Yeni Dalga Dergisi

Yeni Dalga Dergisi

Yeni Dalga Dergisi

Bloğumda ikinci defa bir dergi tanıtımı paylaşacağım. Bu dergiyi de, blog sahibi oğlum Emre Bozkuş bana ulaştırdı. Kendisine çok teşekkür ederim. Felsefe üzerine paylaşımlar yapan Emre'nin yorumlamaları aforizmalar üzerine olup, son derece zevkle okuduklarımdandır. 

Dalga, üç ayda bir çıkıyor. Zaten çok dolu dolu bir dergi. Bakalım neler varmış dergide?

Dergiyi rahatsız olmama rağmen, sırf maneviyatımı düzelmek ve ruhuma şifa olsun diye okudum. İnanın müzik dinlemek kadar okumak da, ruhu besleyen bir şey. Allah'a bu yaşlarımda bana geniş zamanlar ve rahatlık hediye ettiği için şükrediyorum. 

Gelelim derginin yazar/çizer kadrosuna. Ben 31 kişi saydım, lakin ilk sayfada 55 kişinin adı ve yayındaki paylaşımları var. Sayfa düzeni ve diğer çalışmaları yapan kardeşlerimiz olmalı diye düşündüm. Velhasıl kadro sağlam. Çok kişinin ortak çalışması; anlaşıp bir hedef koymalarına ise saygı duydum açıkçası...

Benim ilk okuduklarım, tahmin edeceğiniz gibi şiirler oldu. Baktım ki, uzun şiirler var. Uzun şiirleri, örneğin William Shakespeare tüm sonelerinde görebiliriz. Bu konuda düşüncemi de yazayım. Benden uzun şiir yazan görmek mutlu etti beni. Şiir de bir konu üzerine yazılır. Haliyle iki satır yazılandan farklıdır. Ben iki-üç satırda bitmiş bir şiire yoğun duyguların sıkıştırılmasını sevmiyorum. Bunun dışında şair ve yazarların tek ya da iki cümleye sığdırdıkları ifadelere bayılıyorum. İşte o ifade şair ya da yazarın hayat görüşünü, insanlara ait olay örgülerinde sebep-sonuç ilişkilerini tahlil güçleriyle özetledikleri ifadelerdir. İşte bu tek cümle dahi olsa, anlayana sayfalarca yazdırır. Bunlar yol gösterici; maddelenmiş yazılar halinde muhafaza edilirler, yıllar geçse de atasözleri gibi unutulmaz. Zaman zaman blog yazarlarının kitap yorumlarında spoiler olarak demeyelim de, çekici olan o kitabı okumamız için referans olabilecek notlar olur. İnanın ki, hem kitap okumayı ya da sırf o kitabı okumayı özendirici olması bakımından çok önemlidir bu kesitler. Bir filmin fragmanı gibi...

Dalga Dergisinde hikâye de var. Başka neler var bakalım? Hilal Seven'in "Kayıp Ruh", Ruken Şiryan İzci'nin "DELİLİK" bu iki paylaşım çok hoşuma gitti. 
"Delirmek bazen gerçekliğe verilebilecek en uygun tepkidir..." İşte düşündüğü bir şeyle bir kitapta karşılaşan birinin o sözün teyit edilmesi demek olabilecek, bunu fark eden kişide uyanan duygular çok değerlidir. İki birbirini tanımayan insanın ya da daha fazlasının, aynı (tabii ki olumlu şeylerde) düşünceleri olması, o şeyin doğruya yakın bir düşünce olduğunun ispatıdır bence. Ama bahsettiğim etkilenmelerden olan değil, ancak kişinin kendi hayat tecrübeleri ve yaşanmışlıklarından kopya çektiği, çıplak düşünceler bahsettiğim.

Gemiler Alabora şiiri çok ilginçti. "Tanımsızlıktan daha zor olan Belirsizlik" diyen Meryem Kara'nın tespitine katılmamak elde değil. Meryem, bir şiirle anlatmış bunu... Güzelleme adı altına iki şiir daha var. Arkadaşlarımız derginin bünyesinde bildiğimiz yaşamdan, aşklarından satırlar paylaşmışlar. 
Bir ünlünün hayatından bilmediğimiz yanlarını anlatmaya ayrılmış sayfada bu kez Mıchael Jackson ve şarkıcının acı bir hayat öyküsü var. Bildiklerimden çok bilmediklerim olduğunu gördüm. Ünlülerin hayatlarını allak/bullak etmeye kadir medyanın büyük iftira ve yalanlarını okudum bu satırlarda. Günah alacak kadar inandığımız ve inanmak kolayımıza gelen... Tefrikalardan sonra yine şiirler sayfası var. Dramatik ve ötesi şiirlere de rastladım. Maksat hissettiğin gibi aktarmak olmalı şiirde.  Öyleydiler... 

Caner Almaz röportajı

Caner Almaz'la yapılan röportaj sayfası ilgimi çekti. Onun etkilendiğim son paragrafı, yazmanın ne kadar önemli olduğunu vurguluyordu. Onu paylaştım sizlerle. Beşir Fuat'dan bahisle, onun birçok savaşa katılmış bir asker, gazete ve dergiler çıkarmış bir gazeteci, Osmanlı'yı birçok Batılı yazar ile tanıştırmış bir çevirmen, makaleler yayınlamış bir düşünür bilim ve felsefeye düşkün, Fransızca, Almanca ve İngilizce bilen, ilk denemeci, ilk materyalist, ilk eleştirmen gibi pek çok sıfata haiz bir Osmanlı entellektüeli tanıtılmış ve onun hiç istenmeyen -kendi kararı ile ölümü-nü öğrenmek beni üzdü açıkçası. Çok şey bilmenin ve çok düşünmenin de insana büyük yük bindirdiğini, çeşitli yazarların biyografisini okuduktan sonra anlamak zor değildi herkes gibi; benim için de. 
Adgar Allen Poe'nun hayatının özeti var. Zaman zaman bilimkurguyla, bazen de içine gizlediği ufak bir aşk hikayesiyle Edgar Allan Poe, insan doğasının en karanlık taraflarını ortaya çıkarmış başarılı bir yazardı. Ve çok da düzenli olmayan, acılarla dolu bir hayat, üstelik kırkında sonlanan. Zaten ölümünden sonra ünlenenler kervanında olması, açıkçası beni şaşırtmadı...

Bilimkurgu sayfasında İsacc Asimovdan, eserlerinden bahseden yazısı ile Emre'yi okudum. Geniş yorumu ve anlatım dili çok hoşuma gitti.  "Delilik Tek Başına Azınlık Olmaktır" değerlendirme yazısı var. George Orwell ve 1984 ve Hayvan çiftliği eserlerinden bahsedilmiş. Ben 1984 ü tamamlayamamış bir okur olarak, ki her sayfayı iki defa okuyordum; bu bilgiler hoşuma gitti doğrusu.
Teyit ettiğim bu satırları paylaşmalıyım.
Şöyle başlıyor: 1984 ün özeti diyebileceğim, "İnsanlar evlerde, iş yerlerinde sokaklarda kamera ile izleniyorlar... Ve "Büyük Birader"in mesajıyla, günlük yaşam bir kâbusa dönüşür- Nedense tanıdık geldi... Bunun bizim yaşadıklarımızdan daha çetin olmasına karşılık, manevi baskı altında ve bir çok insan kaybındayız. Sebep dönüp, dolaşıp, Baş ya da Büyük ...'e dayanıyor zira...

Devam ediyor,

"HAYATLARININ AMACI, İKTİDARA (GÜCE YANİ) HİZMET ETMEK OLAN KÖLELEŞTİRİLMİŞ- KENDİ GÜDÜSÜYLE GÜCÜN CAZİBESİNE KAPILMIŞ DAHA UYGUN- TOPLUM NASIL SAĞLIKLI OLABİLİR? Kurgulanan dünya karanlık, ümitsiz ve korkunç olsa da aynı zamanda hayranlık uyandıran?bir mantığa dayalıdır... Burada sanırım fikir birliği yapamayacağım. Mantık hastalıklı bir sonuca çıkıyorsa ben ona mantık demem...
Devam ediyor ve soruyor yorumcu: Düşüncelerimiz gerçekten bize ait mi? Cevaplamak istiyorum. "Evet, düşüncelerimiz bize aittir. Eğer doğru olduklarına inanıyorsak-ki yeğlenen olması önemli- onlarda kararlı olmayı bilirsek, eylemlere, yani yapılması gerekenlere çıkarır bizi. Yoksa sahip çıkılmayan her şey gibi ortalıkta ya da içinizde salınır durur ve kişiliğinizi kaybetmek gibi bir tehlike de vardır bunun sonunda. Kalitesiz düşünce, sırf menfaat endişesi yaşayanlar; insanları umursamayıp, haklarını ezip geçen, Allah'ı hiçe sayan insanlardan çok çektik. Okumanın, bilim sahibi olmanın, kendi gelişimini topluma yaymadan, idaremizde hak talep etmeden, söz almadan ne faydası olur ki???  Ben büyük uyanışımıza az kaldı diyorum ve buna tüm kalbimle inanıyorum.

Ezcümle, dergimiz güzel. Düşündürmesi bile yeter.  Anonim bir dergi ve çok kişinin aynı idealde birleşmesi takdire şayan. Emre oğlum yayın yönetiminde vazifeli. Ona başarılar diliyorum.

Sağlığıma dirhem dirhem kavuştuğum bu günlerde, kendime gelir gelmez bir şiir seslendirmek istiyorum. Depresyon serisi ise, tıp bilimine güvendiğim için, araştırmalardan alacağım sonuçları bekliyor...

Hepinize sağlıklı ve keyifli okumalı, huzurlu günler diliyorum.

Ece Evren/Halkalı 06.04.2018