Uşak Şehri |
Evimizin salonunun tam da ortasındaki masada oturmuş babamın salona çıkmasını beklerken, birazdan yaşayacağımız olayı asla tahmin bile edemezdik. 1968 yılının 31 ekimiydi. Yeni nişanlanmıştım ve babamın bu durumu kabullenmesinin zor olduğunu zaten biliyordum. Ama gençliğimin amansız cesaretiyle ve aşık olmanın büyüsüyle hiç korku duymamıştım, bu tür korkuyu tanımıyordum bile... Her şeyden bizi ürküten babam, belki de bilerek bu konuda baskı yapmamıştı. Babam uzunca bir süredir rahatsızdı, hastalığın bize yansıyan yüzünden haberdardık sadece. Ağır Ceza Hakimiydi babamız. Bence bütün şanssızlığımız ondan olmaktı. Annem ise melek gibi denen kadınlardandı. Asıl zor olan onun hayatıydı, sürekli manevi ve sıklıkla uğradığı fiziksel şiddete nasıl dayandığını hala merak ederim… Beş kardeştik, ablam, ağabeyim, ben ve benden küçük iki kardeşim, üç kız ve iki erkek. Orta Anadolu’nun yüzölçümü en büyük şehrinde doğmuşum. 1950 yılının 20 ağustos Pazar gününde. Hatırladığım şeyler kısıtlı, ama şuuraltımda onarılmayı bekleyen onlarca travmalar olduğunu biliyorum. Daha evlendikten sonrakileri halledememişken, onları deşmeye hiç cesaretim yok. Yüzüme oturmuş soğuk tavrın, kolay kolay kimsenin beni kaldıramadığının sebebinin de bu olduğunu biliyorum.
Genellikle müstakil evlerde yaşarmışız. Ablam anlatırdı, konu komşu rahatsız olmasın diye... Zaten ne sesli güler ne de sesli ağlardık. Bize öğretilen buydu, normali bu sanırdık. Ama çevreye karıştıkça hiç de öyle olmadığını fark ettik ve neden?lerim , sorgulamalarım, kızgınlıklarım o günlerde başladı. Konuşkan bir çocuk değildim. Uyumadan önce en az bir saat düşünürdüm. Bu da babamın "Her gece uyumadan günün muhasebesini yapın!” sözünden sonra olmuştur mutlaka. Küçücük çocuğun muhasebe yapacak neyi varsa... Babam böylelikle bizi, ömür boyu huzursuz uyumaya mahkum etmişti.
“Ahlaksız kadın!” kuyruklu yalancı kadın, çocukların uçkurlarını bağlama, hepsi bu evdeki görevlerini kendileri yapacak! Bu sözler kararları hiç temyizden dönmeyen dürüstlüğüyle nam salmış Ağır Ceza reisi babamın dudaklarından sık sık dökülen, acı verdikleri kadar anlayamadığımız sözlerin yalnızca bir örneğiydi.. Bu hikayede dialoglardan ziyade, babamın tiradları var hatırladığım... Ama içimizde kalan binlerce çığlık ve bir o kadar da cesaret edip de veremediğimiz kendimize göre cevaplarımız… Yani bir şekilde babamı sağır farz edersek dialoglarımız var. Evde genelde sessizlik hakim, çünkü babam tıpkı mahkeme salonundaki gibi her an her şeye şeye hakim...
Başta yorumlara kapatmak istediğim halde, sonradan düşüncelerinizin benim için ne kadar önemli olduğunu, ayrıca atlatıp atlatmadığımdan emin olamadığım bu travmalar konusunda yorum yapma ihtimallerinizin beni onaracağını düşündüm.
Ece Evren. 07.07.2016
Merhaba ece hanım güzel blogunuzu bir blog keşif etkinliğinde gördüm hemen takibe aldim bende beklerim sevgiler :)
YanıtlaSilTeşekkürler Kübra, tabii ki, hemen bakmak isterim.Sevgiler kızım :)
SilBaşlamak, en büyük adım. Devamını bekliyorum :)
YanıtlaSilEvet canım.Biraz zor oldu karar vermem bloğa geçip geçmeme konusunda.Ama gerçekten rahatlayacağımı hissettim.Sağolun destek için.Sevgilerimle :)
Sildramatik bir öykü başlıyor galiba.
YanıtlaSilEveet deeptone, tatlı kızım.Eğer gerçekten seni üzecekse üzülürüm.Ben hem üzer, hem de üzülürüm.Sevgiler canım :)
SilGeçirdiğimiz çocukluk dönemleri çok önemli.Otoriter bir babaya sahip olduğunuzu düşündüm.içine kapanık olduğunuz için,kendinizi yazarak muhteşem bir şekilde ifade ediyorsunuz.Tebrik ediyorum sizi :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim gerçek dost.Sizi yanımızda hissetmek inanın çok güzel. Sevgiler :)
SilBiz babamızdan böyle gördük sözleri ne kadar da tanıdık geliyor.
YanıtlaSilNeden neden neden hep baskıyla büyütüldük
Evet Tigris'im.Alıştık bu defa kendimiz uyguladık kendimize baskıyı canım.
SilSelam Ece,
YanıtlaSilYaşam bazen insana rastgele bir düzen gibi gelebilir. Rastgele mi yoksa belirli bir düzen mi yaşam? Bu sorunun cevabını bulmak çok zor. Fakat, insan okuyup yaşamı ve evreni anlayınca ya da anlamaya çalışınca bütün "rastgele" düzen biraz olsun düzene giriyor. Büyük bir bütünün, akıl almaz bir bütünün ufak bir parçası olduğumu(zu) anladığım(ız) zaman az da olsa dünyanın kargaşasından ve kişisel çıkmazlardan uzaklaşıyor insan.
Ben de uzun zamandır yazıp yazıp attığım uzun öykülerime az da olsa başladım. Aslında bu potansiyelimi yıllardır saçma sapan yerlerde kullandım. İlkokuldan beri yazıyorum. İlkokulda iken daha olmadı, kendimi dışarı atıp gördüklerimi yazıyordum. Yolda akan arabaları, kuşları, evleri ve insanları... Fakat bu yeteneğim bulunduğum ortamda mum gibi eridi. Dediğim gibi bazı şeylerin cevabı bu dünyada yok... Sadece daha bilge olmaya ihtiyacımız var...
Evet Mustafa, olmuş ve olacakları kabullenmek, iç huzurunun yakalamak sanırım daha çok anlamaya çalışmakla olacak...Öykülerine dön Mustafa.Ben hikayeleri daha çok seviyorum.Sağol yorum için :)
YanıtlaSilYeni keşfettim blogunuzu takibe aldım hemen ben de kendiminkine beklerim :)
YanıtlaSilBu arada hikayeniz çok ilgimi çekti ben de küçük küçük hikayeler yazmaya çalışıyorum kendi çapımda ^-^
Deep....Hoşgeldin.Yaz kardeşim.Yazdıkça yazası geliyor insanın.Başarılar dilerim.
SilOfff....çok üzüldüm:(((hakimlik mesleğini eve de taşımış baban:( sizleri eş, evlat değil de, sanki mahkeme salonunda sanıklar gibi görmüş :(
YanıtlaSilEvet Müjde kardeşim.Kaç sene geçti üstünden.Belki yazarak rahatlarım dedim.Ama unutmak mümkün görünmüyor.
SilRahatlamanın en güzel yoludur yazmak Ece ablamm. Yaz ne olursun yaz. Bende hep yazarım kötü hissettiğim anlarda =( Uzun uzun sayfalarca bazen. İnan sonrasında küllerinden yeniden doğarsın. Tıpkı Kartal gibi önce gaganı kırarsın, sonra tüylerini yolarsın, en son tırnaklarını sökersin =( Canın acır çokk. Ama sonrasında öyle yenilenirsin ki! Yağmur yağar üstüne ve sen yeniden doğarsın. Daha güçlü, daha sağlam. Yaz sen Ece ablamm yeter ki yaz
YanıtlaSilNasıl güzel bir yorumdur bu.İnsanların birbirlerinden uzakta yaşayıp, elini bile tutamadan, tamamen yüreklerini konuşturmaları ne kadar büyük bir nimet. Söylediklerini uygulayacağım kızım.Sevgilerimle.
YanıtlaSilFiziksel siddet yasamasam da babamin yasattigi manevi siddetin kurbani olarak sizi anliyorum.
YanıtlaSilKız çocukları tokatlarla, uzun uzun kulak çekmelerle kurtuldular.Annem ve ağabeyim, bir de en küçük erkek kardeşim fiziksel, bizler de manevi işkence gördük.Size de geçmiş olsun canım.
YanıtlaSilO kadar güzel ve o kadar akıcıydı ki, yeni bölümün yayınlandığını görünce koştum başladım 1. bölümden. Hani kitap okurken o kadar merakla okuruz ki sayfayı çevirdiğimizi bile fark etmeyiz ya, sanırım mause'un tekeri öyle indi bende, bitince fark ettim. eline sağlık Ece Abla, inanılmazsın.
YanıtlaSilSağol genç arkadaşım, sevindim merak etmene, çok mutlu oldum kızım.Sevgiler sana :)
SilBaşladım okumaya en baştan:)
YanıtlaSilÇocukluğumuz ,yasaklar izinler o yıllar da hep böyleydi demek.
Geç başladım ama ben şimdi roman tadın da okuyacağım:)Yüreğine kalemine sağlık.
Haydi canım kardeşim.Başladın okumaya.Okudukça belki için kararacak, tek bundan sıkıntım.Sevgiler canım.
SilDoğum günlerimiz 1 gün araylaymış ilk o ilgimi çekti.Benim 19 Ağustos:) Şimdi neden kendine değer vermediğini çok daha iyi anladım. Değer görmemişsin ki:( Kötü bir çocukluk ve daha anne karnında yaşanan travmaların tamamını atlatamadıysan umarım yardımla kurtulursun hepsinden. Yazını merak ve üzüntüyle okumaya başladım bakalım neler olacak. Unutma SEN DEĞERLİSİN!
YanıtlaSilAynı burçtanız demek ki.Aslan aslında iyidir ya.Ama gerçekten kötü başladım hayata, okuduğun için teşekkürler.Yeni yeni bu ortamdaki değişik fikirlerle, tavsiyelerle terapi tadında iletişimler iyi geliyor.İnşallah okudukça çok üzülmezsin canım.Sevgiler sana :)
Sildramatik yaşam öyküsü ama işte geçmişte kalsın bunlar..🙂 uluslararası öykü yarışmasına katılmanız ne güzel olmuş,tebrik ederim efenim..✔😊
YanıtlaSilO zamanlar imla kurallarına pek uymuyormuşum, tekrar okuyunca onu fark etmiştim. Bir de diyaloglar olmalıymış hikâyemde. En özel yanı da, yaşanmış olması. Yaşadık ve bitti. Geçmiş değiştirilemiyor ama gelecek öyle değil.Okuduğun ve yorumladığın için çok teşekkürler Ertuğrul 😊
Sil