Bekleyen kadın |
İkinci Romanımdan Kesitler 8.Bölüm
Bu gece aslında bu sayfalara sığınmak istedim. Bu yazımı, ‘kitabım beni daha iyi anlar.' düşüncesiyle ve gözyaşlarımla kaydediyorum. Şiirin ana fikri gibi üç kelimenin hayıflanmalarının peşine takıldım… -Ağabeyimi şu günlerde gücümü toplayıp bir kez daha görebilirdim... Ama –Belki- dün gece itibariyle geçerliliğini yitirmişti. –Keşke- ise buradaki yerini bir önceki cümleye teslim etti bile...
Hayatım boyunca –Neyse…- diyemedim benim anladığım manada. Örnek: "Neyse ki bundan da paçayı sıyırdım..." Ama kullanım yerlerine göre değişik algılamalarda ve tepkili söylemlerde de geçebilen bir kelime… Neden kullandığını da bilirim. Birisi, ya da birilerinin laf anlamadığı hallerde kullanır. En yerinde kullananıdır.
Bu gece yine ve yeniden bir yakınımı kaybetmenin yakıcı hüzünlerindeyim. Yorumumda buna dair esintiler olacak, olmalı... Buraya sığındım ben bu gece. Uzunca yazmak istiyorum. Zaten ben kısa süren hiç bir şeyi sevmem ki... Sevgilerim, sevildiklerim, yaşadığım güzellikler hep uzun olsun dilerdim.
Sevdiklerimi o kadar sevdim ki ben, onlardan önce ölmeyi isterdim. Ama olmadı. Zaten yanlıştı bu dilek. Gaflettendi. Nedense umutlarımı yaşatmak yerine, umutsuzluğa teslim ediyordum bir bir ve uzunca bir süredir. Üzen olmayı ben, ölme ihtimalimde onlara yüklemek istercesine, onların Vuslata giden yollarındaki mucizevî geçişlerine ne hakla karışmak istiyordum ki?
Hiç olur muydu? Yazılan yaşanacaktı. Sen seviyorsun ve sırf senin ihtiyacın var diye yaşamazdı ki onlar! İşte bu gece anlamakta zorlandığım tüm 'Şey' lerle 'Belki' lerden ve 'Keşke' lerden oluşan yaşanmışlıklarımın aklımda kalan kesitlerine ait tüm 'pişmanlık' ve 'iyi ki yapmışım' larım aklıma üşüşmüşken koştum buraya...
Bugünü yaşarken insanların son durağında, o hiç bilemediğimiz bir 'Âlem’e uğurlandığı son durakta tüm gözyaşlarımı adeta sevgili ağabeyimin toprağına akıttım ve döndüm. Ama gözüm arkamda kaldı. Biz insanlar ne tuhafız diye düşünmeden edemedim... Bir gün, iki gün ve ardından gelen günler. Önce bu duruma alışıp, yavaaş yavaş vefalarımızın tükenmişliğiyle –Belki- ummadığımız kadar yakın günlerde gün boyu aklımıza hiç gelmediğini fark edeceğiz.
Dünün bugüne yol almaya başladığı saatlerde bir telefon. Acı acı çalmıştı... O saatlerde çalan telefonlar öyle hissettirirdi zaten. Tanıdıklarım, dost sandıklarım uyuyorlardı. Oysa ben... Sevdiklerimin rüyalarını görecek kadar hassastım. Acıları acılarım olurdu. Onları dinlerken kendiminkiler anlaşılmasın diye köşe bucak hissettirmemeye çalışırdım.
Bugün desteğe ihtiyacım vardı. Yarın hiç önemi kalmazdı. Ama bu kadar ihtiyaç hissetmemiştim bir omuza... Başım sağ olsun ve herkes sağ olsun. Böyle günlerde Allah'ın tek ve gerçek dost olduğunu anlıyoruz. Çünkü biliyorsunuz ki bir gün önce canınızdan birini sonsuzluğuna aldı. Allah tüm ölmüşlerimize rahmet eylesin.
Bir yanlışın bütüne yakın doğruları silip süpüreceğini idrak ettiğim bu günde, insanoğlunun ve kızının her yaşta yanılgıya düşebileceğini daha iyi anladım…
Psikiyatrım bana, başkalarını mutlu etmek için değil, sen keyif alacağın için yap ne yaparsan demişti. Hayat karabasan olur uzunca süre üzerimizden kalkmaz, bunu herkese yapmaz, yapmadıkları seni anlamaz. Tabii ki soluk aldırır ama o süreç onun "sen dinlen de, ben yine saldırırım" sinsi sessizliğidir. Benim için geçici olan her şey yalandır. Ama kimse çare olmayacak bunu biliyoruz. İşte o zamanlarda kullanalım hayatı, onu en sevimli yerinden tutup karışarak.
Beklemek, belki en olmayacak şeyin yoluna umut bağlamak, belki “bekledim de oldu o en olmayacaklar” demenin başlangıcı. Bekleyen dervişler için ne denir malum. Beklemek, sonucun olmazsa olmazı, ilk mayası... Harcı. Acısı, tuzu. Düğün şekerinden kutlama pastasına mutlak süreç. Umudun yoldaşı, okula gitmekten mezuniyet töreninde kep fırlatmaya -her şeyin bir vakti saati var- kanununun kaçınılmaz yolculuğu. İnsanların en sevmediği ama hayatın cömertçe sunduğu belki de tek şey.
Ece Evren/Zamanın birinde
İnsanın ailesinden birini kaybetmesinin, o acının tarifi yok, Allah gani gani rahmet eylesin Ece'ciğim, sana da sabırlar versin. Hakikaten olacak olan oluyor insanlar olarak çaresiziz...:( bu ikinci romanın harika olacak, kesitlerden gayet açık. Çok başarılı olmanı tekrar diliyorum, bol bol okunsun, satılsın inşallah. :)
YanıtlaSilSevgilerimle:)
Kardeşim benim. Dostlar sağ olsun. Üstünden vakit geçti, daha acısı geçmedi.
Silİnşallah bastırırım canım.Sevgiyle kucaklıyorum seni )
Bu romanınız şu an basılı bir şekilde var mı? Kaçırdım sanırım ben o ayrıntıyı.
YanıtlaSilMerhabalar Recep Bey, bu romanım basılmadı. Bastırmayı da düşünmüyorum. Belki bloğumda kalır sadece. Teşekkürler ilginize ;)
SilSevdiğimizi kaybetmek çok yaralıyor, kolay sarılmıyor yarası, başın sağolsun uzun zaman geçmiş olsa bile. Büyük acıların her an zihnimizde kalması hayatı yaşanılmaz kılar, ondandır ki unutmak da bir güzelliktir. Tamamen unutmak ise vefasızlık. Ölümün bu kadar veciz ifadelerle anlatılışına çok az şahit oldum, kaleminin gücüne hayranım gerçekten. Şiirlerinden de mahrum etme, yaz arada bir kısa da olsa.
YanıtlaSilSevgili Duo Diyet, yirmi tane yoruma bedel yorumların... Anlaşılmak ne güzel anlatamam. Son zamanlarda bir durgunluk etkisindeyim ama açılacağımı sanıyorum. Bu gece eski bir şiirimi okuyacağım kısmetse. Yazdıklarımı da düzenliyorum. Çok teşekkür ederim.Sevgilerimle...
SilBaşınız sağolsun Ece ablacığım çok üzüldüm. Bu roman çok ağlatacak okuyanları.
YanıtlaSilSizler sağ olun canım. Zaman her şeyin ilacı. Ziyaretlerin için teşekkürler. Kaç gündür bloğa giremiyordum. Sevgilerimle Derya :)
SilBen de bu yaz çok gezemedim blogları. Misafirlerim var ay sonunda da kısa bir tatile gideceğiz. Artık Eylülde dönüş yapariz 😍
SilEylülde buluşmak üzere Derya :)İyi tatiller canım :)
SilBen bu paylaşımlarınızı kaçırdım maalesef. Yaz aylarında bloglar biraz durgunlaşıyor herhalde. Malum tatil zamanı olduğundan blog ziyaretleri aksıyor sanırım. Ama bunu telafi etmek adına bir gün gelip hepsini baştan okuyacağım. Çok samimi ve doğal bir üslubunuz var. Çok keyfli yazdıklarınız. Arkası yarın roman okumak en sevdiğim şeydir. Teşekkürler paylaşımlarınız için.
YanıtlaSilKesinlikle haklısın GülhaN. Ben bu sene sıcaklardan çok etkilendim. Milas'a bağlı bir yerdeyiz ve oranın sıcağı vuruyor. Ancak iki günde bir açıyorum bilgisayarımı. Senin çok güzel paylaşımların oluyor. Şimdi ismine tıklayıp bir tanesini daha okuyacağım.
SilBu, benim yayımlatmak istemediğim ikinci romanın metni. Dosya adı -ikinci romanım-diye öyle paylaştım. Vaktin olduğunda okursun :) Sevgilerimle :)
Ay Ece Abla ya. Beni mahvettin yine. Ben Geçmişten Gelen Adam'ın etkisinden uzun süre çıkamamıştım. Ama bence bu kitabını da bastırmalısın. Sadece blogda kalmamalı. Tüm ölmüşlere Allah rahmet eylesin. Seviliyorsun ablacığım.
YanıtlaSilSevgili kızım, halen yazmaya devam ediyorum. Bu hikâye ancak ölünce biter. Çok teşekkür ederim canımsın. Ben de seni çok seviyorum :)
SilMadem basılmayacak blogda yazıp ölümsüzleştirmek çok iyi olmuş 👍
YanıtlaSilEvet Cem, ben de öyle düşündüm :)
YanıtlaSil