Dalgalı deniz |
Dostoyevski'nin Yer Altından Notlar'ından
“Bununla beraber, anlayışın yalnız çokluğunun değil, kendisinin bile hastalık olduğuna dair güçlü bir inancım var. Bunda da ısrarlıyım” der Dostoyevski. Ne kadar doğru…
Ve yine muhasebelerdesin, aynen benim her gün yaptığım ve neden yaptığımı hiçbir yakınıma daha anlatamadığım gibi. Aslında anlamadıkları için memnunum, benzerim biriyle uğraşamazdım. Düşüncelerin kalitelisini, herkese nasip etmez Allah. Aklın ve seni götürdüğü uzaklıkların, pek kimselerin erişemeyeceği yerler. Oralarda hâliyle karşına çıkacak nice saf, bozulmamış, keşfedilmemiş erimler var. Keşfedilseydi tüm bu yaşananların olmayacağı garantisi olurdu ama yok... Düşünce seyahatin bitmeyecek...
Yalan, en acı gerçektir...
Ölümün sahilindeyim. Hayli dalgalı deniz...
Yüzmeyi bilmem ben aslında...
O deniz,
Sanki içine çekmek ister gibi, sanki kucaklayıp beni teselli etmeye niyetli... Topraklar, hava, okyanuslar ve denizler; bizlere sürekli hizmette aslında. Sanki en büyük iyilik onlardan gelecek gibi... Hissediyorum bunu ama henüz erken... Belki bir gün, sen davet etmeden gelirim, kim bilir?
Amaçlı amaçsız; zorlanmalı, zorlanmasız yazabilmek, dışarı açılan tek penceresi dünyamın... Rızalarını aldım kırgın duygularımın. Nazlanmadılar, bana duyarsız olmaları imkânsızdı, bensiz yok olurlardı. Afişe olmaları onları rahatsız etse de; bana tabi olmak durumundaydılar. Ben fışkırırken, önüme bir set koyacak güçleri yoktu onların. Küçüklükten beri ukdeydi içimde yazmak, içimi dökmek. Mana kazandı artık yaşamım. Ama hâlâ mutsuzum. Eksik bir şeyler var hep, yıkık dökük mutsuz binamı onarmak için inanacağım bir umut gerek...
İçimdeki çocuk ise epeydir uykuda. Rahatsız etmiyorum onu. Zira, ona layık değilim, çok yanlışlar yaptım ortalarda...
Eğer kendiliğinden uyanırsa ve masum duygularımı sunarsa bana, teselli olurum belki. Bu yaşta, bu zayıflıkları hoş görmemiştir mutlaka... Onca yalanı tepkisizce dinlediğim için bile bunu kaldıramaz o. Kırgındır bana...
Hani birisi, mutsuz giden hayatından kurtulamasa da çıkışlar aramış ve yalan giysisini mecburen geçirmiştir ya üzerine... Çırpınarak konuşur durur. Zor gelse de dinlersiniz. Aldanmayı seçersiniz. Kaybetmek istemez, nedenini de kendinize bile anlatamazsınız.
Sizler
-Uzak dur mademki, dersiniz belki hadsizce.
-Kolay mı söküp atmak sevgiyi?
Azap çekmeye de alışılır Zira onun sürpriz ziyaretleri olur ve arsız bir misafir gibidir. Yine de ağırlarsınız. Misafirperverlik kanınızda vardır.
İlişkilerde belki, çok da mesnetli olmayan garip bir heyecanla yapılan atakla, diğerini, her hangi bir sebeple hayatınıza dâhil etmek isterseniz, ardından gelecek manevi yükümlülüğü de göze almalısınız. Ben bu ilişkinin bekleme tarafındayım. Karar hakkımı muhafaza edeceğim. Ve son söz maalesef kırıcı ve dağıtıcı olacak. Hiç bir düzeltme formülü olamayacak.
Tecrübeleriniz en kıymetli hazinelerinizdir. Onları kullanmaya çalışmanız bile, böyle bir şeyden bihaber kişinin engeline takılacaktır. Yani siz bir kör inadın tutsağı olacaksınız. Kazıması ise keskin bir bıçak gibi acı veren...
Siz, buna talip görünen duygularınızı; aralarında mıknatıs etkisi yaratıp, acıların önüne atarsanız, hiç hayıflanmayın. Artık teslim bayrağını çekmişsinizdir. Acılar, aralardaki güzelliklere de kör eder gözlerinizi, size hissettirmez. Ona böyle tutkun olmanız keyiflendirir. Bile bile ladestir...
Yarım kalan şeyleri sevmezsiniz. Hayatınızda bugüne kadar sadece ölümle olmuştur (bir manada) kayıplarınız. Siz, böylesine ancak baş eğersiniz. Zira ölümlere isyan olmaz, olsa da hiçbir işe yaramaz... Gözyaşlarınız kutsal ve acıtıcı bir kimyaya sahip değildirler. Ama dayatılmış ayrılıklarda?
Yanar gözleriniz, anlayamadığınız bir sıvı fışkırırken. Hiç mi hiç rahatlatmaz sizi ve ardı arkası kesilmez... Bazen hasrettir sebep, bazen aldatıldığınıza ve bazen de uzak tutulduğunuzu anlayınca yanar yüreğiniz, ağlarsınız. Gururunuz eşlik eder en çok da bu ağlamalara. Hâlbuki hiç gönüllü olmadığınız bir sonu belki de siz yazmak istersiniz, ölümlere gösterdiğiniz ama bu savaşa benzer aşkta işletmemeye direndiğiniz sabırsızlığınızla...
Acı ruhun azabıdır, zehridir. En acısı da nedir bilir misiniz? Sevginizin, layıkıyla umursanmadığınız bir yerde, kendiliğinden gibi görünen, çıtır çıtır ezilerek can vermesidir.
Acı bile acır, sevginin düştüğü hâle…
Bir yanım hep eksik
Hatıralarla yetinmiyor
Vuslat alırsa alır bizden, bu kederi ancak
Yaşayan ölüleriz artık biz...
Sevginde esareti
Olmayan cesareti
Söyle kim dar ediyor bize
Böyle kutsal sevgiyi?
Neden kaderime kattın
Bunca sene beklemeyi?
Ece Evren 20.08.18 Yaş günüm…
Sevgiyi söküp atmak lafta kolay. Asıl kalpten atabilmek olay.
YanıtlaSilŞiir gibi yorum yazmışsın Cem :) Aynen öyle...
SilDün yaş gününmüş o halde sevgili Ece'ciğim, yaş günün kutlu olsun, nice yıllara, sağlıkla öncelikle ve mutluluk, huzurla, sevdiklerinle.
YanıtlaSilBeşinci bölümün edebi güzelliğini tasvir edecek sözcük bulamıyorum şahane olmuş tek kelimeyle. Eline sağlık:)
Yok canım, yirmi ağustos 2018 de yazdım bu kesiti. Yine de çok teşekkür ederim canım.
SilBeğenmen beni çok mutlu etti canım. Sevgiyle kucaklıyorum seni kardeşim :)
Sevgiye değer vermeyen, umursamayanların misali, antika bir parçayı eskiciye verenlere benzer. Onların değer vermemesi antikaya değerinden bişey kaybettirmez.
YanıtlaSilAslında değerini artırır, değil mi? Bu güzel yorumlar için çok teşekkürler.
Sil"Rızalarını aldım kırgın duygularımın. Nazlanmadılar, bana duyarsız olmaları imkânsızdı, bensiz yok olurlardı." ne kadar duyarlı bir anlatım,çok beğendim Ablacım.Bu seriyi beğenerek takip ediyor ve okuyorum kalemine sağlık Ece Ablacım 🤗
YanıtlaSilBu arada Dostoyevski 'nin Yer Altından Notlar en sevdiğim eserlerinden biridir😊
Sevgilerimle ❤
Canım Sevil'ciğim. Üstünden zaman geçse de yazdıklarımın bunlar bana yeniden esin kaynağı oluyorlar. Beğenmen çok mutlu etti canım.Sevgiyle kucaklıyorum seni :)
SilEmeğinizi sağlık abla. Şimdi önceki 4 bölümü de okumak zorunda hissediyorum kendimi:).
YanıtlaSilMerak ettirmek ne mutlu bir durum :) Çok teşekkür ederim. Okuyan gözlerinize sağlık:)
Silemeğinize sağlık Ece hanım ama artık ne söyleyeceğimizi bilemiyorum kelimeler tükendi çok güzel yazılar kesitler ve şiirler diye biliyoruz emeğinize sağlık
YanıtlaSilEngin oğlum. Demin bir aksilik oldu.Benim videomu şiir metniyle birlikte yayınlayamamış ekibim. O yayını silmek zorunda kaldım.Sonra youtube,a giderek kendim düzgün bir şekilde paylaştım. Hem şiiri nasıl seslendirmişim, bunun da yorumunu isterim senden :) Çok teşekkürler oğlum :)Senin o kadar güzel bir yorumun vardı ki, onu tekrar yazar mısın aklındaysa?
SilKırgın duyguların rızasını almak... almadan yazmaya elimiz varmıyor 🤗
YanıtlaSilBenim de en sevdiğim yeri orası Derya :)
SilDostoyevski'nin Yeraltından Notlar eseri birçok özlü sözü ve düşünceyi içeriyor. En sevdiğim eserlerden biridir. Mutsuzluk konusu herkeste aynı. Eminim hiç kimse gerçekten mutlu değil. Bir kere insanın kalbi kırıldı mı, yaşadığı şeyler kötü izler bıraktı mı, bunun geriye dönüşü olmuyor. Yalnızca sizin de dediğiniz gibi yalan giysisini üzerimize geçirip, mış gibi yapabiliyoruz bazen. Yaşam bunu gerektiriyor çünkü. Keyifle okudum bu bölümü de teşekkürler...
YanıtlaSilSevgili Gülhan; okuman beni çok mutlu etti. Gözlerine sağlık, çok teşekkürler ve sevgilerimle :)
SilBugün beni çok sevindiren yorumlarınız için çok teşekkürler. İnanın epeydir yazmak istemiyordu canım. Galiba yeniden başlayacağım. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilEpeydir bilgisayarımı açmadım bile. Cevabım geç oldu,mazur görün :(