı, sevgiyi tarihe gömenler
Biz bitirdik dünyayı farkında mısınız?
Dönüşümüz yok artık, tutulacak yeri kalmadı, hiçbir şeyin
Üstelik hiçbir değerin...
Ece Evren
11.05.2012 Cuma 07.46
Şiirinizi çok beğendim. Eğer izniniz olursa Azrail mevzusuna bakış açımı yazmak isterim. Azrail hep korkunç bir melek olarak bize anlatıldı. Sanki canı kendi iredesiyle alan korkutucu bir melek gibi lakin o da Allah'ın emirlerine uyuyor. Nedense şöyle düşünmeyiz:" Azrail bizi bu adaletsiz dünyadan alıp Rahman olan Rahim olan ve Bize Sayamadığımız nimetleri veren Allah'a ve En Sevgili olan Hz Muhammed (sav) komşu olmamıza bir anlamda yardımcı olacak. Ayrıca adalet anlayışınıza katılıyorum. Sevgilerle :)
YanıtlaSilEvet yavrum.En büyük meleklerden biri.Melekler zaten safiyetin, tertemizliğin günahsızlığın ve Allah'a itaatin ruhani temsilcileridir. Görevlidir Azrail Aleyhisselam haz.Ahirete bizi yolcu edendir,belki de anlayamayacağımız kadar yardım edendir, ancak ölenlerin vakıf oldukları. Annem vefat ettikten sonra erkek kardeşim güzel bir mezar yaptırmıştı, hepimizin ortaklaşa ederini verdiğimiz.Kız kardeşim o sıra dul ve çocuğu elinden alınmıştı.Annemin mezar taşını bir gün boyunca kendisi oydu aletleriyle özenle saatlerce.Oyduğu yerleri siyah boyayla belirgin hale getirdi.Şu satırlar çıktı ortaya.-**VUSLAT NASILSA GELECEKTİ BİR GÜN/SEVİNCİYLE SÜSLEDİM MATEMİNİ/ SEVGİLİ ANNEM ÖYLE DURMA ÜZGÜN/İNAN GİTTİĞİN YER EN EMİNİ**Gece biz, kardeşimizi oradan biraz zor aldık,zira rahatsızdı.Çok güzel şiirler yazar,hat sanatıyla uğraşırdı ve çok genç öldü.Nur içinde yatsınlar. Okuduğun, fikrini yazdığın için şükranlar sana.Allah'ın bu vesileyle bizi tanıştırdığı ve üzerlerimizde varlığını hissettirdiği için hamd ediyorum. Sevgiler sana yavrum.Ece ablan.
SilSizi burada okuyan ve seven çok arkadaşınız var ama. Puzzle benzetmeniz beni düşündürdü. gerçekten böyle midir? diye. belki evet belki hayır. ama bunları düşünmek insanı biraz melankoliye itiyor Ece ablacım. her şeye ve herkese rağmen hayat çok güzel. buna inanmak ve böyle düşünmek insana iyi geliyor. sevgiler...
YanıtlaSilMerhaba benim akıllı,farkında ve sürekli gelişmeye değer veren canım kızlarımdan Dilek'ciğim.Yorumun beni ancak sevindirdi.Açıklayayım.Öncelikle yaradılışımızı hayranlıkla düşünmeyi vazgeçilmez rutine bağlamış bir kulum.Yanlış düşünmekten, bazı kanılara varmaktan,Allah'ın yarattığı her şeyin nizamı hakkında fikir yürütürken günaha girmekten korkan da biriyim aslında.Benimki teşbihin esnek görüşüne sığınmaktı diyelim.Dağılıp toplanmada tek aklıma gelen örnek buydu. Toplanma fikri asıl güzel olanı.Küçüklü büyüklü derken ise, hala öldüklerinin acısını üzerimden atamadığım 13 günlükken ve 13 yaşındayken ölen çocuklarım gelir aklıma ve Ahiret'i sabırsızlıkla beklediğim.Seni bu çıkışından dolayı gerçekten kutluyorum yavrum. Allah her şeyi bir düzene oturtmuş. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız ne kadar acı gelse de onlara başımızı eğmek ve sorgulamalardan olabildiğince uzak durmamız gerekiyor.Evet yazılarım genel olarak hüzün kokuyor ve sitem dolu.Bunun farkındayım. Yaşadığım sevgi,bana o isyan dolu şiirleri yazdırıyor.Kırk beş sene öncesinden,yüreğinde sakladığı bana olan aşkıyla,arayıp ve beni bulup,elimden tutarak hayata karıştıran dört dörtlük olmasa da halleri, seven birinin varlığına şükretmeliyim belki.Fakat uzakta kalmamızı gerektiren gerçeklerden etkilenmemem elimde değil.İşte hasretin acısı böyle isyan dolu yazdırıyor bana ve daha mutlu satırlarda da anlatmalıyım bu sevgiyi. Ama bundan sonra yazdıklarıma hatırladığım güzel anları da katacağım.Aslında yaşamayı, yaşadığım her zorluklarına rağmen çok sevdiğimi de. Sanırım şakacı karakterimden destek almalıyım.Beni;*tek beklediğim tarz*niteliğinde yorumunla sanki bir gaflet uykusundan uyandırmış oldun canım.Seni alnından öpüyorum.Sevgilerimle...Ece ablan:)
YanıtlaSilHz. Ali'nin dediği gibi insanları tanıdıkça yalnızlaşır insan... Yalnızlıkta insanı güçlü kılar ablacığım. Sevgilerimle...
YanıtlaSilTeşekkürler kardeşim.Yüreğine saglık.Sevgilerimle.
Sil