Kafası Bozuk İnsan |
Dillerde Gezen Hakaretler
Çok oldu sanırım sitemden herkese açık yayınladığım 'Doğru mu yapıyoruz?' başlıklı yazım o sevimsiz gif engeline takılmıştı... Önce hiç umursanmadığını görmüştüm. Tek bir hanım bloggerımız beni rahatlattı, derken peşi geldi. Ben ne amaçladığımı gayet tabii ki biliyordum. Ama bir hanım bloggerımız öyle bir yorum yaptı ki, aklımın teğetinden bile geçmeyen konuda isnatta bulundu.Bana ne denmek istendiğini hala anlamış değilim. Eğer sizler anlarsanız lütfen bana yorum yazarak yardımcı olun. Yorum şuydu "Sevgili Ece, isminle hitap etmek isterim kusura bakmazsan(ablayız ya...)iki oğlum da hasta, beynim birazcık durma noktasında, uykusuz ve yorgunum, ONDAN GALİBA ne demek istediğini anlayamadım. Sosyal medyadaki varlığına birilerinin ihtiyacı var mı sorusuna cevap mı arıyorsun
(?)hadi soru işareti de benden olsun... Özensiz ve aşağılayıcı bir mesaj. Anlayamadım. Bu yaşta niye medya umrumda olsun ki? Gençken bin türlü çile çekmişim, hazır şurada bir uğraş bulmuşum. Diğer yazılara da baksaydı bu kardeşim öyle yazmazdı. Kalp kırmak hiç hoş değil...
Dönelim 'BİZ NE YAPIYORUZ?' yazımla ilgili açıklamalara da başka dalga geçen olmasın... Bir doğruya bedel, hiç bir affedilir yanlış olamazdı. Mesaj gereken yerlere gitmişti. Hatta takıldığım, görmekten hazzetmediğim durumların kahramanı ile sanki hayali bir protokol imzalamıştık. Fakat genele de vermek istediğim mesajların gayet donanımlı insan tarafından çok da anlaşılmaması biraz üzdü beni. Bilim insanının dünyevi hallerini kontrol etmeyi aklına getirmemesi, sabırsız bir arı gibi anlar itibariyle değişik çiçeklerde konaklayıp, nasibini bile almadan uçması çaresizliğinin göstergesi gibiydi. Üstelik asıl konu sanki hiç önemsenmedi.
Nasıl alışkanlıklarımız olursa olsun burada belli bir kitleye yayın yapıyor olmamız bazı mesuliyetleri de beraberinde getirir. Eğer bir erkek, (konumuz şimdilik bu)eğer gerçekten sevdiği kadını bulur, bedensel ve ruhsal tatmini yaşarsa ne kendisini açık alanlarda garip durumlara düşürür, ne de bunlara ihtiyaç hissetmez.
Bir kısım erkek akıllıca davranıp büyük ihtimalle evlenir. Eh, biraz derli toplu bir yaşamı olur. Peki evlenince erkeğin egosu onu terkeder mi? Asla... Bazı erkekler arkadaşlarıyla sık ya da seyrek buluşmalarındaki sohbetlerinde, iş ve maç konularının dışında belki siyaset, biraz futbol ve yine soyutlayıp anlatmamız gerekirse, çoğunluk diyebileceğimiz güruhun olmazsa olmaz muhabbetleri <kendilerinin oturttuğu söyleyişle> 'karı muhabbetleri'dir maalesef... Bu olmazsa olmazlarıdır. Kimi masalarda harika diksiyonlarla, kimi masalarda değişik lehçelerle O MALUM dillerine yerleşmiş TEK SÖZ özneli ve versiyonlu koymalarla.
Twitterda bir bakıyorsunuz; genç erkekleri geçtik, artık kızlarda da aynı kısaltmalar... Erkeklere isyanla yerleşip doğallaşmış... Kadın ya da kızlar mutlak bir bedel öderler de, erkekler genetik olarak zaten müsaitler buna. Yolda yanınızdan geçerken sizi hiç umursamadan basarlar küfürleri. Nefret edersiniz kadınlığınızdan. Ya da şerefli bir erkek olsaydım da en azından üçüne beşine hadlerini bildirebilseydim keşke der hayıflanırsınız. Nefislerine alet ettikleri çok geniş bir portföyleri vardır. Vücutları tok olsa da, ağızlarının tatmini de önemlidir. Bu onların kim bilir kaçıncı tatmin çeşididir.
Toplanarak yapılan sohbetlerde evdeki hanımın adı geçmez, geçmemeli de zaten. Ama bu eşlerinin düştüğü durumun gerçeğini değiştirmez. Kendisini garantide sanıp aldanan yine bir kadındır. Ama evli oldukları için kullanıp kullanmama hakları olan hem cinslerimizin imtiyazlarının kıymetini de, bir şekilde yanlızlığa mahkum olmuş kadınlar ve dullar bilir. Dulluk başlı başına bir sorundur zaten. Hem kadın için hem de onun iyiliğini!!! düşünen bazı kıt beyinlilerin vücutları için. Evli kadınların bazıları ezelden beri beraberlermiş gibi nüfuz sahibidirler. Kocalarını sadık bir köpeğe çevirebilirler. Bu kocalar da dışarıda ahkâm kesenlerin çoğunluğunu oluştururlar. Sohbetlerde, evdeki imtiyazlıların yine artılarına eklenecek şansları vardır. Hasbelkader dozu artan bir içkili sohbette eğer kavga çıkarsa, KARIN, ANAN, KIZIN sözcüğü eğer ekleriyle birleşip küfre dönüşürse, sonuç muhtemelen bir kayıptır bir kişinin son nefesinde...
Ahlâksız erkek, bir tek ailesindeki kadınları korur kollar genellikle. Bir de kadınlarını pazarlayan, aşağılayan, döven daha da ileri gidip öldürenlerini insan sınıfına alıp değerlendirmeyiz. Evli erkek ya bunalıma düştüğünde, ya da macera hevesiyle dışarı açılır bazen. Eğer kafasına koyarsa tuzak kurarken zorlanmaz. Neden mi? Zira biz kadınların"SEVİYORUM!" sözüne zaafımız vardır. Al sana yasak bir ilişki, alışmak, vaatler, göz yaşları ve istenmeyen bir sürü haller... Kayıpla çıkan tek mağdur vardır. O yine kadındır...
Evlilik bazen kurallarına mecburen uyulan bir tutsaklık kurumudur. Bilinç altından kim bilir kaç kere aldatır kadın, genelde hayâlen ve erkek ise gerçekten. Erkek psikolojisini çözecek kadar uzman değilim ama birebir evliyken ve eşimi kaybedene dek başıma gelenler, yakınlarımdaki örnekler, duyduklarımız, seyrettiklerimizden bu sonuçları çıkarmak zor değil. Artık komediler bile cinselliği kullanmazlarsa gülünemez hale geldi. Tüketim malzemelerine yem olmak ne kadar onur kırıcı. Bizler önce ana olmak için yaratıldık. Kadınlığımız ikinci planda gelir. Eğer izin vermeseydik ve teslim olmasaydık bu aymazlığa, kadınlar böyle harcanmazdı.
Sanırsınız belli aralıklarla onlara seminerler veriliyor, gelemeyenler için de tamimler dağıtılıyor. Bütün bölgelere yayılan sar'i bir hastalık gibi. İşte bu gaflette olanlardan, salon adamı sıfatına haiz biriyle evlenmiştim. Otuz seneyi, kendisini ve beni tükettikten sonra düştüğü durumu bilmek istemezsiniz. Son günleri benden helâllik istemekle geçti. Ama ne fayda? Kadınlarımız harcanmasın, ölmesin!.. Haklarımıza sahip çıkalım hemcinslerim...
Bir tespitim sonunda daha dün akşam fark ettim ki, biz kadınlar kendimizi boş yere yorup erkekleri hiç tanımadıkları yerlere yükseltmişiz. Nefislerinde eriyip gitmiş fedakarlıklarımız ve olan şişkin egolarını daha da hazmedemiyecekleri hale getirmişiz. Sevdiğimiz erkeklerden nice darbeler yemişiz. Uyanmak için çok geç kalmadık mı sizce? Bir de şu sözü siz siz olun söylemeyin "Benim kocam aldatmaz!" Neden biliyor musunuz? Erkekler de der ki, "Gözüyle görse benim eşim, onu aldattığıma inanmaz! Bu nasıl bir şeydir? Allah aşkına?..
Sağlıcakla ve güvenle kalın...
VATANIMDA HER ŞEYİN YOLUNA GİRMESİ DUALARIM İLE.
Ece Evren.
Bence oldukça net anlatmışsınız. Biz kadınlar da eşlerimiz de ne kadar eğitimli olursa olsun, evlendikten sonra kadınlık kayboluyor annelik ortaya çıkıyor. Halbuki kadın olmak ayrı, anne olmak ayrı. Biz kadınlar dahil herkes anneliği herşeyden üstün tutma eğilimiyle yetiştirildik. Bilinçaltımız bu tarz kalıplarla dolu. Ömrümüzü başkaları için yaşıyoruz ve o başkaları (çocuklarımız, eşimiz) bir zaman sonra kendine yeni bir yol çizdiğinde hayal kırıklığına uğruyoruz. Annelik çok zor, çocuk yetiştirmek tek başına çok zor. Bir erkek nasıl bir baba olup aynı zamanda bir erkek birey olarak yaşantısına devam edebiliyorsa, kadınlar da bu şekilde yaşamalı diye düşünüyorum. Evet kalıplarımız var doğru ama bunları esnetmek ve kırmak da bizim elimizde. Önemli olan neyi ne kadar istediğimize karar vermek ve harekete geçmek. Dengede kalabilmek dileğiyle :)
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkürler.Tepki almaktan ürksem de düşüncelerim,yaşayıp anladıklarımla artık netleşti.Kadın nüfusumuzun daha bilinçli olması tercih edilendir.Aslında herkesin her şeyden haberi var artık.Sadece,uygulama isteği olsun.Sevgilerimle Gökçe kardeşim.Ece ablanız.
SilEce Hanım,
YanıtlaSilTespitleriniz çok doğru.. Biz izin vermezsek ve teslim olmazsak yavaş da olsa düzelebilir her şey... En azından, bir bedel ödeyeceklerini bilse o zihniyettekiler, bu kadar vahşet yaşanmaz. Biz kadınlar haklarımıza ve birbirimize sahip çıkmalıyız.
Size yorum yapan hanımefendinin ne demek istediğiniyse hiç anlamadım ve anlamak da istemedim. Böyle şeyler için kendinizi üzmeyin.
Sevgiler...
Teşekkür ederim canım.İnşallah gün gelir,her türlü güvenliğimiz olur.Biraz istek,çok da gayret gerekiyor bence.Sevgilerimle.Ece ablanız.
SilÖzellikle son paragraftaki yazdıklarına kesinlikle katılıyorum ablacım. Ellerine sağlık.
YanıtlaSilDream..Evet yavrum.İnşallah öyle olur:(Teşekkür ediyorum yorum için. Sevgilerimle.
Silaslında bir başka kadın değil mi diğerinin üzülmesine göz yuman..aslında en az onun kadar kendisinin de üzüleceği gerçeğini göz ardı eden..kendi değerimizi bilip ona göre yaşarız bir gün umarım..
YanıtlaSilEvet ,maalesef buna meydan veren erkekler.Onlar bulundukları yere ,topluma saygılı olurlarsa kadınların bir kısmı acılarla kıvranıp,diğerleri de hikayeleri kendilerinde mahfuz olanlar da günaha girmezlerdi.Tam mutluluğu yakalayan var mı?Hep düşünürüm..
SilEce Abla benim de düşüncelerime tercüman olmuşsun gayet de güzel yazmışsın. Kalemine sağlık diyorum. "Tepkilerden ürksem de" demişsin ama tepkileri de boşvermelisin. Hakaret olmadığı müddetçe onlar doğru yolda ilerlediğinin resmidir :)
YanıtlaSilTeşekkürler Dilek kızım.Sevgiler sana:))
SilUmarım her şey yoluna girer
YanıtlaSilBloğumu düzenlerken gördüm. Mutlaka cevap verirdim kızım. Umarım daha da kötüye gitmez...
Sil