Sarayın bir bölümü |
Çocuklar Hep Masumdur…
Bincan; akıllı, kuvvetli, biraz da hırslı bir genç olmuştur artık. Merak ettiği şeyleri ne dadısından, ne de vezirden hâlâ öğrenememenin sıkıntısını çekiyordur. Bu belirsizlik durumu ruh halini alt-üst etmiş, kendisinin sarayda ne işe yaradığını sorgulamasına neden olmuştur. Bunca bilgiyi neden edinmiş, diğer eğitimleri ise madem uygulamayacak, neden almıştır? Saray hayatının hiç de özenilmeyecek bir şey olduğunu düşünmeye başlar. Zira ona göre akıl ve bilgi de, güç de kullanılmak içindir.
En çok merak ettiği de annesidir. Onun eksikliğini hep hissetmiş, kerelerce padişaha sormakla sormamak arasında bocalamıştır.
Artık yemekler ve ziyaretlerde padişahın; onun karşısında oturmasını buyurmasını şehzade, kendisinin ciddiye alınması olarak yorumluyordu. Fakat bu gece, padişahın kendisine yönelmiş bakışlarında ufak da olsa bir küçümseme ifadesi vardı sanki. Şehzade ise bakışlarını dikleştirdi ve anında onun gözlerine dikti. Bu bir restleşme gibiydi. O gece hiç konuşmadılar…
Yemekten sonra şehzade izin alıp, hemen çalışma odasına geçer.
Niyeti, o güne kadar gelip geçmiş; o devirler itibarıyla geçerli imparatorluk, krallık ve tüm idare çeşitlerini; devletlerini nasıl yönettikleri ve halklarının kaderlerini nasıl etkilediklerini araştırmaktır. Bunun için uzun bir okuma zamanı ayırır kendine. Anlaması gerekenleri öğrendiğinde ise yüzünde hiç umut verici bir ifade yoktu. Tarih, özellikle halkların acılarıyla doluydu…
Dadısına iyi geceler dileyip, yatağına uzandı. O gece hayvanların seslerini özlediğini fark etti. Onların boşuna yaratılmadıklarını ve bunca çeşitli olmalarının nedenini ve hikmetlerini düşündü. İnsanların birbirlerine ne kadar zarar verdiklerini de. Hiçbir zaman yapacaklarından sorumlu olmayacaktı. Hazır yetki verileceği umudu varken hazırlıklarına başlamalıydı. Neler yapılabileceğini ise, ertesi gün vezirle konuşmaya karar verdi. Bir an ateşinin yükseldiğini fark etti. Dadısına seslendi. Hemen koştu dadısı.
-Bana su verir misin dadı? Bir de komodinin üstündeki şu ilacı, gerçi pek işe yaramıyor ya…
-Hemen oğlum…
-Döndüğünde Bincan baygındı. Alevler içinde yanıyor ve tüm hayvanlar ise çılgınca bağrışıyorlardı. Padişah kapının önünde belirdi, bakışları çok acıydı
-Yine mi dadı?
Ece Evren/Halkalı 29.07.2018
her gün yükselen merak duygusu sadece öyküde değil.. 😎
YanıtlaSilYorumunuzdaki ifadeyi anlama seçeneklerimi zorladım, daha bir sonuca varmış değilim.
SilBen, bence son zamanlarda, aşırı merak ettiğim ve ortak noktalarını yakalamaya çalıştığım ama sanırım beni vatanım konusunda daha da diplere düşürecek bir senaryo peşindeyim. Konuyu alt üst ettim. Bincan'ın yetkisi umudum oldu. Sonunda ancak manevi bir rahatlık olur belki...
Hikayenin basinda konu tanidik gelmisti ama her bölümde degisti farkli bir yön aldi. Bakalim neler olacak 😊
YanıtlaSilSağım, solum, daha doğrusu her yer yazdığım metinlerle dolu. İyice karıştım. Onları sıralamam lazım. Şu ülkeyi bir düze çıkarayım, tatile gideceğim Derya'cığım 😊
Silhaha biraz belirsiz bir yorum olmuş. gerçekten okuyunca farkettim.. gerçekten kusura bakmayın..
YanıtlaSilyorumumdan kastım,
sadece hikayedeki Bincan'ın kendi gençlik heyecanı değil, okuyucuda da bıraktıği merak duygusu, bir sonraki bölümdeki gelişmelerin beklentisi..
Bincan'ın gençliği hapishane. O bir kurban adayı olarak doğdu ve sevgiye, öğülmeye ihtiyacı var. Her insan gibi. Onu seviyorum. Yazdığımız hikaye bile olsa, eğer onu sevdiğimize inandırırsak her dilediğimizi yapar.
SilKusura bakmadım, ne demek... Okumanız beni sevindiriyor :)
İçindeki çocuğa sarıl
YanıtlaSilSana insanı anlatır
Eller günahkar
Diller günahkar
Bir çağ yangını bu
Bütün dünya günahkar
Masum değiliz hiçbirimiz
(Sezan Aksu-Masum Değiliz)
Artık çocuklar ve hayvanlar hariç hiçbirimiz.
SilZiyaretiniz için teşekkürler...
Bakalım ne yapacak Bircan :)
YanıtlaSilBincan'ı seviyorum...
SilYurdagül'üm, 12. bölüm arada kalmış, sıralı çıkmıyor. Oraya bakabilirsen bunun arkası var :)
Sil