Oyuncular |
Oyuncular 5.Bölüm
İnattan ibaret biri idin. Bu zorlanmalarımdan sonra aniden geliveren rahatsızlığımın ataklarında, sen hedefli çeşit çeşit ahlar türetiyor ve sonunda seni mümkünse onuruma kurban etmek istiyordum. Benim fobilerimden en yıpratanı(kötü bile olsa ki, uzuuun süre evli olduğum oyun partnerim beni habis huylarıyla bilemişti), alışabildiğim insandan ve mekandan kendi isteğim dışında koparılmamdı. Bu dizi beni fena sarmıştı, asla ben sıkılmadan bitmezdi. Hiç umutlanmasındı. Ben hiç bir yaptırıma boyun eğmezdim. Kör gururum ezilirse, ezene misilleme yapardım. Hem de hiç acımadan. Hoşgörülerimle acımasızlıklarım arasındaki yol uzunca ve tuzaklarla doluydu. Bu yolda ışıklar, ikaz lambaları yoktu, aldanman kolay oluyor, sürekli sürüşlerimi ihlal ediyordun. Yolun bitiminde ise, öyle bir kaza yapardım ki kendimi de yaralardım. Bunu da eski oyunlardaki olayların sebep ve sonuçlarından özetle verdiğim tüyolarla hissettirmeye çalışmıştım hep. Bu iltiması kimse yapmazdı sana...
Biliyordum, uyarmıştım seni. Ya hep, ya hiçti her şey bende. Başka yol tanımazdım. Egoist değildim, ama ego denen sefil şeyin bulunması gereken yer dürtülürse tıpkı aşılanmamış bulaşıcı hastalık gibi kuruluverirdi baş köşeme. Senin egon neydi ki? Saçma sapan taviz vermediğin hep salakça şeyler. Komiktin ve beni bazen eğlendiriyordun bile...
Çok menfaatçiydin... Olduğunu fark ettiğimde "Ne de çabuk yahu! bu da mı böyle? En kızdığım şey..." diye düşünmüş ve anında değişik bir yol izlemeye karar vermiştim. Aslında anlaşma yapılırken maddiyattan konuşmaktan kaçınılamasını özellikle belirtmiştim. Zira belki düzelmezdin, fakat utanacak hale sokup seni "Ben ne haysiyetsiz adamım!"dedirtecektim sonunda. Ama senin sayende ne ne kadardır?, nerede neyi ucuza buluruz?, çekim aralarında dişlerimi sıkıp dinlemek zorundaydım. Kocaaa adamdın. Settekiler zaten tuhaf tuhaf bakıyorlardı sana. Acıyordum işte. Hiç kıyamıyordum bazen. Kahretsindi! Bu oyunu duygusallıkla götüremezdim.
Sana görgüyü, sana inceliği, sana düşünceli olmayı öğretmeye çalışıyordum dizide. Ama metne uymayıp, özsüz özüne dönüveriyordun. Çok zor ezberlediğini anladığımda ise, diğer sahnende alıştığın muameleyi uygulamaya karar verdim. Zira geçen üç uzuun seneden sonra, biraz da olsa kendimi garantide hissetmem için gereken sözleri duyuyordum artık sıkça senden. Bunu direkt yapmayacaktım. Bir çok eksiğini giderip, önce alıştırmalıydım. Kimseye yakın kişi buna "Hayır!" diyemezdi. İnce oya yapar gibi küçük küçük ilmeklerle, güzel bir ürün çıkarırdım belki. Sevincini görmemezlikten geliyor, teşekkürlerin esnasında ortamı boğan bir ses efekti dahil ediveriyordum oyuna. Vaktim çoktu. Belli bir yerde olma gerekliliğim de yoktu. Bunun için çok açık verilmişti bana...Varlıklı değildim, lakin amacımı gerçekleştirmem gerekiyordu. Bu benim onurumun kurtuluş savaşı idi. Anlayacaktın fakat geç olacaktı...
Ece Evren
İnattan ibaret biri idin. Bu zorlanmalarımdan sonra aniden geliveren rahatsızlığımın ataklarında, sen hedefli çeşit çeşit ahlar türetiyor ve sonunda seni mümkünse onuruma kurban etmek istiyordum. Benim fobilerimden en yıpratanı(kötü bile olsa ki, uzuuun süre evli olduğum oyun partnerim beni habis huylarıyla bilemişti), alışabildiğim insandan ve mekandan kendi isteğim dışında koparılmamdı. Bu dizi beni fena sarmıştı, asla ben sıkılmadan bitmezdi. Hiç umutlanmasındı. Ben hiç bir yaptırıma boyun eğmezdim. Kör gururum ezilirse, ezene misilleme yapardım. Hem de hiç acımadan. Hoşgörülerimle acımasızlıklarım arasındaki yol uzunca ve tuzaklarla doluydu. Bu yolda ışıklar, ikaz lambaları yoktu, aldanman kolay oluyor, sürekli sürüşlerimi ihlal ediyordun. Yolun bitiminde ise, öyle bir kaza yapardım ki kendimi de yaralardım. Bunu da eski oyunlardaki olayların sebep ve sonuçlarından özetle verdiğim tüyolarla hissettirmeye çalışmıştım hep. Bu iltiması kimse yapmazdı sana...
Biliyordum, uyarmıştım seni. Ya hep, ya hiçti her şey bende. Başka yol tanımazdım. Egoist değildim, ama ego denen sefil şeyin bulunması gereken yer dürtülürse tıpkı aşılanmamış bulaşıcı hastalık gibi kuruluverirdi baş köşeme. Senin egon neydi ki? Saçma sapan taviz vermediğin hep salakça şeyler. Komiktin ve beni bazen eğlendiriyordun bile...
Çok menfaatçiydin... Olduğunu fark ettiğimde "Ne de çabuk yahu! bu da mı böyle? En kızdığım şey..." diye düşünmüş ve anında değişik bir yol izlemeye karar vermiştim. Aslında anlaşma yapılırken maddiyattan konuşmaktan kaçınılamasını özellikle belirtmiştim. Zira belki düzelmezdin, fakat utanacak hale sokup seni "Ben ne haysiyetsiz adamım!"dedirtecektim sonunda. Ama senin sayende ne ne kadardır?, nerede neyi ucuza buluruz?, çekim aralarında dişlerimi sıkıp dinlemek zorundaydım. Kocaaa adamdın. Settekiler zaten tuhaf tuhaf bakıyorlardı sana. Acıyordum işte. Hiç kıyamıyordum bazen. Kahretsindi! Bu oyunu duygusallıkla götüremezdim.
Sana görgüyü, sana inceliği, sana düşünceli olmayı öğretmeye çalışıyordum dizide. Ama metne uymayıp, özsüz özüne dönüveriyordun. Çok zor ezberlediğini anladığımda ise, diğer sahnende alıştığın muameleyi uygulamaya karar verdim. Zira geçen üç uzuun seneden sonra, biraz da olsa kendimi garantide hissetmem için gereken sözleri duyuyordum artık sıkça senden. Bunu direkt yapmayacaktım. Bir çok eksiğini giderip, önce alıştırmalıydım. Kimseye yakın kişi buna "Hayır!" diyemezdi. İnce oya yapar gibi küçük küçük ilmeklerle, güzel bir ürün çıkarırdım belki. Sevincini görmemezlikten geliyor, teşekkürlerin esnasında ortamı boğan bir ses efekti dahil ediveriyordum oyuna. Vaktim çoktu. Belli bir yerde olma gerekliliğim de yoktu. Bunun için çok açık verilmişti bana...Varlıklı değildim, lakin amacımı gerçekleştirmem gerekiyordu. Bu benim onurumun kurtuluş savaşı idi. Anlayacaktın fakat geç olacaktı...
Ece Evren
Zor bir süreç Ece ablacığım. Devamını bekliyorum:)
YanıtlaSilEvet canım.Gerçekten de zor bir süreç.Dilerim sevgi kazanır.Yazıyorum yavrum. Sevgiler sana.
YanıtlaSilDevamını bekliyorum Ece abla..
YanıtlaSilYazdıklarımı geçirirken, aklıma yeni gelenlerle uzuyor da uzuyor.Sağol yüreklendirdiğin için Emrah :)
Silgururumun Kurtuluş savaşı süperdi:)
YanıtlaSilEline kalemine sağlık sevgiler.
Sağol Hatice can kardeşim.Sağol .Sevgilerimle :)
SilEce Ablacığım, ne yorucu bir savaş bu... :(( İlerledikçe neler olacak, diye düşünmeden edemiyorum.
YanıtlaSilYorucu Blana canım.Ama bu konularda dayanıklılık rekorum var kendi yaşamım esnalarında.Zira pes etmek yok bende :( Aslında moralin bozulduğu anda bırak.Ben bile sıkılıyorum bazen kızım.Sevgimle :)
Silsabırsızlıkla bekliyorum devamını Ece Abla
YanıtlaSilCanım, ben senin yorumunu kaçırmışım.Yazıyorum canım.Stokta da var :) Sevgiler sana.Sağol :)
SilOkuduğum ilk yazınızdı, hikayenizi henüz bilmiyorum yani ama takipte olacağım. Sevgiler... :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilSağolun, hoş geldiniz.Tabii ki ben de şimdi profilinizden giderek iade-i ziyaret için yola çıkıyorum.Sevgilerimle :)
SilNe kadar derinlerden taaa içinizden fışkıran cümleler bunlar. Zaten sizi takip etmeye başlıyalı, hep yan komşumla sohpet havası hissettirdiniz.O kadar yakın. ..Sevgiler...
YanıtlaSilSevgili Aytül.Bu güzel düşüncelerine ve beni yakın hissetmene çok sevindim.Bazen birbirimize nasıl yakın hissedebiliyoruz.Bu çok güzel bir duygu.Ben de şimdi bloğuna doğru bir yolculuk yapayım, meraklarına ilgi duyduğun şeylere ve paylaşımlarına..Tanıdığıma sevindim kızım.Sevgiler.Ece ablan :)
SilBen de çok mutlu oldum Ece abla;)
YanıtlaSil