Milas- Boğaziçi |
Seni Sen Yapan Sevdiğin Şeyler - Mim Yazısı
Aslında bu mimi artık yapmam herhalde demiştim. Sonra “Haydi Ece, çocukluğun gereği yok, mimlemeseler de bugünlerde akıllarına gelmemiştir”, alınganlık yapma, yakışıyor mu sana hiç? falan diye kendime söylendim. Feri Peri kızım, özelden davet etti ve ben sadece onun hatırını kırmamak adına yapıyorum. Onun mimi şurada
Sevgili Ezgi başlatmış bu mimi.
Onun yazısı da burada
Maddelemeden yazacağım. Değineceğim hususların, insanların anlaşamama nedenlerinde, etkin rolü olduğuna inanıyorum. Benim deneyimlerim olacak yazdıklarım genelde ve sonuçlar ise elimde… Bazen yanlış yapmadığımız konusunda ısrarcı olabilir ve bunu dünyanın sonu olarak görebiliriz. İki kişi arasında olan her şey, yine o iki kişi arasında kalmalıdır. Nasıl kendiniz hakkında bir şey duymak sizi üzerse, o kişinin de bir şeyler duyduğunda üzüleceğini yok sayamazsınız. Anlaşılmayı dileyen biri, karşısındakini anlamaya da gayret göstermeli. Bir takım atışmalar, taşlar, çok kötü izlenim yaratıyor zira. Bir de sizi hakem yapmak isterlerse, hiçbir olayı ve akışını dinlemek istemezsiniz ve üstelik anlatılanlara "Evet" ya da "Hayır" demek sizin için resmen çiledir...
Beni ben yapan şeylerin başında; çok özverili, sadık, vefakâr ve paylaşımcı olmam gelir. Tek tek açayım şimdi. Özveri konusuna biraz torpil yapıp, daha çok işleyeyim. Özverili olmak gerekir mi, herkese ne kadar olunmalı ya da eğer yoksa kişilikte böyle bir özellik, zorlanarak yapılmaya çalışıldığında, nasıl görünür karşıdan vb. gibi. Öncelikle insan nasılsa öyle davranmalı, ödün vermemeli karakterinden. Bence her şey gibi özveri de dozunda olmalı. Zira her şeyin fazlası gibi, bu da dokunur hazımsız kişiliklere…
Evet, son derece safiyane olarak bakarken etrafıma (bu her kesim için geçerli) bir ışık aldığım kişi, benim özveri haneme kaydolmuş demektir. Bir hukuk oluşur haliyle aramızda, belki de ben böyle düşünürüm. Balıklama inandığım günler geçti, zira sağlığım risk altına girdi bir aralar. Artık daha tedbirli davranmaya; üzmemek ve üzülmemek adına dikkat etsem de, herhangi hissettiğim bir hilede, onu karşımdakine hissettirmem; hafifçe kapanırım. Birinci fırsatı verme zamanıdır. Sırf insan kaybetmemek ve haksızlık olmasın diye yaparım bunu. Sonra İzlerim. Bu defa doğallığını incelemeye alırım. Burada yazılarımızdan, yorumlarımızdan ve eğer irtibata geçmişsek sesinin tınısındaki niyet, istek ya da sıkılmayı anında hissederim. Hissettiklerimi bu defa uzunca düşünürüm. Bu insan(lar)ı görsem ne, görmesem ne olur; nihayetinde sanalda tanıdığım kişi(ler)! demem. Böyle düşünmem asla… Kendimi kırdırma süreci için atarım önlerine. Aslında bu benim sempati duyduğum kişiyi daha iyi tanımak için yaptığım bir şeydir. Niyetim seveceğime inandığım kişinin samimiyetini anlamaktır. Değer inanın, bir insan kazanmak için, tüm bunlara değer…
Zaten çoğunlukla tekrara düşen hallerdir bunlar… Bir malzeme olsun yeter, neredeyse çok kişi topa girer, gizli ya da açık hükümler verilir. Tavrı değişir muhatapların, kulisler oluşabilir de, ruhumuz duymaz… Bu belki zorlu bir süreç olur ama sonuçta, en çok da salınmışlıktaki olası özensiz davranışları dikkatle izlerken karar alabilirim.
Kişi ya da kişilerden, ancak böyle vazgeçebilirim. Bu yine sıkıntı verir, lakin içinde olduğum zamanki kargaşanın menfi etkileri kadar değil… Ben bazı şeylerin duygudaşlık ile gayet kolaylaşacağına inananlardanım. Birinin sıkıntısını dinlerken; beni ilgilendiren kısımlarını, her zaman önümde duran defterime not alırım. Anlattığı eğer ölçülüyse, makul bir sebepleyse ve (olmazsa olmaz kuralım) egosundan çıkışlı değilse; çok iyi bir dinleyici olur, teselli ederim. Ama örneğin, bahsettiği bir kişiyle olan sorunu ise ve beni geriyorsa yapacağım sadece kapımı kapatmaktır, gereken budur zira. Onu yalnız bırakırken ise, yine gereksiz bir burukluk hissederim.
Hayatımın merkezine oturtmadığım ama bir şekilde duygularımızın kaynaştığı çok kişi tanıdım burada. Hatta size bir örnek vereyim, insan ilişkilerinde neyin en önemli olduğuna dair. Google+ da, tarzıma uygun, sevdiğim paylaşımları olan, birbiriyle ilintili iki topluluğun sahibi kardeşim var. Şimdi bana "Ece Evren’le Edebiyat ve Şiirleri” başlıklı bir kategori ekledi. Çok mutlu oldum tabii. Duycan Uzun kardeşime buradan sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum…
Onu 2013 den beri tanırım. Edebiyata, şiire, çiçeğe, böceğe, ata, martılara, güvercinlerin o narin duruşlarına, velhasıl tüm doğaya hayran biridir. Bir süre hangoutstan bayağı bir zıtlaşmamız oldu. O da, ben de kırılmıştık birbirimize… Bir süre girdi araya, tedavi süreci oldu onunla arkadaşlığımızın. Ben yaşça ondan büyüktüm, yazdıklarını kabul edemediğim için, aniden bir agresyon nöbetine girmiştim bile… Sonra düşününce, daha ılımlı soru ve cevaplarla, az yaralı atlatabilirdik bu sürtüşmeyi dedim içimden.
Belli bir süre vicdanımla cebelleştim. Sert dilimden pişman olduğum için, barışmaya davet niteliğinde bir paylaşım yolladım grubuna. Bu bir şiirdi. Eğer gönlünü almak istediğiniz birinde, bu da işlemezse, bence hiç üstüne gitmeyin derim. Bu duygu yüklü, uzun süreler yöneticilik yapmış kardeşim hemen anladı. Ben onun hep “Nedensizce sevdiği Kraliçe ablasıydım” ve yaptığım her paylaşıma, eğer fark ettiyse mutlaka yorum yapar. Gönül almak insanlığa borcumuzdur. Biz aynı vatanın evlatlarıyız, belli bir kültür hâlâ görünürlerde yoksa, elimizden geldiğince oluşturmak zorundayız. Bir şeyleri ve birilerini uyandırmalıyız…
Beni, ben yapan şeylerde dış görünümüme dair başı çeken, asla makyajdan hazmetmediğimdir. Saçlarım artık kısa, onları parmaklarımla tararım, epeydir bu böyle... Sadece bizimkiler heves edip, fotoğraf çekme derdine düştüklerinde ya da bir vesikalık çekiminde, elimi kolumu zapt edenlerin zorla sürdükleri ruj, o güzel tadından dolayı mideme yol alır hemen. Kalan kızarıklık onlara yeter de artar bile, değil mi sizce de? 😏
Aslında çok kaliteli yemek zevkim vardır. Hem babamın” Yemeniz, içmeniz, eğitim ihtiyaçlarınız haricinde, birbirinizin küçülen şeylerini giymeye itiraz etmeyeceksiniz!” sözü, pardon emrine“gık” bile diyemedik. Hince bir soru sormak geçmişti aklımdan ama soramamıştım tabii. Soru şuydu “Baba, topluma karışırken giyeceğimiz şeylerin bize özel ambalajlardan çıkmamasındaki sebep, tamamen ekonomik durumdan ise eğer; çocuk sayısında ekonomiye gitmeyi neden düşünmediniz?” Hiç soramadığım bu soru, sorsam da sonucu değiştirmeyecek bir örnekti sadece… İçten içe bilenmeler…
İkinci özellik sadakatti, akla gelen ve bize nimet olan her şeye duyduğumuz bağlılık, minnet duyduğumuz şeylere ihanet etmemek yani. İhanetlerse çeşit çeşit… Hepimizin bildiği bu konuda, fazla yoruma gerek yok.
Vefa o kadar dalga geçilen bir kelime oldu ki, manası semt ismiyle açıklanır ve şimdilerde gülmelere vesile oldu. Vefa… Ahde vefa, aklıma ilk bu geldi.
Gelin vefayı Hz. Mevlana'nın sözleriyle hatırlayıp, tekrarlayalım, ne dersiniz?
“… Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.” (Mevlana)
“Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.” (Mevlana)
Vefalıyım ben, hem de çok. Kendimi çok sevemememin nedeni olarak, herkese kendimden çok önem vermemi görüyorum. Öyle olmalı. Ben; aslında benliğimin arkasında; ufacık, ürkek ve kırılgan bir çocuk gibi saklanıyorum ve beni oradan çekip çıkaracak, bunu yürekten isteyen kimse olmadı. Yani ben anlaşılmadım. En çok da buna üzülürüm zaman zaman…
Bendeniz |
Burası; Allah’ın bu yaşımda bana ve yavrularıma sunduğu bir nimet. Satın alıp, bizi oturtan eski damadımdan Allah razı olsun. Nicedir bu nimete sahip olanların ise, her gün havuz başında, yanlarından her ayrılanın arkasından gıybet etmelerine, saygısız davranışlarına rağmen, tüm güzelliklerin içinde; bu negatif şeyleri görmemeye çalışarak yazın burada kalıyoruz. Allah’ın herkese nasip etmesini diliyorum. İşte üstteki görseldeki yeri çok özledim. Bu kış bana; yavrumun hastalığı nedeniyle çok zor geçti. Orada bir gün deniz kenarına gidip gözyaşlarımı doya doya, hem de vatanım için akıtmak istiyorum. Bazı nedenlerden dolayı çok doluyum.
Doğayı, çiçekleri, hayvanları, kuşları, Allah’ın yarattıklarından, ürkütücü olanlarından korkma ve tabana kuvvet kaçmanın dışında, her şeyi severim… Ahirete tüm yüreğimle inanırım. Kafamı karıştıran çok şeyler olsa da, bunları bilmeye kalsak, kaldırılabilir şeyler olmadığını düşünüyorum artık...
Kalemleri seviyorum. Sabahın o sersemliğinde, uykumuzda- kim bilir hangi âlemlere gittiğimiz varsayımı ile ilk düşünce ürünlerimi kaydetmeyi seviyorum…
Geç kaldığımın farkındayım ama benim yapabileceğim hiçbir şey olmadığı için hayıflanmadığım yaşam aşkı bende çok yer edinemedi. Artık, sırf kızım ve torunum için de olsa, yaşamayı seviyorum. Bayağı inatçı ve gururluyum ama güzel bir söz beni anında yumuşatır.
Değişmeyi hiç düşünmedim, gerekli olduğuna da inanmıyorum. Bir sözüm vardır ve doğrudur, "Neysem oyum". Gelişmek ise, sadece kitap okuma konusundaydı. Zaten altyapı hazırdı, katları sindire sindire çıkmayı hayal ediyorum. Ve en önemlisi azmimi seviyorum. Mesuliyet duygumu ve ev işi yapmakta çok tecrübeli olmamı seviyor, bunun için şükrediyorum. Yaşım yetmişe yaklaşmasına rağmen, hâlâ genç kız gibi atan kalbimi, heyecanlarımı seviyorum. Kıskançlığı sadece aşka hapsettiğim için, bunun beni daha enerjik yaptığını ve bende mal, mülk, güzellik, cazibe vb. kıskançlıklardan eser olmadığı için Allah’a şükrediyorum.
Ben; en çok da şiir yazmayı, satırların arasından fırlayıp, sizleri anladığımı söylemeyi, vatanımı yüceltmeyi, çocukları kucaklamayı, şehitlere ağlamayı, kayıplarımı anmayı ve bu yaşımda bana reva görülen ayrılığa isyanlarımı yazmayı çok seviyorum.
Şimdi size bir sorum olacak. Yorum yapar da fikrinizi yazarsanız, hani okul biterken arkadaşlarınıza hatıra defterlerinize birkaç satırla sevginizi, onu hiç unutmayacağınızı yazarsınız ya, bunu hatırlayanlarınız çoktur. işte, sizden bunu rica ediyorum şimdi...
Sizce ben yaşamayı seviyor da farkında mı değilim? İki satırla da olsa fikriniz beni mutlu edecek ve hatıra olarak saklayacağım. Hoşça ve mutlulukla kalın. Sevgilerim inananlara…
İki kişiyi mimlemek geldi içimden. Yazmayı seviyorlar...
https://halil-ben-halil.blogspot.com ve
https://emreebozkus.blogspot.com.tr
Ece Evren/Halkalı 06.03.2018
Böyle maddelemeden daha güzel olmuş bu mim:) Anladığım kadarıyla biri, bir konuda seni hakem yapmak istemiş, hakikaten zor bir durum. Ben de sevmem bu tür hakemlikleri. Sanalda insanları tanımak çok zor, gerçek hayatta tanıyamıyoruz, sanalda nasıl tanıyacağız, ben de senin gibi çok temkinli oldum, ödüm kopuyor insanlardan, çünkü bakıyorum dün bana X şekilde davranan, bugün Y şekilde davranıyor, bir öyle, bir böyle yani istikrar yok, o zaman ben de şaşırıyorum, balıklama inandığım günler demişsin evet katılıyorum böyle yapmamak kimseyle hemen samimi olmamak lazım. Daha önce kırıldığın arkadaşınla barışmana sevindim, bu dünya küs kalmaya değmez:)bence yaşamayı seviyorsun, kızın, torunun, güzel şiirlerin, hikayelerin, hepsi yaşamı sevme nedenin. Sevgilerimi bıraktım. :)
YanıtlaSilSağ ol arkadaşım. Gerçekten yazmayı, en çok da şiiri seviyorum. Değişmek hiç hoş değil. Karşılaşıyoruz Müjde'm. En güzeli kendini çekmek. Hırs iyi bir şey değil zira. Çok teşekkür ederim canım. Benden de sevgiler Müjde'ciğim :)
Silsürükleyici roman gibi bir mim okudum sanki..😀 içten ve samimi cevaplar..emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSilSağ ol Ertuğrul. Mimleri, birbirimizi daha iyi tanımaya vesile olduğu için seviyorum 😊
SilSağ ol Ertuğrul. Mimleri birbirimizi daha iyi tanımak açısından seviyorum. Tabii samimi olarak cevaplamak tercih nedeni 😊
SilSevgili Ece, hazırladığın mim bile nev-i şahsına münhasır olmuş canım benim. 😊 Sen uygun topraklarda yetiştiğinde çok önlere çıkacak bir karaktersin aslında benim gördüğüm. Maalesef ağır otorite baskısı ile yaşamak istediklerin yarım yarım yaşanmış ve kursağında kalmış.
YanıtlaSilEvet yaşamayı seviyorsun ama içindeki yaramaz çocukla birlikte. O olmasaydı çok farklı bir Ece olurdu karşımızda, belki şiir bile yazmazdı. Hayatını bu haliyle sıkı sıkı tutup ayağa kalkmış olman takdire şayan. Sen iyi ki Sensin ve seni seviyorum canım. 💖
Sevgili arkadaşım. Tam da yazdığın gibi, eğer mutlu ve huzurlu evde yetişseydim her şey bambaşka olabilirdi. Babamın -bizlere verip, vermediğini- düşündüğünü bile sanmadığım mutluluğa rağmen, bizlerden beklediği başarılar; bence sadece dumanlı kafasından geçen ütopik hayalleriydi. Nitekim, doğuştan eğitim aşkı olan ablamdan başka kimseden sonuç alamadı...
SilÇok teşekkür ederim arkadaşım. Ben de seni seviyorum canım 💓
Yaşamayı seviyorsun ve sevmelisin de Ece Abla. Herkesin hayatında inişler çıkışlar olur ama elimizdekilere sahip çıkarak yaşama tutunmalıyız. Rabb'im kızına da tez zamanda acil şifalar versin inşallah. Güzel mimdi. Kalemini okumak yüzümdeki gülümseme sebebi. Çok öptüm :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim canım. Tabii ki eskisi gibi değilim, duygusallığımı biraz dengelersem hiç sorun kalmayacak. Sevgilerimle Beyda'cığım 💙
Silne kadar içten bir mim yazısı olmuş severek okudum emeğine sağlık canım :)
YanıtlaSilTeşekkürler canım. Sevgilerimle...
SilBence siz yasamayi cok hem de pek cok seviyorsunuz. Tek kelimeyle 10 puanlik bir yazi. Ders cikaracak cok sey var. Resim de harika. Sevgiler 😘😘😘
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Derya. Böyle düşünmen çok mutlu etti beni. Sevgilerimle canım 😊💕
SilBiz de sizi bu özellikleriniz, en önemlisi de samimiyetiniz dolayısıyla seviyoruz.
YanıtlaSilTeşekkürler kızım. Benim için değerlisiniz ve inan hepinize yetecek sevgim var 😊
SilEce Ablacığım öncelikle yazını çook keyifle okudum bilmeni isterim.
YanıtlaSilAnlatıklarını okurken sanki karşımda bana anlatıyormuşsun gibi hissettim. Dilerim bir gün tanışma fırsatımız olur. Kalemi gibi gönlü de güzel olan Ece Ablam'ız, iyi ki varsın! :)
Tuğçe kızım. Çok sevindim konuşuyormuş havası hissettirmeme. Tabii, inşallah tanışır, sohbet ederiz. Sen de, sizler de iyi ki varsınız canım. Sevgilerimle Tuğçe 💕
SilGüzel bir mim olmuş Ece abla.Seni daha iyi tanımamazı sağladı.Ne günler atlattın, beraber üzüldük yaşadıklarına.Zaman zaman hakem durumuna da düştük.Haklı bir taraf varsa hakem olmaktan rahatsız olmam asla.Yeterki somut örneklerle gelsin karşımdaki kişi.Tüm mailleri tek tek okurum ve hiç üşenmem.Haklının her zaman yanında olunmasından yanayım.Yoksa adalet duygularımız körelir.
YanıtlaSilOlayların içinde hiç yokken malum şahıs tarafından edepsizce bir yazı yazılmıştı.Haklı gördüğüm bayan arkadaşlarımızı desteklediğim için.Herşeyi yaşayarak öğreniyoruz.Vefa kelimesi için neler yazılmadı ki...
Yaşamayı seviyorsun ve yaramaz çocuk hep seninle.
Hoş geldin Sibel kızım. Aralarda yazdığım gibi; ben kendimi daha tanıyamadığımdan, hayatı sevip, sevmediğimden bile emin değilim.
YanıtlaSilTamam, aynen içimden geldiği gibi davranıyorum ama sırf kendime karşı suç işleyerek, hayatım dahil her şeyi, ibret hikâyesi tadında yumuşatarak bile olsa yazıyor ve bunu otomatikman yapıyorum.
Vatan sevgimi öyle dışa vuruyorum ki, tehlikeye atılmaktan da çekinmiyorum. Peki ben, kendime ait kararları bile, sırf duygusal oluşumdan dolayı veremezken, ne haddime dışında olduğum konularda ahkâm kesmek?
Yaşımı düşünürsek, zaten risk grubunda olduğumu göz ardı edemeyiz. Ben yine de dönüşü olmayacak şekilde kırılmalara karşıyım. Bahsettiğin karalamalar konusunda, bize orta yerde hakaret eden bir erkekti. Herkes karışamadı, zira oku yaydan çıkmıştı kişinin. Herkes aynı cesareti gösteremeyebilir.
Ben yine de hakem olmayı, ta küçüklüğümde babamın; sırf annemi aşağılamak için, ablamı hakem tayin ettiğinde, ablamın çektiklerini gördüğümden beri bu işi gerçekten sevmem. Bu nedenle o düşüncemi aynen yazdım. Ben yetkili ve karar mercii değilim ki yavrum. Üstelik çok yorgunum. Çok teşekkürler yorumun için Sibel kızım.
Seni kim hakem yapmak istedi bilmiyorum ablacım.Senin kararın ve haklısın.💕
SilÇok naif bir insansın, Ece abla. Dilerim kızının rahatsızlığı bir an önce şifalanır.
YanıtlaSilBazen, bu babayla ilgili söylemlerin bana kendimi hatırlatıyor...
Teşekkür ederim canım. Çocukluk, bazen geçip karşında dikiliveriyor. Anlatamıyorsun onu teselli etmek adına, aslında hiç anlam veremediklerini 😢Sevgilerimle Safiye kızım.
SilSen bir mim yazısını bile çok başka yerlere taşıyabilecek kadar duygu yoğunluğuna sahip hayatı, yaşamayı, kızını, anılarını, mutluluklarını, arkadaşlıklarını, emeklerini, kitaplarını çok seven bir kadınsın bence, Ece Abla :)
YanıtlaSilHazır 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne girmişken şu an, kutlu olsun Kadınlar ve Kadın Emekçileri günümüz...
Ne kadar azimlisin gördüm, hissettim seni. Bu satırlar, hayatı seven bir insanın satırlarıydı tabii ki...
Sevgilerimle :)
Canım Feri'ciğim. Yorumun gelmiş tatlım ama ben kayıplara karışmıştım 😊 Geldim, girdim, gördüm kızım 😊😊😊 Biraz fazla tutuyorum yazıları ama elimde değil. Feri kızım, düşüncelerini yazdığın için çok mutlu oldum. Zira sizlerden, objektif bakma şansınız olduğu için özellikle istedim bunu canım. Başarıyla bir mimin sonuna geldik sanırım canım. Daha çok kişi yapar dilerim. Bana topu seslenerek attığın için sonsuz teşekkürler.
SilDünya Emekçi Kadınlar Günü'müz kutlu olsun kızım. Gözlerinden öpüyorum 💙 💚 💛 💜
Ben de abartılı makyajı hiç sevmem.Porselen türü makyajlar da hiç bana göre değildir.Seninle hemfikirim bu makyaj konusunda.Kalemine sağlık ablacığım :) Öptümmmm :)
YanıtlaSilTeşekkürler Yurdagül'üm. Sevgilerimle, ben de öptüm canım 😊
SilEce ablacım meraba. Uzun süredir bloga giremiyorum yazini görünce yorum yapmak istedim.
YanıtlaSilÖncelikle abla insanları kaybetmekten korkma. Ben 28 yaşındayım ve inan tanirsan anlarsin cok olgunumdur. İnsanlari kosulsuz severim. Ancak egosuna yenik düştüyse ve eğer ki gercekten beni kırıyorsa! Ve en önemlisi taraf olmamı isterken haksız olduğunu biliyorsam o kişiyi hayatımdan cikararaj kaybetmem. Aksine kazanırım. Ne olursa olsun iyilik, insanlik kazansın. Gerisi laga ve luga.
Soruna gelince bence sen yaşamayı cook seviyorsun. Benim yasina yakin tanidiklarım bir kösede kös kös oturuyor. Sen öylemisin Allah askina. Hareket, canlılık hepsi sende var. 😄 Rabbim saglik huzur mutluluk versin insallah.
Hoş gelmiş Özlem kızım 😊 Daha sakin düşünüyorum artık, kaybedeceksem de yapacak bir şey yok... Dediğin çok doğru yavrum.
SilSeni sayfamda görmek sevindirdi beni. Sen, Esila yavrumuz ve tüm ailen hep sağlık ve afiyette olursunuz dilerim. Sevgiler kızıma 💙 💚 💛 💜
Yaşamayı seviyorsun. Ve yaşadıklarını o kadar güzel harmanlayıp anlatıyorsun ki. Kızına çok geçmiş olsun bu arada.
YanıtlaSilHoş gelmişsin Cem 😊 Fikrini belirttiğin, yazımı ve tarzımı değerlendirdiğin için çok teşekkürler...
YanıtlaSilUnutmuşum, kızıma dileklerin için de çook teşekkür ederim, o da teşekkürlerini iletmemi istedi... Sağ ol Cem.
YanıtlaSilsohbet havasında olduğundan mim yazısından çok kahve eşliğinde seni dinleröiş gibi okudum Ece ablam. eline yüreğine sağlık, sen ne güzel bir insansın, tanımadan sevdiğim nadir kişiliklerden... Uzun zamandır uğrayamadım bloguna, kusuruma bakma, bu dönem okul iş güç çok vaktimi alıyor, yazmaya ucu ucuna vakit ayırabiliyorum. Ellerinden öperim, çok sevgiler =)
YanıtlaSilCanım kızım. Gelmiş hemen ablasına. Tam kapatıyordum bilgisayarı, gördüm cevabını.
SilDuygun'um, siz eğitim görüyorsunuz. Artık zaman uçar gibi geçiyor. Yorumun için çok teşekkürler yavrum. İyi geceler, gözlerinden sevgiyle öpüyorum canım 💙 💚 💛 💜