Dirilişe Doğru...

Merdiven, Kadın, Umutsuz
Merdiven     


Dirilişe Doğru...

Hepinize merhaba. Bilirsiniz, bugüne kadar ne yazdıysam, içinde genellikle yaşanmışlıklar vardır. Hayali şeylerden ziyade, bu tür yazıları oldum olası zevkle yazarım ki, bugün belki de hayatımın en zor günlerinden birini daha yaşıyorum. Yine bugün, iyileşeceğime dair kendimi telkin ettiğim, elime on gün kadar sonra kalemi ilk aldığım gün olduğu için unutmamın mümkün olamayacağı bir gün. 
Öncelikle, hepinizi ve buraları çok özlediğimi belirterek başlamalıyım. Düşünce ve duygu alış verişlerimizin ne denli değerli olduğunu ben bu kadar koyu koyu hissetmemiştim. Yazmanın ise isteksiz olmayacağını, aynı zamanda yazabilmenin bir nimet olduğunu da teyit ettim bugün...


Önce ağır bir grip ve ardından depresyon…

İşte bu iki kalleş ve nereden geldiği belli olsa da önlem alamayacağınız iki rahatsızlığa art arda tutuldum. Size içindeyken ancak net bilgiler verebileceğim depresyonun ne kadar rezil bir rahatsızlık olduğunu; bugünden, beni terk edene kadar olan süreçte nasıl duygulara sokup, çıkardığını ve tüm yaşadıklarımı, sanırım bir seri halinde anlatacağım. Genel olarak en kötü vakıalarda, doktor yardımı almak istemez hastalar. Hatta şiddetle reddederler. Ben hiç bu sınıfa girmediğim gibi, tıbbi yaklaşımlardan hep umutlu oldum.

İçine aldığında sizi, hayatla aranıza birçok görünmez parmaklıklarını indirmiştir bile. Bu illet, kıskacına aldıysa sizi, sakın pes etmeyin. Yerlere serecektir, hazırlıklı olun ama içten içe direnin. Zira er geç bir gün, o zaten görünmeyen ve sadece sizi tehdit eden “ben görüyorum…” deseniz de, etrafınızdakilerin görmedikleri, görmedikleri için de, onlara saçma ve inanılmaz gelecek bu parmaklılar, yine onları haklı çıkararak ve gözünüzün önünden kalkıp, geldiği gibi sinsice gidecek... Bunu en yoğun siz hissedeceksiniz. Bunu bilin yeter. 

Tüm yaşam enerjinizi adeta içip, şişmiş süngere dönen bu melun, sanki hiç tanımadığınız hissini püskürttüğünde size, yabani bir hayvanın duygusuyla seyredeceksiniz yerleri ve insanları. İçiniz, derileriniz sızlayacak, çünkü manevi bağışıklığınız onda tutsak olacak. O ateşler bastığı anlarda nöbetinin zirvesini yapıyordur aslında. İçinden kolunuz, kanadınız düşmüş hâlde bitkin çıkacaksınız. Size aşina gelen kişilerden bile, istek duygularınız felç olduğu için, zul gelecek yardım istemek. Ama şunu bilin ki, onların başınızı okşaması hiç boşa gitmeyecek. Siz farkında olmasanız da ihtiyacınız olacak, hem de çok… Üzülmeye bile hâl bırakmayacak depresyon… Bir robottan farkınız, hâlâ düşünen beyniniz olacak. Bu çok büyük bir fark olmasına rağmen, kolunuzu kendi hayrınıza bile kıpırdatamayacaksınız. Yani düşünmeniz hiçbir işe yaramayacak. Yaşamın size dönüp, elini uzatması için yalvaracaksınız, zira ancak o sizi bu kıskaçtan kurtaracak. 

Bu hâle nasıl girdiniz, bu tuzağa tekrar nasıl düştünüz, eğer bunları irdelerseniz, yeni ve çok kötü bir atak gelmekte gecikmez. İyisi mi biraz teslim olmuş görüntüsü verin, üstünüzdeki baskıyı tamamlamadan bırakmayacaktır, bundan emin olun. Zira, size yasak olan yerlerde dolaştınız, hassas yerlerinizden vurup kendinizi bu illetin dönüp gelmesine zemin hazırladınız ya da ilk defa tanıştınız onunla. Hayatınıza girdiyse gidip gidip dönmek isteyecektir. Onu içinizden reddedin. 
Düşünün, her organınız gayet düzgün çalışıyor. Ama gelin görün ki, zevk alma, tat alma ve tüm istekleriniz bloke olmuş. Sorarım size, bu da bir hastalık değil midir? Hem de en önemli rahatsızlıktır depresyon. Son canınızla bile yardıma açıksınız ama isteksizsiniz. Bu devrede, görmekten kaçtıklarınız olursa, işte onlar, sizin için yararları olmayacak kişilerdir ki, bir nedenle istemiyorsunuz onları. Siz en savunmasız zamanınızda, hileden, hırstan uzak ve bu en masum hâlinizle, kendiniz için en doğru olanı düşünürsünüz zaten. İç sesinizi dinleyin...  

On tam gündür, bu illetin göğsümün üzerine verdiği ağırlığını; kıpırtılarla tam yerleştirmeye çalıştığını fark ettiğim andan itibaren, onu hatırladığım güzelliklerle ittirmeye çalışıyorum. Tek ve büyük avantajım, onu tanıyor olmam. Ruhum hâlâ azapta. Hayır, asla ölmek istemiyorum. İman kuvveti esastır bu hastalıkta. Ama senin inancına bile kızan bu kâfir ruhlu hastalığın, ne kadar baskılasa da sizi, direndiğiniz nispette gidişi yaklaşmış demektir. Başaracağıma inanıyorum. 

Etrafa güveninizin, manevi boşluklar dolayısıyla azaldığı bu günlerde, eğer uzaklardan sizi biri ararsa, işte bu sizin için en büyük umuttur. Ve beni arayan bir kızım, konusunda ne kadar donanımlı olduğunu ve insanlara yardımı herkesin yapamayacağını, bu yolda gönüllü olmanın değerini bana gösterdi. “Nerelerdesiniz, biz bir bütünüz, aramızda ol…” “Daha bitmedi, lütfen dön” diyen harika bir evlat. Bunu büyük bir şans olarak nitelendirdim ve onunla konuştuğum anlar benim için hayat kurtaracak kadar önemli dakikalardı. Sevgili Uzman psikolog Yurdagül Çelik kızımdan bahsediyorum. Ona sonsuz teşekkürlerimi ve sevgilerimi yolluyorum. 

Bu rahatsızlık sürerken, bir önceki paragrafta  belirttiğim gibi; “bir daha ona katlanamam, zira kızmama ve bana ters gelen hallerine rağmen, tepkimi gösteremedim, aslında ne kadar hırslandım içimden, sanırım onu bir daha görecek, kaldıracak takatim yok” diyeceğiniz kişilere dikkat etmelisiniz. Nasıl mı anlayacaksınız? Bembeyaz pirincin içindeki taşlar gibi göreceksiniz onları. Atın hayatınızdan. Bundan daha doğal olacağınız anları belki bir daha yaşama fırsatınız olmayabilir. İlk defa kendinizi layıkıyla düşündünüz ve onlar sizin için zararlı insanlar, sakın tereddüt etmeyin. 

Bu evrede eğer içinizden cılız da olsa bir istek gelir ve bir şey paylaşırsanız (tıpkı şu an sizlerle paylaştığım gibi) bu, size dönen derin bir nefes olacaktır inanın ve bu nefes sizi hayata döndürmenin kapısını dahi açabilir. Hayatta hiçbir şeyin sevginizi öldürmesine izin vermeyin. Ve aşkla, sevgiyle yaptığınız bir işe tutunursanız, emekleriniz de elinizden tutup bu kaostan sizi kurtarabilir. Seller çekilip, sular yataklarına döndüğünde yaşama bu defa dört elle sarılacaksınız. Değil mi ki ölmediniz… Yaşam; şu yaşadığıma benzer zamanlarda; dokunacağını bildiğiniz bir yemek kadar ağır gelse de, bu hissin sizi mutlaka terk edeceğine inancınızı yitirmeyin. 

Yeni bir tedaviye başlıyorum. Ben depresyonun da tedavi edileceğine inanıyorum zira. Elimden gelen gayreti gösterip, isteklerimi uyandırmalıyım. Sizlerle bu tedavimin kayda değer aşamalarını, bir yazı dizisi halinde paylaşacağım. Yaşadığımız şu; güvenlerimizin can çekiştiği günlerde eğer ben bir hocamızdan on beş gün sonrasına zor randevu alıyorsam, demek ki depresyon faaliyetini bayağı sayıda insan üzerinde sürdürüyor demektir. Savaş gerekiyorsa kaçınmam ve her zaman, her cephede... Ben varım diyorum. Hepinize sağlık ve huzur dolu günler diliyorum. 

Rahatsızlığımdan dolayı cevap veremem düşüncesiyle yazım yoruma kapalı olacak. Zira hepiniz benim için çok değerlisiniz... Sevgiler hepinize...



Ece Evren/Halkalı 29.03.2018

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Aramak için kelimeni yaz ve ENTER'la